Yıllar 2006’yı gösterdiğinde Iron Maiden hayranları büyük bir heyecanla A Litter of Life and Death adlı albümü bekliyorlardı.Albüm 25 Ağustos 2006’da çıktı.28 Ağustos’ta raflardaki yerini aldı.Avrupa’da birinci sıraya girdi. Almanya,İtalya,Finlandiya gibi yerlerde birinci oldu. Hindistan’da listelere bile girmiştir ne kadar şaşırtıcı değil mi ,Iron maiden ama bu demek ki başarıyorlar ki bir şeyleri alkışlanıyorlar. Emi Şirketinden Çıkmış prodüktörlüğünü Kevin Shirley üstlenmiştir. Londra sarm west stüdyolarında kaydedilmişti. Albüm normal olarak diğer grupların albümleri nasıl nete düştüyse bu da aynen öyle nete düştü.
Iron Maiden tarihinin progresive anlamında en uzun albümüydü. Albüm Brighter than A Thousand Suns gibi 8.46 dakika süren bir şarkıyla dikkat çekiyordu. Aynı Progresive gruplarında olduğu gibi dakikaları uzun,buna en iyi örnek Dream Theater grubu gösterilir. Çünkü onlar progresive anlamda uzun şarkılar yapıyordu. Albüm kapağıyla,albümün o acımasız sözleriyle albüm bir terbiye niteliğindeydi. Belki de bu albüm toplumda çok tartışılmıştır. Tartışılmaması elde mi çok önemli insanoğlunun yaşadığı konuları şarkılarında seçiyorlar. Bu da Bence Iron Maiden’i çok özel kılıyor.
Parça Listesi
1. "Different World" – 4:17
2. "These Colours Don't Run" – 6:52
3. "Brighter than a Thousand Suns" – 8:44
4. "The Pilgrim" – 5:07
5. "The Longest Day" – 7:48
6. "Out of the Shadows" – 5:36
7. "The Reincarnation of Benjamin Breeg –7:21
8. "For the Greater Good of God" – 9:24
9. "Lord of Light" – 7:23
10. "The Legacy" – 9:20
Iron Maiden bilirsiniz ki bir çok albümünde tiyatrolardan filmlerden esinlenmiştir. Bu da müziğine büyük bir etki etmiştir. Ayrıca A Matter Of Life And Death diye bir film çekilmiş. Bu film’in çıkış tarihi 1946 yılıdır. Film Albüm kapağı tasarımcı Tim Bradstreet tarafından oluşturulmuştur. The Punisher gibi harika projenin tasarımını da bu adam yapmıştır. Sanatçılığını da bizlere göstermiştir. Albüm olumlu eleştiriler almaya devam ediyordu. Metalhammer ve Kerrang gibi dergiler Bunlar Iron Maiden klasiği diyerek olayı özetliyordu. Olayın açıklaması şuydu Metal Hammer 10 üzerinden 10 Kerrang 5 üzerinden 5 olumlu not vermişti.
Iron Maiden’i analiz etmek o kadar kolay değildir. Bende sizlere elimden geldiği kadar analiz etmeye çalışacağım. Iron Maiden hikayelerden,gerçeklerden yola çıkar. Savaşın hikayesi ,hiçbir zaman değişmedi değişmeyecek. İnsanlar ölecek ,masum insanlar öldürülecek. Peki en önemli soru kazanan kim olacak ,kimse mi kazanmayacak. Elbette kazananlar olacak kaybedenler olacak.İnsanlık büyük bir kayıba uğrayacak. Savaşlarla imparatorluklar kuruldu ve bu savaşların sonucunda yıkıldılar. Elbette kurulan imparatorluklar yıkılacaktır. Çünkü buradaki en önemli sorun savaş ne için yapılır sorusu olmalıdır. Toprak,egemenlik,bağımsız olmak gibi sorular aklımıza gelebilir. Büyük bir imparatorluk kurdunuz mu ilk aklınıza gelen herhalde bağımsız yaşamak olmalıdır. Kimseye bağlı kalmadan,emir almadan yaşamak olmalıdır. Peki savaştaki insanların amacı neydi sadece insanlığı öldürmek mi yoksa o insanların üzerinden bir şeyler kazanabilmek mi. Bütün sorun elbette bu değil. Askeri olsun siyasi olsun sosyal olsun kültürel olsun savaş yapıldığı zaman her zaman bir çıkar söz konusudur. Kazanana kadar mücadele devam eder.
Başlangıç şarkımızla albüme girişimizi yapıyoruz. Different World,Hızlı ve ritmik bir şarkı bizi karşılıyor. Başlarda Ayee diye gelen ses davulcumuz Nicko’dan gelmektedir. Diğer şarkılara göre daha hızlıdır. Diğer şarkılar progresive formatındadır. Bruce ise adeta etrafa enerji dağıtıyor. Bruce’un çığlık attığı şu kısımlar ise insanı kendinden geçiriyor.
Don't want to be here
Somewhere I'd rather be
But when I get there
I might find it's not for me
Sözler ise son derece etkileyici. Türkçesinden anlayacağımız gibi Farklı Dünya,Farklı dünyalarda yaşayan insanların hayata bakış açıları ,zorunda olduğumuz seçimleri anlatmaktadır. Her insanın hayata geliş amaçları vardır. İnsan düşünerek birden çok fikir doğrultusunda ilerler. İnsanın hayatı boyunca yaşadıkları insanı farklı noktalara taşır. Bazen kendini garip hisseder, Hatta ne zaman nerde ne yapacağını bilemez. Bazen yanılgıya ve şüpheye düşer. Şüphe içinde yaşar. Bu şarkı aslında İnsanın yaşayışıyla ilgili bir şarkı. Her insan dünyaya aynı düşüncelerle bakmaz. Bazısı şüpheli bakar bazısı ise şüphesiz bakar. Bazen elimizde sahip olan şeyler olduğunu düşünürüz,ama bazen yanılgıya düşebiliriz. Çünkü bazen onların hayal ürünü olduğunu anlarız.
These Colours Dont Run,Nasıl bir giriştir dedirtiyor. Dinlesem dinlesem sıkılmayacağım şarkıların başında gelir. Bir nevi sözlerini the trooper şarkısındaki sözlere benzetebiliriz. Bilirsiniz ki The Trooper şarkısı Kırım savaşını anlatır. Bu da bir savaş şarkısıdır. Iron Maiden’in ne kadar milliyetçi bir grup olduğunu bilirsiniz,sözlerinde de milliyetçilik temalarına da yer verir. Ama bunlar yaşanmış gerçekler. Şarkıda enstürüman mükemmeliği var desek yanılmayız herhalde başlarda gelen o içimizi cezp ettirmeye çalışan gitar sesleri sonra nicko’nun o davul atakları sonra bruce’un o muhteşem sesi de şarkıya girince ortaya mükemmel tablo çıkıyor. Janick Olsun,Adrian Olsun ,Steve olsun adeta bizlere gitar ziyafeti yaşattılar.
5.16’da Bruce ‘un ooo ooo diyişi vardır orayı ayrı bir severim. Konserlerin olmazsa olmazı olarak düşündüğüm parçalarındandır. Şarkının her yeri insanı etkiliyor. En sevdiğim nakaratlar ise şu nakaratlardır.
For the passion, for the glory
For the memories, for the money
You're a soldier, for your country
what's the difference, all the same
Sözler ise bir milliyetçiliğin göstergesidir. Bir askerin savaş anında başından geçenlerini anlatmaktadır. Ülken için ,tutkun için,şerefi için bir asker ne olursa olur savaşır. Şerefi için mücadelesini son damgasına kadar verir. Bu onun en kutsal görevidir. Sonuçta ülken için savaşıyorsun. Bir yere kaçma olanağın yoktur ,vazifen sadece sana emanet edilen toprakları korumaktır. Çünkü sen bir askersin. Askerin görevi de budur. Bu Her Ülkede de böyledir.
Brighter than a thousand suns, Ürkütücü bir girişle şarkımıza girmiştik. Şarkı adeta hızlanıyor. Nicko yine kendini göstermiş. Şarkının geçtiğini anlayamadık bile. Çünkü şarkı ritmik ve hızlılığıyla dikkat çekiyor. Özellikle Bruce’un hızlı vokali bu noktada önemlidir.
İnsanlığın Lanetli buluşlarından biri olan Atom bombası hakkında sözler. İkinci dünya savaşına direk gönderme var . Şarkıda önemli bir husus var ki o da Manhattan Projesi’dir. Manhattan Projesi nükleer silah üretmek üzere II. Dünya Savaşı sırasında ABD, Kanada ve İngiltere tarafından başlatılan projedir. Şarkıda insanı düşündürecek hassas noktalar bulunmaktadır.
Bilim adamları,Nükleer Reaksiyonlar ve denklemler üzerine kurulu bir şarkı düşündürmez mi tabiki de düşündürür. Manhattan Projesinin mimarı Robert Oppenheimer’dır. Amerikalı Fizikçidir. Atom Bombasının Babası olarak bilinir.Manhatta Projesinin bilim başkanıdır. Şarkıda trinity sözcüğü için söylenecek sözler bellidir.
Trinity , bir nükleer silah için yapılmış ilk nükleer test teknolojisidir. Atom çağının başlangıcı kabul edilir. Trinity bir iç patlamalı plutonium bombanın testidir. . 16 Temmuz 1945 yılında New Mexico'daki Socorro'nın 56 km kadar güneydoğusunda şu an üzerinde komuta merkezi Alamogordo'da bulunan White Sands Missile Range'in bulunduğu yerde yapılmıştır.
Elbette bu bombaların atılması çoğu insanın sakat kalmasına ölmesine neden olmuştur. Bi de Soğuk savaş dönemini düşünürsek olay farklılaşıyor. Bu Bombayı kullanan devletler zaman geçtikçe çoğaldı. Çin, Rusya gibi devletler denedi. En sonunda da Pakistan denemişti. Adeta dünyaya yayılmıştı. Ayrıca Atom Bombası ilk olarak Hiroşima’ya atılmıştı. Acımasızca atıldı dehşet verici bir olaydı. Milyonlar ölmüştü ,elbette sakat kalan insan sayısı da epey fazlaydı.
Konunun savaş kısmına kaymasından sonra film önermesek olmaz dedim. Dr. Strangelove filmini önerebilirim. Soğuk savaş dönemini anlatan bir filmdir ,şarkıyı dinlemeden önce filmi izleyin belki filmi izledikten sonra daha iyi fikir üretebilirsiniz.
. En sevdiğim satırlar ise şuralarıdır.
Out of the darkness.
Out of the darkness.
Out of the darkness brighter then a thousand suns.
Out of the darkness brighter then a thousand suns.
Bu satırların tekrar edilmesi insanda farklı bir etki yaratıyor.
The Pilgrim,Şarkı farklı farklı hikayelerden şekilleniyor. Edindiğim bilgiye göre kaynaklarda Mayflower diye bir şey geçiyor. Mayflower, 1620 yılında İngiltere'nin Plymouth limanından yerleşme amacıyla ABD’ye gelen Pilgrimleri taşıyan gemidir. Bu geminin yolcuları sonradan bugünkü ABD'nin çekirdeğini oluşturmuşlardır. Pilgrimler için kısa bilgi vermek gerekirse Pilgrimler, İngiltere'den Amerika'ya yerleşmek için gelerek New England bölgesine yerleşen göçmenlerdir.
Şükran Günü olarak bilinen ve geçmişi 1621'lere uzanan bu günü Amerika'da ilk kez Pilgrimler kutlamıştır.
Şarkı Steve Harris’in dediği gibi Kelt ve Arap ezgilerini barındırıyor içinde. Şarkının başlangıcında Nicko’nun inanılmazlığı hemen göze çarpıyor. 3.03’de gelen solo da şarkının mükemmeliğini ortaya koyuyor. Bu şarkı Heavy metal’in anahtarlarından sadece biridir. pilgrim sunrise, pagan sunset bu kelimeler ise bir şeyleri anlatmaya yeter. Ayrıca bu Şarkı Iron Maiden’in ne kadar inançlı bir grup olduğunu gözler önüne sermektedi. Şarkı bir dönem yaşanan tarihsel olayları da anlatmaktadır.İşte o etkileyici sözlerin şarkı sonuna doğru bitişi.
Spirit holy life eternal
Raise me up take me home
Pilgrim sunrise pagan sunset
Onward journey begun
Albümün beşinci şarkısı ‘The Longest Day,Giderek yükselen Melodi ,Karanlığın içinde gelen fırtına,Gemilerdeki o delici bakışlar ,Heyecan,Öfke,Korku hepsi iç içe girmiş durumda. Hayatta kalmak için sadece dua ediyorum ve koşuyorum. İşte parça bu duygularla bizi o savaşın içine çekiyor. Savaşın gerçek yüzünün kendisidir. Adeta bir tarih dersidir. Bu şarkı insanı farklı düşüncelere sevkedebilir. Şarkıyı konu alan film bile vardır .Film 1962’de yayınlanmıştır. Normandiya çıkarması ile ilgilidir. Normandiya çıkarmasının diğer adı D-Day’dır.
Normandiye çıkarması dedik yanlış duymadınız.Dünyanın en büyük çıkarması olarak bilinir. Iron Maiden gibi grubun İngiltere’li olduğunu düşünürsek bu konuyu ele almalarını doğal olarak karşılıyorum. Normandiya çıkarmasının şöyle tanımını yaparsak Normandiya çıkarması, General Eisenhower kumandasındaki müttefik kuvvetlerinin 1944 Haziran-Eylül ayları arasında giriştiği hücum harekâtıdır.İngilizler için büyük bir önem taşır,Iron Maiden ise albümünde buna yer vererek ülkesine bağlılığını göstermiştir. Normandiya çıkarması birnevi II Dünya savaşının kaderini değiştiren bir olaydır. Elbette bu çıkarmada sadece İngilizler yer almıyordu. Amerikalılar,Kanadalılar da katılmıştı.
Çıkartmanın kod adı ise Neptün operasyonu idi. Almanlara karşı büyük bir operesyondu. Almanların asker sayısı çok azdı,Almanların karşısında müttefiklerle birlikte 130.000 asker yer alıyordu. Bu askerlere karşı koymak çok zordu. Bu çıkarmadan tabiki de Almanya zararlı çıktı.Rivayetlere göre Almanların 400.000 kayıp verdiği söylenmektedir. Nasıl bir felakete uğradığını siz düşünün artık. Tabi devletler birleşince Almanya’nın karşı koyması çok güç bir şey olurdu. Bu çıkarmaya iki tane film gösterebiliriz. Birinci Saving Private Ryan ikincisi de üstte belirttiğimiz gibi The Longest Day adlı filmdir. Ayrıca bu çıkartma 5 birlikte tarafından yapılmıştır.
Müzikal olarak hiç söz etmedik. İnsanı o kadar derinden etkilemiş ki hiç söz etmeye gerek bile kalmamış. Şarkı 1.33’te patlıyor ,Bruce’un o haykırışları bizi savaşın ortasına itiyor. Özellikle şarkı başlarken Bruce’tan gelen o ses bizi karanlığa itiyor. Savaşın sinyallerini yavaş yavaş veriyor. En sevdiğim kısım ise Bruce’un şu nakaratları haykırmasıdır.
How long on this longest day
'Til we finally make it through
How long on this longest day
'Til we finally make it through
İnanılmaz Melodik olan bir şarkıyla başlıyoruz bu şarkı Out Of the Shadows. Şarkının başlarında Nicko yine inanılmazlığını bizlere gösteriyor ve sonra melodik gitar tonları ve sonra Bruce’un o mükemmel sesi bize eşlik ediyor. Bruce’un sessiz girişi bu kesin ballad’tır dedirtiyor. Kısa bir tanım yapmak gerekirse güzellik,acı,yaşam ,ölüm, gibi konulara değinmiştir.Ayrıca parça yanlış anlaşılabilir parçalar arasında yerini alabilir. Parça , eskinin güzelliklerine değinerek yeni günler için karşı koymamız gerektiğini anlatıyor .Özellikle Bruce’un şu satırlardaki haykırışları insanı farklı bir havaya sokar.
Out of the Shadow and into the sun
Dreams of the past as the old ways are done
Oh there is beauty and surely there is pain
But we must endure it to live again
Büyüleyici ve karanlık bir Iron maiden şarkısıyla karşı karşıyayız. Adeta insanın aklını kaybetmesine neden olacak bir şarkı olduğunu düşünüyorum. Iron Maiden fanatikleri Benjamin Breeg’in kim olduğunu bulmak için yollara koyulmuştu. Ama net bir sonuç çıkmıyordu. Hatta steve haris bile buna doğru düzgün cevap vermiyordu Hayranlarının bulmasını istiyordu herhalde. Ama adeta bir şifre gibiydi.
Bu şarkıyı çözen birinin herhalde Steve harris’ide çözmesi gerekir.
Adeta karanlıklarla ,gizli şifrelerle dolu bir şarkı. Bu şarkı hakkında çok çeşitli söylentiler ortada dolaşıyordu. Biri medyum diyordu biri II Dünya savaşında sağ olarak çıkan bir askeri anlatıyor diyordu biri de steve harris’in bundan önceki hayatının kimliği diyordu. Dave Murray’ın en çok katkı sağladığı parçalardan biridir. Benjamin Breeg hakkında bulabildiğim bilgiler ise çok sınırlı. 3 Eylül 1939 tarihinde Londra’da doğmuştur. Çeşitli nedenlerden dolayı yetimhanelere gönderilmiştir. Kendi dini kitapları olan incille ilgilendi.
İşte o gizemli sözler.
Let me tell you bout my life,
Let me tell you bout my dreams,
Let me tell you bout the things that happen, all is real to me.
Let me tell you of my hope, of my need to reach the sky,
Let me take you on an awkward journey, let me tell you why.
Let me tell you why
Tamamen steve harris eseri bir şarkı geliyor. For The Greater Good Of God, Iron maiden bizi sorgulamaya davet ediyor. Dünyada yapılan savaşlar,bunun sonuçları insan soyunda yaşanan acı ve sefalet o sefaletin getirdiği yoksulluk belirtilerini ıron maiden şarkıya çok iyi yansıtıyor. Bazı akıllar yozlaşmıştır bilirsiniz özellikle dini kesimdeki yozlaşmış kesim gereğinden fazladır. Daha iyi bir dünya için savaşların olmaması için sadece barış için her şey. Şarkı da bunu gayet iyi anlatıyor. İşte şarkıda o muhteşem satırlar.
Please tell me now what life is
Please tell me now what love is
Well tell me now what war is
Again tell me what life is
Bir kısımda ise çok önemli sorular soruyorlar. Dinlerin cevaplandırması gereken sorular var diye açık gönderme yapıyorlar. Misal olarak dünyada Hizbullah diye bir örgüt vardır. İnsanların ölmesine neden olmuştur. İslamiyet adına saldırılar yaptığını söylemiştir. Ama bu doğru değildir. Çünkü İnsanları öldürmek İslamiyette yoktur.
Şarkı Dünyadaki aşırı dincilere göndermedir. Özellikle İslam ülkelerindeki dini gruplara yozlaşmış dini kesimlere gönderme fazladır. Dünyadaki bu gibi örgütlerin kurulmasıyla terörizm faaliyetleri arttırmıştır. İnsanların zarar görmesine neden olmuştur. Hala böyle olaylar devam etmektedir. Ama bence bu şarkı sadece dini kesimlere gönderilen bir mesaj değildir,Terörizm faaliyetlerinde bulunan kişilere yollanan bir tepkidir.Bu parça için çeşitli düşünceler söylenebilir. Ama tek söyleyeceğim kelime herhalde bir şeyleri sorgulatma hissi verdiğidir.
43’üncü saniyeye kadar steve babamız bas gitarını gürletiyor. Sonra sessizlik içinde Bruce’un o yumuşak sesini duyuyoruz. İnsanın içini rahatlatıyor. Sonra şarkı hızlanıyor bruce’un o hızlı vokali,nicko’nun davuldaki üstün performansı daha ne denilebilir ki. Dinleyin ve dinletin diyorum.
Herhalde söylemediğimiz şeyleri açığa çıkarmanın zamanı geldi de geçiyor bile. Tuhaf olarak gördüğümüz şeyler,Koruduğun sırlar ve diğer gerçekler. Bu şarkı sizi o gerçeklere götürecek ve içinden çıkamayacaksınız. Her insanın içinde kötülükler vardır. Bir Planın parçası olduğunu insanların birbirini boğazladığını anlatmaktadır. Bunun için Lord Of Light bizde gereken etkiyi bırakıyor. 1.35’te şok eden bir sıçrama geliyor. Bruce sesiyle steve harris gitarıyla bize dünyanın kaç bucak olduğunu gösteriyor. İşte o sevdiğim satırlardan bir kısmı.
There are secrets that you keep
There are secrets that you keep
There are secrets that you tell to me alone
I cant reach things I cant see
You dont see this strange world
quite the same as me
Dont deny me what I am
Nothing hidden still you fail to see the truth
These are things you cant reveal
Ve albümün son şarkısı The legacy ,sözler açısından çok önemli bir şarkı. Dünya üstünde yaşayan insan ırkının hikayesidir. Falklands Savaşı anlatılmaktadır. Barış diye kandırılmış insanlar savaşa doğru sürükleniyordu oysa hiçbirinin bunlardan haberi yoktu,hepsi birer kandırmacaydı insanları tuzağa düşürmek için sırlar onlardan saklanmıştı. Bu şarkıya en büyük katkıda bulunan Janick gers’tir. Steve harris’ide unutmamak gerekir. Şarkının baş mimarıdır.
Şarkıdan bazı bilgiler vermek gerekirse,bu şarkıyı daha iyi anlayabilmek için Jacob's Ladder adlı filmi önerebilirim.Filmin kısaca hikayesi şöyledir. Vietnam Savaşı'na katılmış bir askerin ve bu savaşın onun üzerinde bıraktığı etkilerin filmidir. Jacob's Ladder. Gerçekle kabusların birbirine geçtiği, Jacob'un karanlık bilinçaltında bir serüven
Falklands Savaşına ait bilgiler:
Falklands Savaşı,1982 yılında Arjantin ve İngiltere arasında,Falklands Adaları Güney Georgia Güney Sandwich adaları üzerine yaşanan anlaşmazlık sonucu patlak vermiştir.Atlantik okyanusunun güneyinde Arjantin’in doğusunda bulunan ,iki tane büyük ve sayısız küçük adadan oluşan Falklands Adaları uzun zamandır aidiyet ve isim konusunda anlaşmazlıklara sebep olmuştu. Savaş; 19 Mart 1982’de Arjantin’in Güney Georgia’yı ardından Falklands Adaları’nı işgal etmesiyle başlamış ve 14 Haziran 1982’de Arjantin’in teslim olmasıyla sona ermiştir. Savaş aslında iki ülke tarafından da ilan edilmemişti. , 2 Nisan 1982'de Arjantin'in Falkland ve Güney Georgia Adalarını işgal etmesi ile başlayan savaştır. Savaş altı hafta sürmüştür.
Adaların işgali Arjantin için kendine ait olan toprağını geri almak,İngiltere için ise denizaşırı bir İngiliz toprağına yapılan saldırı anlamına geliyordu. Ayrıca bu olay İngiltere için bir İngiliz toprağına uzun zamandır yapılan ilk saldırıydı.
Savaşın sebep olduğu politik etkiler,iki ülkede de çok sert oldu. İki ülke de vatanseverlik rüzgarları esti. Arjantin’in yenilgisinin ardından ,Askeri hükümete karşı şiddetli gösteriler yaşandı ve askeri hükümetin devrilmesine sebep oldu. İngiltere’de ise kazanılan zafer başbakan Margaret Thatcher ve hükümetine destek sağladı. Gelecek seçimlerde hiç şans tanınmayan Margaret Thatcher hükümetin 1983 seçimlerini kazanmasını sağladı.
Savaşın Öncesi:
Falkland Adaları üzerindeki egemenlik sorunu 1964'de Birleşmiş Milletler'de Sömürge Sorunları Komisyonu'nun gündemine geldi. Arjantinlilere göre, Malvinas olarak bilinen adalar Arjantin'in bir parçasıydı. Adaların Güney Amerika'ya coğrafi yakınlığı vardı. Arjantin, İspanya'nın halefi olduğunu ileri sürüyordu. İngiltere, adalar üzerindeki hükümranlığı Arjantin'e devretmeli, yönetimi belirli bir anlaşmaya uygun olarak sürdürmeliydi.
İngiltere ise adada yaşayan İngiliz asıllıların isteklerine aykırı olduğundan, böyle bir düzenlemeye gidemiyordu. İngiltere 1833'den beri adalar üzerinde "işgal ve yönetimi" sürdürdüğünü ve Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın 1. maddesine göre Falklandlılar'a self-determinasyon ilkesinin uygulanması gerektiğini ileri sürüyordu. İngiltere'ye göre Falkland Adaları, Arjantin'in yönetim ve denetimine geçerse sömürge durumu sona ermeyecek, tam tersine başlayacaktı.
Savaş ve sonuçları:
Yıllarca süren müzakereler bir sonuç vermeyince Arjantin Falkland ve Güney Georgia Adalarını işgal etti. İngiltere, Güney Amerika'ya hemen bir görev kuvveti gönderdi. İngiltere, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Ekonomik Topluluğu'nda (AB) büyük diplomatik destek gördü; Arjantin'e ekonomik zorlama tedbirleri uygulandı.
25-26 Nisan 1982 tarihlerinde İngiliz birlikleri Güney Georgia Adasını ele geçirince, Falkland Adalarındaki Arjantin birlikleri komutanı teslim oldu. Arjantin Devlet Başkanı Galtieri'nin ayrılmasından sonra İngiltere adalardan çekilmedi ve iki ülke arasındaki sorun kesin bir çözüme bağlanamadı. Savaşın sonucunda, 258 İngiliz ve 649 Arjantinli ölmüş, adalar İngiltere kontrolünde kalmaya devam etmiş, fakat Arjantin de adalar üzerindeki hak iddiasından vazgeçmemiştir.
Kayıplar:
649 ölü
1.068 yaralı
11.313 esir
75 hava aracı
25 helikopter
1 denizaltı
3 kargo gemisi
2 devriye botu
1 nakliye botu
777 yaralı
115 esir
10 Sea Harrier
24 helikopter
2 destroyer
2 fırkateyn
1 çıkarma gemisi
1 amfibi botu
1 konteyner gemisi
1 hafif kruvazör
258 ölü
Bu savaşla olduğu söylendiği bir gerçek. Araştırdığım bilgilere göre Falklands Savaşı anlatılıyor.
Yazan: Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>
Aor diyince sizin aklınıza neler geliyor bilmiyorum ama benim aklıma Journey ve Survivor gibi efsane olmuş isimler geliyor. Müzikleriyle adeta destan yazmışlardır. Survivor’dan dave bickler ve jimi jamison journey’den steve perry gibi değerli isimler bu müziğe katkılarda bulunmuşlardır. Eye of the tiger patlamasından sonra dünya’ya yeni mükemmel bir albüm daha geliyor. Bu albümün ismini Caught In The Game belirlediler. Yorulmak nedir herhalde bilmiyorlar. 1982’de eye of the tiger ikinci sıralara yükselirken bu albümünde ikinci sıraya yükselmesini beklemeyin. Bilboard’larda 82.sıraya kadar çıktı. Eye of the tiger’a göre gerilerde kaldı. Eye of the tiger adeta patlamaya hazır olan bir bomba gibiydi.
Şarkı Listesi
1. "Caught in the Game" 4:46
2. "Jackie Don't Go" 4:04
3. "I Never Stopped Loving You" 4:07
4. "It Doesn't Have to Be This Way" 3:59
5. "Ready For the Real Thing" 3:55
6. "Half-Life" 5:06
7. "What Do You Really Think?" 3:48
8. "Slander" 5:18
9. "Santa Ana Winds" 6:35
Bazı kişilere göre Dave Bickler döneminin en iyi albümü olarak gösterilir. Her zaman bir rekabet olmuştur dave bickler mı jimi jamison mu şimdi ikisininde ayrı özellikleri var dave bickler bazı duygusal şarkıları çok içten söylüyor. Tabi Jimi Jamison’un survivor’a verdiği emekleri de unutmayalım.
Albümde yer alan I Never Stopped Loving You gibi enfes bir ballad yer almaktadır. Özellikle şarkının başlarındaki klavye tonları şarkının nasıl olduğunu gözler önüne sermektedir. Tabi dave bicklerin o duygusal sesini şarkının içine katmasak olmaz. Frankie Sullivan ise bize hünerlerini sergilemektedir. Dave Bickler ile bu albüm çıktıktan sonra bir süre sonra Dave Bickler gruptan ayrıldı yerine Cobra grubunu kuran Jimi Jamison geçti. Gruptan ayrılmasının sebebi ise ses tellerinde oluşan bir sorun idi. Gruba tabiki de böyle devam edemezdi. Böyle devam etseydi,grup çatlak verirdi.
Albüm her yönüyle dinlenmelidir. Özellikle Ballad olan şarkı I Never Stopped Loving you şarkısını kesinlikle dinleyin derim. Tabi albüm sadece o ballad’dan ibaret değil. Jackie Dont Go,Caught In The Game ,Slander,Half Life gibi şarkılarda mevcuttur. Jackie Dont Go şarkısındaki klavye tonlarına dikkat edin derim. Jackie Dont Go gibi bir şarkıda Jackie’nin fantezilerinin son noktası olduğunu ,Jackie’nin bir dokunuşu bile onu memnun edecektir.
Mükemmel olarak gördüğümüz ballad’da ise Aşk’ın ve sevginin hiçbir zaman durmayacağından söz edilmiştir. Bazen hayatınızda da karşılaşmışınızdır. Paranız olmadığınız zaman sizi terk eden bir sevgili olmuştur ya da sadece sevgiye değil de paraya değer veren biri olmuştur. Şarkı da Aşk’ın bir bütün olduğu vurgulanmaktadır. Ama günümüze göre konuşursak para konuşmaktadır. Paranın daha değerli olduğu,sevginin hiçe sayıldığı insanlarla dolu olduğunu görebiliyoruz. Half Life şarkısıda neyin nesidir öyle arkadaş,Belki de ilk defa dinleyenler şuna şöyle tepki verebilir. Bu isim nerden aklına gelmiş,oyun ismi olur mu demişlerdir.
Bana göre en eğlenceli parça It Doesn't Have To Be This Way'dir. Şarkının başlarında gelen davul tonları hemen bizi harekete geçiriyor. Jim peteriğin o muhteşem klavyesi ,Dave Bickler'in o duygulu vokaliyle birleşince ortaya mükemmel bir müzik çıkıyor. Bize de helal olsun demekten başka bir iş düşmüyor. Aralarda dudak uçuklatan Frankie Sullivan sololarını unutursak ayıp olur. Adam sanki gitarla oynuyor. Ne diyelim ki albümü ilk önce oturup dinleyin dinlemeyen arkadaşlarınız veya tanıdıklarınız varsa onlara dinletiniz. Survivor yine kalitesini konuşturmuş diyebilmekten ileri gidemiyoruz.
Kadro:
Dave Bickler: Lead Vocals
Frankie Sullivan: Guitar
Jim Peterik: Keyboards
Daryl Dragon: Keyboards
Stephan Ellis: Bass
Marc Droubay: Drums
Konuklar:
Tom Kelly
Richard Page
Kevin Cronin (Backing Vocals)
Yazan: Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>
Fransa gibi bir yerden böyle grubun çıkması sizi şaşırtmasın. Demek ki fransa gibi bir ülkeden de kaliteli müzik yapan gruplarda çıkabiliyormuş.Hardrock severler bu grubu takip etse bence iyi ederler. Demolarını myspace adreslerinden takip edebilirsiniz. Özellikle Another Life şarkısı hemen akıllara kazınıyor. Gitar tonları ve vokalin o yumuşak sesiyle bizde gereken izleri bırakıyor. Tabi şarkılar fransızca olduğu için anlamakta zorlanıyoruz. Grubun şöyle tarihine bakarsak acid,tokyo blade gibi gruplarla etiketlendiğini görüyoruz.
1984 ve 1985'te yayınlanan demoları bulunmaktadır. Onların haricinde son olarak 1986'da yayınlanan bir ep'si 2009'da yayınlanan Demo'ları bulunmaktadır. Une Autre Vie albümünden another life gibi muhteşem bir ballada yer vermişlerdir. 1985'te yayınlanan demosunda ise ilginç albüm kapağına dikkatli bakmanızı öneriyorum. Albüm kapağından bir görünüş.
Albümde bulunan şarkılar gerektiği kadar hızlı gerçekten. Myspace adreslerinden Possession,Another Life gibi şarkılara göz gezdirebilirsiniz. İlk demolarında kurukafa resmi dikkatinizi çekebilir.
Grup Deep purple, Black sabbath, Iron Maiden, mötorhead, Blue öyster cult gibi efsane gruplardan etkilenmişlerdir.
Grup Üyeleri
Marcel Ximenes : Guitar
Jean-Pierre Mauro : Vocals
Philippe Lagneaux : Guitar
Jérôme Morelle : Bass
Benoît Lagneaux : Drums
Eski Üyeler
Quentin Bossiroy : Bass
Jacky Villa : Drums
Yvon Le Querrec : Bass
Yazan: Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>
Kimilerine göre en iyi rock grubu kimilerine göre sıradan bir rock grubu. Ama başarıları yadsınamaz. Eye of the tiger albümüyle kendini zirvede bulmuştur. Rocky gibi bir filme öncülük etmiştir. Billboard listelerinde altı haftada birinci sırada yer aldı. İnsanlar artık şarkıyı ezberlemişti,rocky III filmiyle birlikte şarkı daha da popüler oldu. Bunla kalmayıp Avustralya,İngiltere,İrlanda gibi ülkelerde de başarısını sürdürdü ve bir numaraya yükseldi.Başarılar hala devam ediyordu bu şarkıyla en iyi rock performasını sergilemiş bir de grammy ödülünü kazanmıştı. Ama o zamanlar böyle ödüller çok önemlidir. O döneme göre konuşursak çok önemliydi. Çünkü o zamanlar hak edene veriliyordu.Müzik kanalı vh1 tarafından en iyi hard rock şarkıları arasında 63.sırada yerini aldı.Prodüktörlüğünü Frankie Sullivan üstlenmiştir.
1. "Eye of the Tiger"
2."Feels Like Love"
3. "Hesitation Dance"
4. "The One That Really Matters
5. "I'm Not That Man Anymore"
6. "Children of the Night"
7. "Ever Since the World Began"
8. "American Heartbeat"
9. "Silver Girl"
İlk şarkıyla albüme girişimizi yapıyoruz. Hırs,azim içindeki mücadele ve her şeyi verebilecek bir şarkı. Bir şarkı bu kadar iz bırakabilir. Seneler sonra dinlediğinizde eskimediğini anlıyorsunuz. Rocky filmini izlediyseniz bilirsiniz. Sözler hayatta kalmak için savaşan bir adamın öyküsü. Eğer ki bu hayatta umudunu yitirirsen elindekileri kaybetmişin demektir.İnsanın yaşama kaynağı umuttur,hayata tutunabilmek için umut ve cesarete ihtiyacı vardır. Şöhretler gelip geçiçidir eğer şöhrete kapılıp gidersen elinde olanları bile kaybedersin. Dave Bickler ise şarkıda muhteşem bir performans gösteriyor. Özellikle şarkının başlarında gelen davul tonları savaşmamız gerektiğini bildiriyor. Sanki Ring’e çıkıyoruz orada iki şansımız var ya savaşıp kazanacaksın ya da kaybedeceksin seçim senin diyor. Bu şarkıda en önemli söz ise Şerefin için tutkularından vazgeçersin sözüdür.
İkinci parçamız olan Feels Like love ile devam ediyoruz. Parçanın girişinden anlayacağınız gibi eğlenceli bir parçaya benziyor. Bir oraya bir şuraya gider gibi bir uyum var. Diğer bir uyum ise o muhteşem klavyeyle o harika davul tonlarının etkisidir ve sonradan aniden dave bicklerden gelen o muhteşem ses. İşte o ses insanın içini eritir. Şarkı ise aşkı ve sevgiyi anlatmaktadır. Sevgiye ihtiyaç duyan biri aynı zamanda o sevginin bir defa aptallar için olduğunu düşünen birini anlatmaktadır. Sevgi ise aşk anlamındadır. Bazen aşık veya değer verdiğiniz biri vardır eğer ayrıldıysanız şöyle bir şey aklınızdan geçer. Aşk,aptalların işidir diyebilirsiniz. Burda da bir defa aşk’ın aptallar için olduğunu söylemiştir.Sadece bunlar değil sevginin gözlerinde yandığını,hissedebilmek için yanında sevgilisine ihtiyaç duyduğunu anlatır.
İşte güzel davul tonlarıyla başlayan diğer parçamız hesitation dance parçası. Aslında dans kıvamında bir parça olduğunu da söyleyebiliriz. Dave Bickler’i performans olarak daha iyi görüyoruz. Sanki şarkıyı söylerken bize vokal oyunu yapıyor. Şarkının içeriğini anlamak için şu sözleri okumamız yeterli diye düşünüyorum. Go out and find another fool dışarı çık başka bir aptal bul sözlerine yakın bir şeyler söylemektedir. Şarkının ortalarına doğru kısa süreli olsa bile ruhumuzu eritecek sololar gelmektedir. Tabi ardından da dave bicklerin bitmek tükenmeyen enerjsiyle o muhteşem sesi yankılanmaktadır.
Şarkının isminden anlayacağımız gibi The One That Really Matters,şarkı, önem taşıyan ve ilgi duyan birini anlatmaktadır. Survivor hayranlarının favori olarak gördüğü şarkılardan biridir. Dave Bicklerin ses tonu insana değişik geliyor. Dave Bickler Tam şarkıyı söylerken herhalde arkadan dave bicklere destek geliyor,sesler incelmiş gibi kulağımızı okşuyor.
I'm Not That Man Anymore,İşte jimi’nin o büyülü klavye dokunuşlarıyla başlayan bir şarkı daha. Burda açıkçası survivor tarihinde en iyi vokal hangisi diye karar vermek istiyoruz. Jimi Jamison mu Dave Bickler mı ama birtürlü karar veremiyoruz. Bu adam klavyeyi ağlatıyor kardeşim. Bu adama hayran olmamak elde mi diyorum. Konser anını izlediğinde ise tam klavye’ye dokunduğunda jim çığlıklar yükselmeye başlıyor. Yükselmemesi elde mi diye sorarım. Sözler ise gözyaşlarının hakim olduğu gençliğine dönmek isteyen iki sevgiliyi anlatmaktadır. Eskiden sahip oldukları aşka geri dönmek isteyen iki genç sadece ama zaman insanları değiştirir derler ya bu da böyle bir şey olsa gerek. Enstürümanlar adeta konuşuyor,hatta enstürümanlarla adeta oynuyorlar.
Şarkılar birbirini takip ediyor. Gecenin sessizliğini bozan bir şarkı kulağımızı tırmalıyor Children of the night. Başlarda sessiz sakin gitar tonları insanın içini yumuşatıyor. Dakikalar ilerledikçe şarkı da hızlanıyor. Bir yerde Vokal’in haricinde şarkıya elemanların katılması müziğe ayrı bir hava katıyor. Çok melodik bir şarkı dinlemeden geçmeyin derim. Gerek gitar tonları gerek vokalin ses rengi harika davul tonları şarkıya gayet uyum sağlamaktadır. Sözlerin geneli ise Gece,Aşk,tatlı sevişme üzerine kuruludur. Eminim ki sözleri bilmeseniz bile şarkı insana acaip zevk veriyor.
Yine o sihirli dokunuşlar yine Jim peterik ve ardından sessiz bir şekilde şarkıya giren Dave Bickler. İnsanı çok rahatlıyor. Müziklerinden bunu anlayabilirsiniz. Gayet güzelce kullanılan klavye tonları insanın içini okşayan bir vokal daha nasıl tanım yapsam ki bilmiyorum. Nasıl bir tanım yapsam da Kelimelerin kıfayetsiz kalacağından emin olabilirsiniz. Şarkıda ,dünya başladığından beri sadece aşk’ın onları ayakta tutacağından bahsetmektedir. Aor sever olarak bu şarkıyı kaçırmayın derim. Sözler normal olarak zaten aor ayarında,basit diye düşünebilirsiniz ama hiç o kadar da basit değil.
Diğer bir şarkı Amerikan Heartbeat ‘a geçiyoruz. Nasıl bir eğlenceli şarkıdır bu. Başlarında gelen klavye tonlarıyla şarkımıza giriş yapıyoruz. It is the American heartbeat şu satırların tekrarlanmasıyla şarkı eğlenceli yönünü alıyor. Klibi ise herhalde Amerika’da bir yeri gösteriyor. Yoldan geçen arabalar ,çılgın barlar gösteriliyor. Çeşit çeşit gösterilen şeyler bulunmaktadır. At üstüne binen kovboy görünümlü insanlar,Deniz dalgalarına mahruz kalmış insanlar,kısaca Amerika’dan bir görünüm diyebiliriz.
Ve kapanış parçamız Silver Girl,ancak böyle bir şarkı gidebilirdi kapanışa. Sessizlik,sakinlik,rahatlık ne isterseniz var bu albümde. İsminden anlayacağınız gibi herhalde gümüş kız diye hitap ettikleri birinden bahsetmektedir. Tahmin etmem gerekirse Gümüş kızından iyiliklerinden ve bıraktığı izlerden bahsetmektedir ve o sözlerden bir kesit.
Gümüş ay,içimizi kudretiyle dolduruyor,
Başetmeye hazır olmadığım bir büyüyle,
Son ana dek sakladığım tüm direncimle,
Yatıyor yanımda şu anda,bir geceliğine de olsa,
Yazan: Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>
Powerslave ingiliz HM grubu Iron Maiden’in 5. albümü, 3 Eylül 1984’de piyasa çıktı.Iron maiden grubunun en gizemli albümlerinden biri olma özelliğini kazanmıştır. Her çeşit konuya yer vermişlerdir. O dönemlere baktığımızda elemanlar genç ve dinamik kafa zehir gibi çalışıyor. Bunlar normal insanların anlayacağı konular değil.İçinizden Bunları anlasa anlasa filozof anlar diyebilirsiniz. O dönemlerde çoğu grup albüm çıkarmıştı. Iron Maiden ise gizemli albümüyle noktayı koymuştu. Iron Maiden Nwobhm akımının öncü gruplarından biriydi. Tank,Def leppard,Saxon gibi gruplar o döneme damgasını vurmuştu. Bir yandan insanlar konserlere geliyordu. Çılgınca eğleniyorlardı. İşte öyle bir yıldı albümün çıktığı yıl.
Kapak resmindeki Mısır teması ve aynı şekilde albümle aynı isimli olan şarknının Mısır temalı müzik stiliyle dikkat çekici bir albüm. Samuel Taylor Coleridge’in "Rime of the Ancient Mariner"isimli şiirinin müzikal olarak tekrardan söylenişini içeriyor albüm. Şarkı şiirin bir bölümünü şarkı sözü olarak kullanıyor, ve 13 dakika 38 saniye ile en uzun Iron Maiden şarkısı. Ayrıca bir önceki albümle tıpatıp aynı kadrosu olan ilk Iron Maiden albümü. Ayrıca grubun şu ana kadar ki son enstrumantal parçasını içeren şarkılarından biri de bu Losfer Words Big Orra'dır.
2 Minutes to Midnight ve "Aces High single olarak piyasaya çıktılar, ve neredeyse grubun her turnesinde çalınan şarkılar oldular.
1995 tekrar piyasaya sürülen albüm bir Bonus CD içeriyor. O CD orijinal singleların B trafaında ki şarkıları içeriyor.
1998 tekrar piyasaya çıkan albüm bu seferde extra bir multimedya bölümü ile satışa sunuldu. Bu bölüm "Aces High" ve "2 Minutes to Midnight"ın videolarını içeriyordu.
Kerrang Tarafından satışa sununlan Maiden Heaven: A Tribute to Iron Maiden” adlı tribute albümde, 2 Minutes to Midnight"ın Glamour Of The Kill tarafından yapılmış ve "Flash of the Blade”in Avenged Sevenfold tarafından yapılmış 2 Powerslave coverı var.
World Slavery Tour bu albümün turnesiydi.
1998 tekrar sürümünde, "Powerslave"şarksının açılışı "Back in the Village"ın sonuna eklenmiştir.
Albüm kapağında ki bazı hiyelogrifler modern çarpıklıklar içeriyor. Ayrıntışar plaklarda görmek CD ye nazaran daha kolay çünkü boyu daha büyük:
Albümün kapağı Iron Maiden-logosunun küçük olarak kullanıldığı ilk albümdür. Sadece sağ üst köşeyi kaplamaktadır bu logo.
Sol alt köşedeilk aslanın arkasında "Indiana Jones buradaydı 1941" yazılı.
Hemen onun yanında Mickey Mouse çizili.
Onun üzerinde heykellerin kafasını geçince Bu ne biçin saçmalık yazılı.
Sağ alt köşede, büyük oturan aslan heykelinin sağ ayağının hemen altında, Chad’ın duvar üstüne dikkatle bakmasının bir çizimi var ve "Ne? Dahi/Aklı Yok"yazıyor.
Ayrıca sağ trafta, heykellerin kafalarının üstünde, "Öküzler"yazıyor.
Piramitin girişinde, Derek Riggs’in rütbe işaretleri gözüküyor, tam Eddie'nin kalçasının olması gereken yerde.
Flash of The Blade ve Duellists adlı şarkılar Bruce’un en sevdiği spor olan eskrimden esinlenerek yazılmışlardır.
Ayrica Derek Riggs kim diye sorarsanız ,araştırmama göre, Iron Maiden’ın efsane album kapaklarının ve tabii ki Eddie’nin yaratıcısı dahi ressamdır derim. Edindiğim bilgilerde şunlar yer almaktadır.
Iron Maiden Derek Riggs’le karşılaşana kadar Eddie sadece bir kafadan ibaret, baterinin üst tarafında yer alan bir maskottu. Derek Riggs, Eddie’ye can verdi çizimleriyle ve ilk olarak 80’deki Iron Maiden albumun kapağında yer aldı Eddie. Bugüne kadarki tüm Eddie’li Maiden kapakları da Riggs’in çizimleridir. Ama içlerinde en ses getireni Sanctuary EP’sinin kapağıdır; dönemin başbakanı Margaret Thatcher’ın Iron Maiden’ın posterini yırtmasına sinirlenen Eddie bıçağını Thatcher’ın böğrüne saplayıverir. Iron Maiden’in efsane albümleri arasında yer almaktadır.
Aces High Aces High bildiğiniz üzere Anlamı Ustalar uçuşta’dır. Şarkı İkinci Dünya Savaşı'nda Britanya Savaşı'nda Alman uçaklarına karşı savaşan bir İngiliz pilotun hikâyesini anlatır. Şarkıda ismi geçen Messerschmitt Bf-109 incelediğimizde derin bilgiler elde edebiliyoruz. Ayrıca şarkıda efsanevi live after death konser kayitlarinin aciliş parcasi. başinda sir winston churchill konuştuğu söylenmektedir. Sir Winston Churchill, dünya tarihinde önemli yeri olan İngiliz devlet adamıdır. İkinci Dünya Savaşı'nda izlediği savaş politikası ve Roosevelt ile kurduğu iyi ilişkiler onu İngiliz tarihinin en önemli devlet adamları arasına soktu.
Messerschmitt Bf-109 Uçağı hakkında kısa bilgiler:
Bu tek kişilik Alman avcı uçağı 1937’den 2. Dünya Savaşı’nın sona erdiği 1945 yılına kadar görevde kalmıştır. 1934 yılında Messerschmitt yeni bir tek kanatlı av uçağı yarışmasına Heinkel, Arado ve Focke-Wulf’a rakip olarak katılmak üzere davet edilmişti. İlk Bf-109 prototipi ortaya çıkınça hiç kabul görmedi (1938’e kadar firma adı Bayerische Flugzeugwerke olduğu için Bf olarak anılıyordu). Alttan kanatlı, ince, slat ve flapların monte edildiği küçük kanatlara ve kırık kenarlı kapalı bir kokpite sahip tek kanatlı bir uçaktı. Ancak geçen süre içinde üstünlüklerini ispatladı ve Luftwaffe ile birlikte birçok hava kuvvetinin hakim av uçağı oldu.
İlk Bf-109B ve C modelleri İspanya İç Savaşı’nda çok başarılı görevler yaptılar fakat Luftwaffe birlikleri 1,100hp Daimler Benz 601A motora sahip 109E’lerle donatıldı. Bu uçaklar 570 km/h hıza ulaşabiliyordu, ekseriyetinde motor üstünde iki adet 7.9mm makinalı ile kanatlarda 2 adet 20mm top bulunuyordu.
Britanya Savaşı’nda Bf-109’lar ilk defa ciddi bir direnişle karşılaştılar. RAF av uçaklarından daha iyi tırmanma ve pike yeteneklerine sahip olmakla birlikte düşük irtifalarda Spitfire’dan çok az miktarda daha yavaştı ve tanınmış Hurricane’ler kadar üstün manevra yeteneğine sahip değildi.
Konu Britanya savaşıyla ilgili olduğu için,Britanya savaşıyla ilgili bilgilerde vereceğim.
Britanya Savaşı :Alman Hava Kuvvetleri Luftwaffe'nin Kraliyet Hava Kuvetleri RAF'a karşı, Britanya için planlanmış bir çıkarma ve işgal harekatı için karşı hava üstünlüğü elde etmek amacıyla giriştiği hava savaşları dizisi. Hitler ve Wehrmacht, RAF etkisiz hale getirilmeden Britanya'ya amfibik bir saldırı yapmanın olanaksız olduğunu biliyorlardı. Britanya Savaşı'nın ikincil amaçları ise İngiliz uçak üretim tesislerini yok etmek, yer hedeflerine zarar vermek, politik önemi olan alanlara saldırmak ve İngiliz halkını korkutarak teslimiyet aramaktı.
Müzikal olarak değinmem gerekirse mükemmel bir giriş parçasına sahiptir. Konserde çaldığı şarkılardan biridir. En sevdiğim Iron Maiden şarkısının izlediğim klibidir. Bruce’un uzun saçları ,ayrıca sahnede yaptığı bateri’nin üstüne gidip bacaklarına uzunca açması en etkileyici sahnesidir.
Sözlere gelirsek bir şeyler anlayabiliriz. Savaşın nelerle yapıldığını anlatmaktadır.
Bandit'ler saat 8 yönünde arkamızda,
10 tane ME-109 gün ışından çıkıyor,
Yükseliyor ve karşılamak için makinelilerimi hazırlıyorum,
Doğruca onlara doğru tetiğe basıyorum.
Koşuyorum, dalaşıyorum, uçuyorum
Burada Uçuyorum ,dalıyorum,Koşuyorum diye anlatmak istediği bruce dickinson ın havacılık tutkusunu o zamandan yansıttığı şarkıdır. Bruce vokalistlik dışında bir hava yolunda pilotluk yapmaktaydı.
2 Minutes To Midnight: Şarkı savaş ile ilgilidir. Şarkı, adrian smith ve bruce dickinson ortaklığında gerçekleştirilmiştir. Şarkı, derin devletle mafya ilişkisini, insanların hayatlarıyla oynanmasını, gerçekleri ne kadar görmezlikten gelebileceğimizi veya ne kadar onlar yokmuş gibi yaşayabileceğimizi, özellikle klipte yer alan savaş sahneleri de herkese savaşın oyuncak olmadığını ispatlayan parçadır. Stephen King romanı olduğu söylenmektedir.
Ayrıca sözler savaşın oyuncak olmadığını ispatlıyor.Mükemmel bir giriş Hem gitardaki uyum,Hem de davulda Nicko mükemmel bir girişle şarkıya giriyor. Tabiki de Bruce’un katkısı unutulmamalıdur. Ayrıca The Trooper’dan sonra en etkileyici savaş şarkıları arasında gelir. Ayrıca sözlerini de okuyunca daha da yüklü bir anlam taşıyor.
katilin ekmeği ya da şeytanın çekirdeği
çekicilik, şans, kazanç
tekrar savaşa, kan, özgürlüğün lekesidir
benim ruhum için yalvarmayı kesecek misin
Losfer Words (Big 'Orra):Iron Maiden’in enstrumental eserlerinden biridir. Bilgilerime göre. orra, horror kelimesinin doğu londra şivesi ile söylenişidir. dolayısıyla, big orra "büyük korku" anlamına gelir. Bir rivayete göre , önceden sözleri var iken sonradan sözleri çıkarılıp ta estrümantel hale getirildiği söylenmektedir. Ne kadar doğru bilinmemektedir.
Flash Of The Blade: Hep Iron maiden diyoruz,bu şarkı sözlerini nasıl yazıyorlar diye düşünüyoruz. Karşımıza esinlendiği kaynaklar gelmektedir. Bu şarkı sözünü ise Phenomena (1985) filminden esinlenerek yazılmıştır. Film araştırmalarıma göre bir korku filmidir.
Filmin konusunda şunlar anlatılmaktadır;
Dünya çapında ünlü bir aktörün kızı olan Jennifer Corvino (Jennifer Connelly), kendisiyle çok fazla ilgilenemeyen babası tarafından İsviçre’de, Alplerin eteklerindeki bir yatılı okula yazdırılır. Bir uyurgezer olan Jennifer’ın, böceklere karşı da yoğun bir ilgisi vardır. Uyuyup gezdiği daha ilk gecede vahşi bir cinayete tanık olan Jennifer, uyandığında kendini aynı kasabada yaşayan bir İskoç böcek bilimci olan Prof. John McGregor (Donald Pleasence) ve şempanzesinin (Tongo) evlerinin bahçesinde bulur. Böcek bilimciyle kısa sürede dostluk kuran Jennifer, buna karşılık okuldakilerle hiç anlaşamamaktadır. Ancak Jennifer’ın en büyük sorunu bu değildir. Giderek ağını genişleten ve kasabada büyük bir korku yaratan katil, artık kendisini gördüğünü düşündüğü Jennifer’ın da peşindedir. Ünlü yıldız Jennifer Connely’nin ilk uzun metraj filmi ve ilk başrolü olan Phenomena, aynı zamanda aktristin, Requem for a Dream’e bile oranla kat kat daha fazla “acı çektiği ve sefil olduğu” film. Psikopat bir katil, böcekler, böcek seven bir kız, bir şempanze ve çürüyen ceset ve ceset parçaları. Hadi buyrun bu denklemi çözün. Phenomena, büyük usta Dario Argento’nun en plasede kalmış, en bomba ve en eğlenceli filmlerinden biri. Bu da Iron Maiden'in esinlendiği Film'in kapağıdır.
Ayrıca Dario Argento film’in yönetmenidir. İtalyan korku filmlerinin önde gelen temsilcilerinden biridir, İtalyan gore tarzının, giallo'nun babası sayılır. Aynı zamanda oyuncu ve yönetmen Asia Argento'nun babasıdır. Ayrıca Amerikan-İngiliz korku sineması dışındaki korku filmi yönetmenlerinin en önemlilerinden biri olduğu söylenmektedir.
Ayrıca hoş sololar barındıran Iron maiden şarkılarından biridir. Özellikle enstürmental olarak mükemmel bir parçadır.
Özellikle Liriksel korkutucu ve karanlık havaya sokmaktadır bizi. Liriksel olarak değinmem gerekirse korkutucu ve ürkütücü sözlerle bizi uzaklara götürüyor.
Yaşadığın gibi öleceksin
Bıçak ağzının ışığında
Issız bir köşede
Bir dokunuş için yaşayacaksın
Çeliği hissetmek için
Bir adam,ve onun onuruyla
Bu sözlerde anlatılanlar belki de filmle ilgili bilgilerde çıkartabiliriz. Filmde anlatılan çürüyen ceset parçaları ,ve ölümün bizi nasıl beklediğinden söz ediyor belki de . Özellikle bu satırlar ölüme giden yolun göstergesidir. Yaşadığın gibi öleceksin sözü bizlere bir şeyleri fısıldatıyor. Ölüm ağzında kaçışın ve kurtuluşun yok gibi sözlerden bahsetmek yanlış olmaz.
The Duellists: Bu şarkı isminde anlaşılacağı gibi bir Film’den esinlenilmiştir.Yönetmen Ridley Scott tarafından çıkarılan bir filmdir.
Filmin konusu ise, Keith Carradine ve Harvey Keitel bu dramatik filmde Napoleon'un ordusunda görevli iki askerin bir dizi düello ile karşılaşmalarını canlandırıyorlar. Düellolar önemsiz, küçük bir olaya tepki olarak başlayıp her iki adamın da hayatlarının 15 yılını etkisi altına alacak bir tutkuya dönüşür. Joseph Conrad'ın hikayesinden uyarlanan Düellocular, saplantı, onur ve şiddet konularını işliyor. Görsel olarak da nefes kesen film zorlu bir hikayeyi beklenmedik bir sona doğru sürüklüyor. Ayrıca film, Film 1977 Cannes Film Festivali'nde "En İyi Çıkış Yapan Film" ödülünü almıştı.
Bu da film'in kapağıdır.
Sözleride incelemeden edemeyeceğim. Sözler parçanın ana fikrini oluşturuyor diyebilirim. Belki de savaşta neler yapmamız gerektiğini,nasıl ayakta kalabileceğimizi ne gibi sonuçlar çıkacağını belirtmektedir.
Sen hatayı yaptığın zaman eldivenlerini çıkardı
Şimdi tekrar giymesi için gitmen gerekli
Silahları seçmesi için veya kılıçla savaşması için
Ateşli silahlar olmayacak
Başladığın zaman senin işini bitirecek
Hiç şansın olmadığını biliyorsun
Burada anlatmak istedikleri açık anlatımla anlatmaktadır. Elinde ateşli silahlar olmayacak,şansın kalmayacak. Şansa güvenemezsin kendin için dövüşecek ve savaşacaksın,eğer savaşamıcaksan kaybedende sen olacaksın. Hiçbir zaman şans yanında olmucak diyor. Burada ana fikir Savaşta acımanın olmayacağı,şansın yanında bulunmadığı,elindeki kozların artık sende kalamayacağı anlatılmaktadır.
Back in the village: Iron maiden,Powerslave albümünün en iyi şarkılarından biri olarak bilinir. Şarkı sözlerinden anlaşılcağı gibi ‘’Tekrar köyünda olduğu,Memleketine geri dönüşünü anlatmaktadır’’.
Bu satırlar belki de bir şeyleri hatırlamamıza yardımcı olabilir.
Beyaz bayraklar kurdelalara çarpıyor
Ateşkes karaltıda ve yanıyor
Mutfakta deprem
Masalar devriliyor
Tekrar köyümdeyim
Kendi köyümde
Köyüme geri döndüm
Powerslave: Albüme ismini veren şarkılardan biridir. Ayrıca, sözleri bruce dickinson tarafından yazılmış,gücüne tutsak bir firavunun hikayesini anlatan şarkı.Sözler semboliktir.
Ayrıca Bruce Dickinson kendine özeleştiri yapmaktadır. Aslında bruce dickinson o dönemlerde kendisinin ilah yerine konmasından dolayı içine girdigi pisikolojiyi anlatıyormuş. Bu şarkıda Firavun diye anlatılan Bruce Dickinson’un kendisidir. Bazı insanlar ise Bruce Dickinson’a diz çöküp taparlarmış. Ama aslında yaşadıklarının hepsi boştur.
Söyleyin bana neden bir güç kölesi olmak zorundayım
Ölmek istemiyorum , ben birr tanrıyım , niye sürdüremiyorum yaşamayı?
Yaşam verici öldüğünde çöle döner her yer
Ve son saatimde bir köle yim Ölümün gücüne
Şu sözlerde belki de insanların Bruce Dickinson’u Iron Maiden grubunda ilah olarak gördüğü için eleştirileri kendine yapmaktadır.. Çünkü o bir insandır,ama bazı insanlar onu İlah olarak görmektedir. Bruce Dickinson burda kendini büyük görmez ,kendini o halktan ve o insanlardan olduğunu düşünür. İnsanların ona böyle yaklaşmasını doğru bulmaz.
Rime Of The Ancient Mariner: Iron Maiden’in bana göre efsanevi şarkılardan biridir.13.39 dakika sürmektedir. İhtiyar denizcinin ezgisi 1798 yılında yayımlanan Samuel Taylor Coleridge’nin ölümsüz bir şiir eseridir. Yazar ,Samuel Taylor Coleridge İngiliz şair Romantizm akımının kurucuları arasında yer alır. Anlanması zor parçaların başında gelmektedir,düşündükçe düşünürsün.
Samuel Taylor Coleridge şiiri yazmadan önce ciddi manada mitsizim ve insanlığın yaratılışı üzerine araştırmalar yapmış cevaplar ve nedenler aramıştır.Ona göre baskın mistik bir gücün yaratılışta rol oynadığı bir gerçektir.Araştırmalarında bu düşüncesine dair yanıtlar ve cevaplar bulmayı arzular.Şiirindeki baskın mitsizim öğeleri de bir şekilde bu araştırmalarının sonucudur da diyebiliriz.Hatta hatta bu araştırma döneminin bir sonucu olarak da görebiliriz bu şiiri.
Şarkıda liriksel olarak kesinlikle değinmem gerekir.
Buzulların ve karın olduğu güneye doğru gidiyorlar
Kimsenin olmadığı bir yer
Albatrosun kar sisi boyunca uçtuğu yere
Tanrı'nın isminin seslenildiği bir yere doğru
İyi şansın onu getireceğini hayal ederek
Albatros diye bahsettiğim bir kuş türüdür. Açık deniz kuşları olup suda uyur ve beslenirler. Ama kuş dediğimiz Albatros geminin yol alması için büyük katkılarda bulunmuştur. Albatros’un ölümünden kendini suçlu görmektedirler.
Denizci kehanet kuşunu öldürüyor
Gemi arkadaşları denizcinin yaptığından dolayı ağlıyor
Ama sis kaybolduğunda,haklı olduğunu anlıyorlar
Ve kendilerini suçun bir parçası olarak görüyorlar
Özellikle şu satırlarda huzursuzluktan,hüzünden bahsedilmektedir. Denizcilerin kuşu öldürdükleri için büyük pişmanlık içinde olduklarını gösteriyor. Lanet onun ölümüyle ortaya çıkmıştır. Gemi hareket etmez ve denizde öylece kalır. Burada Filmlerdende örnek vermeden edemeyeceğim. Karayip korsanlarını hatırlarsınız,başka bir deyişle (Siyah incinin lanetidir)bu da ona benzemektedir. Ama tabiki de bu bambaşka bir hikayedir.
Hikayeye dönersek şu satırlarda ise ,köşede sıkıştıklarını dışarı çıkamadıklarını oraya tutsak olduğunu anlatıyor.
Günler sonra
Hareketsiz ve nefes almadan bir yere sıkıştık
Boyanmış bir okyanus üzerinde boyanmış bir deniz
Tüm tahtalar büzülüyor
Su,su! her yerde var
Bu satırlar Lanet’e doğru açık kapılar bırakıyor. Rüzgarın olmadığı bir yerde ,gemi nasıl dalgalanır nasıl hareket eder ki ,Albatros kuşunun verdiği bir lanet’in üstlerinde olduğunu zannediyorlar. Büyük bir suç ve pişmanlık duyuyor.
Şiirde ise önemli satır yer almaktadır.
Ölüm ve ölümle yaşayan kız
Zarlarını mürettebat için atıyorlar
O gemiciyi kazanıyor,ve gemici de onu
Sonra..diğer mürettebatlar
Ölüm onları seçiyor,200 adamı
O...O kız ölümle yaşıyor
Denizciyi de yaşama bırakıyor
Bir süre sonra , çeşitli nedenlerden mürettebatın gerisinin de ölmesi bunun bir göstergesidir.Ölmenin nedeni burada Lanet olarak gösterilebilir. Çünkü lanet ortaya çıktığında Gemi hareket edemez ve hiçbiryere gidemez,rüzgar kesilir kötülükler ortaya çıkar. Bu nedenle Denizciler büyük pişmanlık ve üzüntü duyar.
Samuel Taylor Coleridge satırlarından bahsetmem gerekirse ,yine acı hakim hüzün hakim ,pişmanlık hakim olduğu gözüküyor. Bu satırlar bunu açıkça ortaya koyuyor.
Yaşayan lanet onların gözlerinde
Denizci şimdi keşke ölseydim diyor
Deniz yaratıkları boyunca
Ama onlar yaşamaya devam ediyor,elbette denizcide
Kuşu öldürdüklerinden beri lanet gözlerine yansıyor,O lanetin ortadan kalktığına inanmıyorlar. Büyük pişmanlık ve üzüntü içinde olduklarını belirtiyorlar. Keşke kuşu öldürmeseydim diye belki de feryat ediyorlar. Yaptığı kötülükler gözlerinin önüne geliyor ve bütün olanlardan vicdan azabu ve pişmanlık duyuyorlar.
Bu satırlarda ise ,Büyünün bozulduğunun haberini alıyorlar. Yağmur bu haberin göndericisi olduğuna inanıyorlar.
Ve büyü bozulmaya başlıyor
Albatros suya düşüyor
Suya başrolmüş gibi batıyor
Sonra yağmur başlıyor
Albatros belki de şimdi onların gözünde canlanmıyor,Lanet onların arkasından sürükleniyor,yavaş yavaş dibe batıyor. Denizin hareketlenmesi için yağmur başlıyor,Geminin hareket etmesi için rüzgarı bekliyorlar. Lanet kalktığı için Gemi’nin hareket edebileceğine inanıyorlar.
Sonlara doğru ve Lanet ortadan tamamiyle kalkıyor. Denizcinin evine döneceğini belirtiyorlar. Şu satırlar onu çok iyi açıklıyor.
Lanet sonunda kalktı
Ve denizci şimdi evini görüyor
Ruhlar ölü bedenlerinden ayrılıyor
Kendi ışıklarını oluşturarak ve
Denizciyi tek başına bırakarak
Ama bir gerçek var ki hikayede o yaşanılanların unutulmaması ,gözler önüne serilmesi. Sadece anlattığım kısımlarda Denizci olarak düşünmeyin,İnsanların toplumumuzda yaptığı hataları da olduğunu düşünüyorum. Pişmanlık ,üzüntü,huzursuzluk duyabilirler. Albatros denilen bir kuşu insan olarak düşünün derim bir de ,o zaman ne kadar anlamlı olacak göreceksiniz.
Burda Ölümsüz şiirin kapağıdır.
İncelemelerim burda son buldu.
Yazan:Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>
Enuff Z’nuff’ı beraber kuran chilp z’nuff ve Donnie Vie 1983’te ortak bir arkadaşları sayesinde 15 yaşında tanışmışlardır. Bu tanışmayla birlikte Los Angeles’da 1984 yılında glam metal grubu kuracaklardır. Bu grubun ismi Enuff Z’nuff olacaktır. Sonradan gruba gitarda derek frigo ve davulda vikki foxx dahil olmuştur. Bazı kişiler bu grubu farklı katorilere sokabilir.Pop Rock veya hardrock gibi kategorilere sokabilir. Ama grubun kaliteli işler yaptığını söylemeden geçemeyeceğim.
İnsanlar bu grubu nedense Mary Anne Lost her baby şarkısıyla tanıyorlar. Grubu tanımam right by your side şarkısıyla oldu. Önceden tanımıyordum şarkılarını dinlememiştim. Adresime mail gelmişti bir baktım myspace’ten eklemişler. Öylece tanıdım myspace adreslerinden şarkılarını dinlemiştim.Etkilendikleri gruplara gelirsek The Beatles ,Queen,T.rex önemli gruplardır. Grup konserlerine devam etmektedir. Rocklahoma müzik festivalinde Poison’dan Bret Michaels ile Skid row’dan sebastian bach ile sahne almıştır. Fly high Michelle gibi önemli bir şarkı rock balladları arasında yerini almıştır. Hatta bir röportajında Donnie Vie: Biz heavy metal grubu değiliz demiştir. 1989’da kendi adlarını taşıyan albümlerini çıkardılar. New thing şarkısı radyolarda çalınmaya başladı ve mtv’nin favorilerinden biri oldu.
Albümleri
1989 Enuff Z'Nuff
1991 Strength
1993 Animals With Human Intelligence
1994 1985
1995 Tweaked
1996 Peach Fuzz
1997 Seven
1998 Live
1999 Paraphernalia
2000 10
2002 Welcome To Blue Island
2004 Favorites
2006 Greatest Hits
Grup üyeleri
Donnie Vie
Chip Z'Nuff
Randi Scott
Tory Stoffregan
Eski grup üyeleri
CJ Szuter
Derek Frigo
Vikki" Foxx
Gino Martino
Ricky Parent
Johnny Monaco
Jake E. Lee
Steven Adler
Devamını okuyun...>>
Rock’n Roll’dan devam ediyoruz. Kiss,gelmiş geçmiş en iyi Rock’n Roll gruplarından biri olmakla birlikte Love Gun albümüyle tarihe geçmiştir. Hatta bazı rock ve metal grupları sizde iz bırakan albüm diye soru sorulduğunda Kiss Love Gun diye cevap vermektedir. Bu yüzden bu albümün rock tarihindeki önemi çok büyüktür. Albüm 1000.000 kopya satmıştır. Casablanca etiketiyle 30 Haziran 1977 tarihinde New York’un Record Plant Stüdyosunda kaydedilmiştir. Prodüktörlüğünü Eddie Kramer üstlenmiştir.
Şarkı Listesi
1.I Stole Your Love
2.Christine Sixteen
3. Got Love For Sale
4.Shock Me
5. Tommorrow And Tonight
6.Love Gun
7.Hooligan
8.Almost Human
9. Plaster Caster
10. Then She Kissed Me
Şarkıların çoğunluğunu Paul stanley ve Gene Simmons seslendirmiştir. Albüm kapağını ken kelly hazırlamıştır. Ayrıca bildiğiniz üzere Ken Kelly Manowar albüm kapaklarını çizen kişidir. Kiss’in anlamı bildiğiniz üzere Öpme,öpücük gibi anlamlara gelmektedir. Böyle bir anlama gelen grubun ise sözleri aşk,cinsellik,sevgi ile ilgili olur. Kiss’in tarzı oturmuştu kaliteli albümleriyle o yıllara Kiss damgasını vurmuştu. Hatta platin ödülü bile kazanmıştı. Eminim ki hiç dinlemeyen biri bu albümü dinlediğinde herhalde ilk gözüne çarpıcak şarkı Love gun olacaktır. İnsanı içine çekiyor aynı crazy nights gibi.
Love gun şarkısındaki satırlarda bize bazı şeyleri anlatıyor. Birbirlerine aşık olan iki kişinin birbirini unutamadıklarını anlatmaktadır,yalan söylemenin kendilerine zarar vereceklerinden bahsetmektedirler.Şarkıdaki davul vuruşlarına dikkat etmemiz gerekir.Şarkının başları ve şarkının sonlarına doğru gelen criss'in o davul vuruşları insanda şok etkisi yaratır. Şarkılar çok eğlenceli ve melodik bir yapıya sahiptir. Paul olsun Gene Simmons olsun şarkıları mükemmel bir şekilde seslendirmiştir. Albümdeki favorilerim ise I Stole your Love,Love Gun,Christine Sixteen’dır.
Christine Sixteen ise çok eğlenceli bir parçadır. 16 yaşında Christine adında birini anlatmaktadır. Tabi beğendiğim şarkılar sadece ilk üçüydü diğerlerini sıralamamıştım. Çünkü albüm eğlenceli olunca içinden şarkı seçemiyorsunuz. Tommorrow And Tonight giriş ne eğlencelidir öyle içimizi kıpır kıpır ediyor. Özellikle uvv diye çığlık atması içimizde biryerlere zıplama isteği uyandırıyor. Herhalde Then She Kissed Me şarkısı Kiss grubunun sözlerini anlatmaya yeterdir.Ace Frehley’iyle Paul Stanley’iyle ,Genne Simons’u ile bir efsanedir Kiss. İnsanlar makyajlarını görünce kaçmışlardır ,korkmuşlardır.Kiss grubu Sahne şovlarıyla ,müzikleriyle 1970 dönemine damgasını vurmuşlardır. Rock'n Roll için dinleyin ve dinletin
Rock and Roll All Nite diyip bitiriyorum...
Devamını okuyun...>>
Yine acı bir hüsran. Yıllar 2004’ü gösterdiğinde Cem Karaca’yı kaybetmiştik. Sanat dünyasında büyük üzüntü hakimdi. Bazıları sevdi bazıları sevmedi ama Cem Karaca, Barış manço gibi sanatıyla konuşuldu. Barış Manço ile düetleri bile vardı. Cem karaca sanatçı bir ailede yetişmişti. Babası tiyatrocuydu. Bunun da Cem Karaca’ya etkisi tartışılmazdı. Müzik deneyimlerini İlk defa Dinamitler ve Jaguar gibi gruplarda gerçekleştirdi. Cem karaca’nın asıl müzik yaşamı askere gidip gelmesinden sonra değişti. Bir arkadaşının bağlama çalması ile birlikte kendini farklı dünyalarda hissetmiştir.
Cem karaca bu müzik türünü ilkel ve sıkıcı bulurdu ama bu müziğin kendini anlattığını keşfetti. Çeşitli gruplarda yer aldı. Kardaşlar ve Dervişan gibi gruplarda yer aldı. Dervişan grubu birnevi Cem karaca’nın politik düşüncelerini anlatıyordu. İlk stüdyo albümünü Dervişan grubunla çıkarmıştı. Cem karaca her şeyiyle birlikte Türkiye tarihinde gerçek bir rock yıldızıdır. Onun gibilerin değeri hiçbir zaman bilinmemiştir. Vatanını seven doğruları söyleyen gerçek biriydi. Herhalde Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar diye buna derler. İçindekileri dışarı vurmayı denemişti ve başarmıştı. Ama Cem karaca’yı her zaman suçladılar. Almanya’da sürgün hayatı yaşamak zorunda kaldı. Almanya’da albüm çıkardı diye Türkiye’de arananlar listesine eklemişti.
Nazım Hikmet’e hayranlığı vardı şarkılarını seslendirmişti. Almanya’da çıkardığı Die Kanaken albümünün arka kapağında şunlar yazılıydı.
Cem Karaca ülkesi olan Türkiye'de bir rock yıldızı. Ülkesinde 50'ye yakın 45'lik ve LP yayınlayan Karaca'nın parçalarının çoğu sosyal içerikli sözlere sahip. 1981'in ocak ayında Almanya'dayken son albümü yüzünden ülkesinde aranmaya başladı. Bunun üzerine Karaca, ülkesine geri dönmedi. Mallarına el konan şarkıcı 200 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve 1983'te de darbeci generaller onu Türk vatandaşlığından attılar. Almanya'da daha çok Nazım Hikmet'in şiirlerini seslendirmesiyle tanınan Karaca, ilk olarak 1983'ün başlarında Almanca sözlerle ve doğu-batı sentezinden oluşan bir müzikle seyirci önüne çıktı. Amacı Türkiye'de olan biteni anlatmak değil, burada olup bitenleri anlatmak ve Alman-Türk ilişkilerini düzeltmeye çalışmak.
Ama Cem karaca’yı bir türlü anlayamadılar. Çeşitli suçlamalara mahruz kalmıştı. Türk vatandaşlığından çıkarılmıştı. Turgut özal’ın elini öptüğü iddia edildi döneklikle suçlandı. Hem Cem karaca hem de Turgut özal bunları yalanlamıştı.
Cem karaca müziğiyle her şeyi anlatıyordu. Eleştiriyordu. Şarkı sözlerinde anlatıyordu. Almancılar şarkısı buna bir örnektir. Sözleri memleketini sevdiği halde hükümetin cem karaca’ya Almancı gözüyle bakmasıdır. Belki de bir şeyleri eleştirdikleri için Almancı gözüyle bakıp sürgüne yolladılar. Cem karaca zamanında siyasi fikirleri dolayısıyla anlaşamadığı Mehmet Soyarslan’dan yüzünden Apaşlar grubundan ayrılmıştı. Cem Karaca için siyasi fikirler çok önemliydi. Kadınları çok severdi. Konserlere Merhaba gençler ve her zaman genç kalanlar diye girerdi. İnsanlarda büyük bir iz bırakmıştı. Öldü ama geride bıraktığı sevdiği insanlar vardı. Şunu söylemeden geçemeyeceğim Kanald’de Okan Bayülgen’in Cem karaca’yı anmasını takdirle karşıladım. Çünkü böyle programlar sıklıkla yapılmıyor. Konukları tanıyorduk. Cahit Berkay,Taner Öngür ve Cem karaca’nın oğlu Emrah karaca gibi konuklar vardı. Cem karaca’nın eşi Feride Karaca’da katılmıştı. Ama halsiz görünüyordu. Katılması bile bir onurdur. Ne yazsam ne çizsem bilmiyorum. Bu kelimeler Cem karaca’yı anlatmaya yeter mi onu da bilmiyorum. Cem karaca adaşım olduğu için kendimi de şanslı sayıyorum.
Seni Unutmayacağız Cem abi.
YAZAN:CEM KURTULUŞ
Devamını okuyun...>>

Canınız sıkıldığında kendinizi rahat ettirmek istediğinizde eminim ki bu albüm birebir iyi gelecektir. Kısaca Journey’den bahsetmek gerekirse 1973 yılında eski Santana elemanları Neal Schon, klavyede Greg Rolie, Steve Miller`ın eski basçısı Ross Valory ve davulda Aynsley Dunbar tarafından kurulan California`lı grup kadrosuna daha sonra ritim gitar ve vokalde George Tickner`ı kattı 1975`te JOURNEY, 1976`da LOOK INTO THE FUTURE, 1977`de NEXT gruba başarı getirmemekle beraber kariyerinin en sanatsal yönünü yansıtmıştır. Journey yola çıktığında dinleyicilerine progresive etkileri ve jazz etkileri bırakan bir gruptu. Tabi vokalin bunda etkisi tartışılmazdı. Gregg Rolie’nin 70’leri andıran vokali adeta insanları uçuruma sürüklüyordu.
Şarkı Listesi
1. "Of a Lifetime" (Rolie, Tickner, Schon) - 6:54
2. "In the Morning Day" (Rolie, Valory) - 4:27
3. "Kohoutek" (Schon, Rolie) - 6:46 (Instrumental)
4. "To Play Some Music" (Rolie, Schon) - 3:19
5. "Topaz" (Tickner) - 6:12 (Instrumental)
6. "In My Lonely Feeling" / "Conversations" (Rolie, Valory) - 5:01
7. "Mystery Mountain" (Rolie, Tickner, Diane Valory) - 4:23
Of A Lifetime gibi bir şarkıda 70’leri andırıyordu. Grup sanatsal yönünü göstermişti. 1975 yılının 1 nisan tarihinde Progresive rock etkileri taşıyan piyasaya sunulmuştu. Tabi insanlar ne kadar sevdi bilmiyorum. Ama sevilmeyecek bir albüm değildi. Toplam 7 şarkısıyla 37 küsür dakikasıyla albüm çıkmıştı. Prodüktörlüğünü Roy Halee üstlenmiştir. Hem şarkıyı söyleyebilen hem de klavye çalabilen insan az bulunur. Hem klavyesiyle bizleri uzak yerlere götürüyor hem de sesiyle hayranlarını büyülüyordu. Of A Lifetime denen Journey klasiğini kaç defa dinlediğimi unuttum. İnsanda büyük bir etki bırakıyor. Sanki bulutların içinde kayboluyorsunuz. Bizi hemen 70’li yıllara götürüyor.
Belki 70’li yıllarda yaşamadım ama bu ezgiler o yılları hatırlatıyor. Aynen bir bağımlılık yapıyor,beyninde bir etki bırakıyor. Uyuşturucu gibi bağlanıyorsun. Öyle bir şarkı ve albüm ki etkisinden kurtulamıyorsun. O Klavye sesleri gitar soloları sizi başka yerlere çekiyor. Hani bir maddeye bağımlı olursunuz ya bırakamazsınız bu şarkıda insanda öyle bir etki bırakıyor. Beyin sınırlarını zorluyor. Bu şarkının liriklerine gelirsek öncelikle büyü etkisi yaratan bir yandan da düşündüren bir yapıya sahiptir.
Mükemmel bir girişle şarkıya girilen bir şarkı daha In the Morning day blues etkileşimleri var yavaş yavaş gelen Rolie’nin vokali yine bizde gereken etkiyi bırakıyor. Şarkının ortalarında doğru şarkı davul ritimleriyle hızlanıyor. Oh Oh diye gelen sesleri şarkının en güzel yeri olarak görüyorum. Sololar hiç durmuyor devam ediyor. Özellikle şarkının girişi çok önemlidir. Özellikle klavye geçişlerine dikkat etmek gerekir.
Diğer bir klasik olan Kohoutek şarkısı ,sözler yok enstürümantel çıkışıyla şarkıya dikkat ediyoruz. Neal Schon’a dikkat etmemiz gerekir. Klibi de izlediğimiz zaman gerçekleri görüyoruz. Hatta klibi izledikten sonra yorumlara bakarsak çoğunluğu Neal Schon’un dünyanın iyi gitaristlerden biri olduğunu söylemektedir. Bence klipteki davulcuya da dikkat etmek gerekir. Şarkıda sadece Neal Schon ve davulcu değil diğer elemanlarında hakkını yememek gerekir. Ama daha çok dikkatler Neal Schon’un üzerindeydi. Klavye’de de Gregg Rolie gerçeğini unutmayalım.
Güzel bir aor etkisi olan to play some music şarkısına geçiyoruz. Neden mi aor etkisi dedim başlardaki klavye tonları aor’u andırıyor. Unutmamamalıyız ki birkaç yıl sonra journey grubu tarzını steve perry’nin katılmasıyla aor’a kaydırmıştır.Şarkı, Müziğin ne kadar keyif verdiğini eğlenceli bir şey olduğunu anlatmaktadır. Özellikle Hiç dinmeyen klavye tonları içimizi rahatlatıyor ve Rolie’nin o yumuşak sesi. Parça Schon ve Rolie ortak yapımıdır. İkisinin katkısı tartışılmazdır.
Şarkılar devam ediyor önümüze enstürüman bir parça olan Topaz parçası çıkıyor.Şarkıda adeta gitar deliliği var. Buna delilik denmezde ne denir bilmiyorum. Adını siz koyun. George Tickner ustalığında çalınmıştır. Bu da entürüman kabiliyetine ne kadar hakim olduğunu göstermektedir. psychedelic rock denince akla gelen sayılı gitaristlerdendir.
In My Lonely Feeling ,Hisler,Korkular ve karanlık üzerine bir şarkı bir o kadar bizi karanlık havaya da çekmiyor değil. Özellikle başlarda gelen sessiz giriş bize şarkının mistik havada geçeceğini anlatıyor. Şarkının video’lu görüntüsü yok ama anladığım kadarıyla bazı insanlar Gregg rolie’yi seviyor. Aslında sevilmicek bir sanatçıda değil. Onu dinlerken sanki etrafın sislerle çevrili oluyor. İnsanı garip hissettiriyor. Bunu of a lifetime şarkısında da görmüştük. Hayranlarına göre bu parça her şeyiyle bir bütündür. Vokaliyle,gitar,davul,harika klavyesiyle bir bütündür.
Mystery Mountain,Gizemin büyüsüyle açılan mistik bir şarkı. İn My Lonely Feeling şarkısında belirttiğimiz gibi bu şarkıda da enstürümanlar uçmuş derecededir. Harika klavyeler,müthiş davul tonları,Greeg Rolie’nin o 70’leri andıran muhteşem sesi. Daha ne denilebilir ki. Dinleyin ve dinletin diyorum.
Bu albümü nedense sevmeyenler var. Belki 1970’li yılların müziğine alışık olmamalarından olabilir. Ama insanı rahatlatan,düşündüren ayrıca uyuşturucu etkisi yapan bir albüm olduğunu söylemeden edemeyeceğim.
Müzisyenler
Gregg Rolie - vocals, keyboards
Neal Schon - lead guitar
George Tickner - rhythm guitar
Ross Valory - bass, piano
Aynsley Dunbar - drums
YAZAN:Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>
Kaliteli albüm analizlerine devam ediyoruz. Güzelim Almanya’ya yolculuğa çıkıyoruz. Almanya’dan çıkan grupların başında aklımıza hep Scorpions ya da Accept gelir. Dokken hep arkalarda kalır. Dokken kalitesiyle yaptığı müzikle kendini kanıtlamış glam rock-hardrock grubudur. George Lynch gibi usta bir gitaristi grubunda barındırmıştır. Back for the Attack albümünü inceleyeceğiz. Yıllar 1987’i gösterdiğin dünyaya hardrock budur derecesinde mükemmel bir albüm sunmuşlardır. Dream Wariors gibi bir şarkıyı herkes biliyordur. Bu şarkı Elm Sokağı Kabusu filmi için hazırlanmıştır.
Single olarak 10 Şubat 1987'de "Dream Warriors Back For The Attack isminde piyasaya sürüldü . 27 Kasım 1987'de ise grubun 4. stüdyo albümü, "Back For The Attack" dinleyici ile buluştu. Albüm birbirinden güzel parçalara imzasını atmıştı. Hatta Dokken’in en popüler albümü olarak gösteriliyordu. Albüm sıralamalarında 8.sıraya kadar çıktılar. Dream Warriors’a çekilen klipte grup elemanları ve film karakterleri beraber sahne almakta. Ayrıca bu video için Lynch'e heykeltraş Steve Fiorilla tarafından özel kurukafalı bir gitar yapılmıştır.Albüm Burning Like A Flame ve Heaven Sent gibi hitlerde çıkardı. George Lynch gibi bir gitar ustasının çaldığı Mr Scary şarkısını bir şahaser olarak görüyorum. Billboard listelerinde 13.sıraya kadar çıktı ve 4 milyonun üzerinde kopya satmıştır.Prodüktörlüğünü Neil Kernon üstlenmiştir. Hardrock tadında bir albümdür. Dinlemeyenlerin hemen dinlemesini öneririm. Yoksa kalite adına çok şey kaçırır.Ayrıca Dream Wariors klibine dikkat edin derim. Özellikle gitardaki kuru kafa şekillerine dikkat edin.
Parça Listesi
1. Kiss of Death" ( Lynch / Dokken / Pilson ) — 5:51
2 . "Prisoner" ( Lynch / Pilson / Brown ) — 4:20
3 ."Night by Night" ( Pilson / Lynch / Brown / Dokken ) — 5:23
4 ."Standing in the Shadows" ( Dokken / Lynch / Pilson ) — 5:07
5 ."Heaven Sent" ( Dokken / Lynch / Pilson ) — 4:52
6 ."Mr. Scary" ( Lynch / Pilson ) — 4:31
7 ."So Many Tears" ( Dokken / Lynch / Pilson ) — 4:56
8 ."Burning Like a Flame" ( Lynch / Pilson / Dokken / Brown ) — 4:46
9 ."Lost Behind the Wall" ( Lynch / Brown / Dokken / Pilson ) — 4:19
10 . "Stop Fighting Love" ( Pilson / Lynch / Dokken / Brown ) — 4:52
11."Cry of the Gypsy" ( Dokken / Pilson / Lynch ) — 4:51
12."Sleepless Night" ( Lynch / Brown / Pilson ) — 4:32
13."Dream Warriors" ( Lynch / Pilson ) — 4:42
Kiss Of Death,İşte başlangıç şarkımız. Konserlerde seslendirdiği şarkıların başında gelir. Çok etkileyici yanları vardır. Özellikle Don Dokken’in sesi içimizi okşar. Denk geldiniz mi bilmem ama gittiğiniz Rock barlarda’da çalar. Gitar sololarıyla,davul tonlarıyla özellikle Don Dokken’in o cezbeden sesi ile şarkı adeta sizi başka yerlere götürür. Şarkının ortalarına doğru George Lynch’ın attığı sololar insanda büyük bir iz bırakır. Sonlara doğru Don Dokken’in Kiss of death diyip attığı çığlıklar şarkıyı anlamıza yardımcı olur. With the kiss of death ,The kiss of death diyip bitiriyorum. Şarkı aşk,şeytan,kader üçgeni üstüne kuruludur. Türkçesini yazmak gerekirse şu satırlar bir şeyleri anlatmaktadır. Beni kollarına aldığında,şeytanın büyüsünü gördüm.
Prisoner, Don Dokken yine yapacağını yapmış. Eşsiz vokalleriyle şarkıya damgasını vurmuş. İnternette bazı kişiler bu şarkıyı gitarla bile çalmışlar,ama vokal yok sadece gitar hakimiyeti var. Şarkı aşk tarafından zincire vurulmuş bir mahkumu anlatmaktadır. Burada mahkum diye söz ettiği bir kişi ama o aşk'a mahkum. Aşk tarafından cezalandırılmış. Asla özgür olamayacağını söylemektedir. Ancak özgürlüğün mahkum olmaktan kurtulduktan sonra geleceğini söylemektedir. Özellikle I’am a prisoner , Chained by love bu satırları çok severim. Bu satırlar şarkının özeti sayılabilir. Don dokken şarkıya girerken çok sakin bir başlangıç yapar,sonradan şarkı hızlanır. Ayrıca dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama bazı kısımlarda tek vokal söylemez,birden çok müzisyen şarkıya katılır.
Night By Night,Tam geceleyin dinlenilecek bir şarkı,elinde içkini yudumluyorsun yanında sevgilin bi de bu şarkı daha ne denebilir ki.Bir defa daha anlıyoruz ki Don Dokken bu grubun büyük bir parçası. Bunu birdefa bizlere ispatlıyor. Hardrock’ta vokal önemli bir yere sahiptir. Sesteki incelik,mimikleri ve her şeyi. Geceleri çılgın bir şekilde yaşayan iki sevgiliyi anlatmaktadır.Gecelerin sessiz bir biçimde geçtiğini ve birbirlerinin yanlız başına kaldığını anlatır. Yalnız gecelerde ne yapılır ki çılgınlık .Gecenin güzel geçmesi için yapılabilecek her şey. Şarkıda tam bu dediğimiz özelliklere sahip. Night by night ,We're living night by night diyip bitiriyorum. Gecenin çılgınlıkları sizlerle olsun.
Standing In The Shadows,Sanki oyun şarkısı gibi açılıyor şarkının başları. Sonra davul vuruşlarıyla birlikte harekete geçiyoruz. Mike Brown eşsiz davul tonlarıyla adeta bizi yerimizden alıyor duvara fırlatıyor. Don Dokken’in sesi ortaya çıkınca çok eğlenceli bir şarkı ortaya çıkıyor. Şarkı sözlerinde ise Umutsuz bir adamın saklanacak bir yer aradığını anlatmaktadır. Bu şarkının gerçek sahipleri Davulda yer alan Mick Brown ile şarkıyı seslendiren Don dokken diyebiliriz. Ama George Lynch ve Jeff Pilson gerçeğini unutmamalıyız. Standing In the Shadows demesiyle attığı çığlıklar inanılmazında ötesindedir.
Heaven Sent, Şarkı başladığında davuldan sesler duyuyoruz. Şarkı çok sessiz bir şekilde geliyor. Don Dokken vokalde ise sessizliğini şarkı ilerledikçe bozuyor. Daha da hızlandırılmış şekle getiriyor. Şarkının içinde aradığınız her şeyi bulabilirsiniz. Aşk, acı,kader ,arzular ve tutkular’a kadar her şeyi bulabilirsiniz. Klibide ayrı güzeldir.Videoyu izledikten sonra yorumlara bakarsanız çoğu George Lynch üzerine olduğunu görebilirsiniz.
Mr.Scary, Jeff Pilson ve George Lynch yapımı bir şarkıdır. Enstürümanlarını konuşturmuşlardır. Hatta bu şarkıda sözler yoktur ama George Lynch gitarı resmen ağlatır. Linç ederde diyebiliriz.
So Many Tears, Kaç defa dinlediğimi hatırlamıyorum ,ama kaliteli müzik adına dinlenilecek şarkılarından biridir diyebilirim. Şarkıyı dinlerken çok eğleniyorsunuz. There's only so many tears you can cry,There's only so many ways bu nakaratları ayrı bir severim. Şarkı Aşk ,ayrılık,gözyaşları üzerine kuruludur. Ayrılığın sadece gözyaşı getireceğini o nakaratlardanda anlayabiliriz. Don Dokken yine o yumuşak sesiyle ruhumuzun derinliklerine kadar inmiştir. Şarkının bitmesine 2.05 dakika kala George Lynch’ın mükemmel soloları geliyor.
Burning Like A Flame,Bu şarkının ayrı bir özelliği vardır. Şarkının klibinde grup üyeleri itfayecileri canlandırmaktadırlar.Don Dokken’in mükemmel sesiyle şarkının açılışını yapıyoruz. Bu şarkı çaldığında açıkçası eğlenmeyen birini görmek istemem. O kadar eğlenceli bir parça ki insan yerinde duramaz. Şarkının liriklerinde anlatılan konu ise iki sevgilinin ayrıldıklarını çok zaman geçtiğini ama kalplerinin yine birbirinde olduğunu aşkları için savaşmaya değer olduğunu anlatmaktadır. Klibini izlediğinizde işte klip budur dedirtiyor.İtfaiyeci kıyafeti açıkçası Don Dokken’e çok yakışmış.
Lost Behind The Wall,Şarkıya girerken yine bizi sessiz bir giriş karşılıyor. Sanki bir şey hareket eder gibi sonra mick’ten davul atakları ardından Don dokken’in o eşsiz sesi geliyor. Bi ara helikopter seslerini duyar gibi oluyoruz. Şarkının bazı sözlerinde güçlü olanın ayakta kalacağı anlatılmıştır. Belki de bu şarkının özeti sayılabilir. Gerçektende öyle umutsuzca yaşamaktansa ölmek daha iyidir sözleri bunu açıklıyor. Umut insanın tek sahip olduğu şeydir. Umutu olmayan insan yaşayamaz. Yaşasa bile nasıl yaşadığını bilemez. Duvarlar ardında saklanır,bir delik arar bulamaz. Kendine güveni yoktur. Umutsuz insanlar toplumda da yer bulamaz. Hayata karşı umutu yoktur. İnsanın tek sahip olacağı şey Umuttur. Umut,insanı ileriye götürür.
Stop Fighting Love, İçimizi rahatlatan bir şarkı daha . Başlardaki sesler size akustik gibi gelebilir zaten bana da öyle geliyor. Çok sessiz ve sakin. Ama sonradan o sessizlik bozuluyor Mick Brown’un davul vuruşları geliyor. Şarkı yine isminde belli olduğu gibi Aşk’ı anlatıyor. Aşk için savaşmayı durdurmalarını istemektedir,savaşmak dediği ise kavga anlamındadır. Son 2 dakika kala George Lynch araya girer o enfes sololarını dinleyenlerine sunar.
Cry Of The Gypsy,Başrollerde Yine Mick Brown. Şarkı isminden anlaşıldığı gibi Çingeneyi anlatmaktadır. Belki de bu şarkı diğer şarkılara doğru gerilerde kalmıştır. Her şarkıda olduğu gibi bu şarkıda da George Lynch’ın imzası vardır.
Sleepless Night,Uykusuz gece üzerine dinlenilcek şarkılarından biridir. Gitarla şarkıya giriliyor ve aniden Don Dokken’in oh yeah diye şarkıya girmesiyle şarkı hareketlenmektedir. Uykusuz gecelerde bu şarkı birebirdir. Zaten şarkınının kendi isminden de anlayabilirsiniz. Birebir uymuş diyebilirim.
Dream Wariors, Bu şarkıyı bilmeyen yoktur. En Popüler şarkılarından biridir. Yukarda verdiğimiz bilgilerde söylediğimiz gibi şarkı film’e konu olmuştur. Klibinde george lynch'in bir yandan solo atarken bir yandan da duvarı kırıp odaya girdiği hoş bir sahne vardır. Ne de olsa George Lynch ne beklersin. Bu klipten sonra Lynch’e özel kuru kafalı gitar hediye edilmiştir.
Grup elemanları
Don Dokken - vokal
George Lynch - solo ve ritim gitarlar
Jeff Pilson - bas gitar
Mick Brown - davul
HAZIRLAYAN:Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>
Barış Manço Anısına
Ne yazsam ne yazsam diye düşündüm belki de geç kaldım. Bugün 2 şubat ama,Barış Manço’nun ölüm yıl dönümü 1 Şubat idi. Televizyonlarda,programlarda Barış manço’yu anma geceleri bile yapılıyordu. Televizyonda ilk gözüme çarpan Siyaset meydanının ortaya çıkardığı ali kırca’nın sunduğu Barış’a Özlem adlı programı yayınlamalarıdır. Orda barış’ı seven çok insan vardı,sevilmicek insan değil ki,barış o insanlara bir şeyler öğretmişki onu yalnız bırakmıyorlar. Bazı gruplar barış manço’nun şarkılarını seslendirmişti. Barış manço’nun ölmeseydi yapacağı projelerinden bahsedilmişti. Babası barış manço’nun anılarını anlatırken bir garip olmuştum. Çok etkileyiciydi. Etkilenmemek elde değildi ki. Sonra Klipler yayınlandı. Barış mançonun şarkılarıyla büyümüş insanlarda vardı.
Halil İbrahim sofrası adlı şarkının klibi yayınlandı. Bu şarkı eminim ki birçok kişinin hayatının değişmesine neden olmuştu. Çünkü sözler kafadan sallama sözler değildi,bir şeylerin önemini anlatan sözler idi. Bende abimden kalan hala mançoloji kasetleri vardır. O kasetleri takıp dinlemek insanı gerçekten çok rahatlatıyor. İnsan kötü olduğunda şarkı dinlemek ister,kendini şarkıların içinde bulur. Barış Manço şarkılarının içinde kendimizi bulmuşluğumuz vardır. Hayır şarkısı bunun en basit örneğidir. Tabi sevdiğimiz diğer şarkılarıda bulunmaktadır. Bunlar bize yol göstermiştir. Halil İbrahim Sofrası,Hayır,Dönence,İşte Hendek İşte Deve gibi önemli şarkıları vardır.
Barış manço zamanında yaptığı işlerle adından söz ettiren gerçek bir sanatçıydı. Hala sanatıyla konuşuluyor. O kendini sanatçı gibi tanıtan burun kıvıran biri değildi. İnsanlara karşı alçak gönüllü ,vefakar,içi sevgi dolu,çocukları çok seven mükemmel insanın biriydi. Babası hatta televizyonda bir anısını anlatıyordu. Elimden geldiği kadarıyla o anıyı sizlere anlatıyım. Barış müzik yaşamına başladığında bazı insanlar onu havalı biri zannediyorlardı. Barış manço’nun zamanında anlaştığı şirket büyük sanatçıları büyük yerlere götürürmüş. Şirketin sahipleri bir gün babasına Barış’ı yemeğe nereye götürelim diye sordu. Babası ise şu cevapı verir. Siz nerde yemek yiyorsunuz diye babası sorur 2 sokak arkadaki köfteci de dedi barış’ıda oraya götür dedi. Şirketten patronlar öyle şey olur mu dedi o sanatçı dedi,ondan sonra barış’ı köfteciye götürdüler. Gayet mesut bir yer yemek yediler. Tam 7 kişiydiler. Barış Manço’yu böylece daha çok sevdiler. Çünkü halktan birisi olduğunu anladılar. O ben büyük sanatçıyım demedi,insan gibi davrandı. Barış abimiz her zaman hatırlanacaktır. Mekanı Cennet olsun.
SENİ UNUTMAYACAĞIZ BARIŞ ABİ.
HAZIRLAYAN:Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>
Ünlü İngiliz heavy metal grubu Black Sabbath’ın 13 şubat 1970’da çıkardığı ilk albümüdür. Black Sabbath’ın değeri görülmemiş albümlerinden biridir. Bu albümün neden değer göremediğini bende anlayamadım doğrusu. Belki de Black Sabbath’ın ilk albümü olması nedeniyle olabilir. İlk albüm olmasının yanında elemanlar sanki senelerden beri çalıyor gibi bir hava var. O zamanlar insanlar sinema karşısına oturur merak ile korku filmi izlermiş. Bu dört genç dedi ki Tuhaflığın farkındamısınız insanlar korkmak için sinemaya gidiyorlar korkutucu bir müzik yapsak olmaz mı diye fikir ortaya attılar.
Tabiki de bu bir ekip işiydi,fikirler hep birlikte verilir. Ama ana fikir Iommi ve Geezer Butler’dan çıkmıştı. Albümün karanlık bir havası vardı. Karanlık ,korku verici sözlerinde ise insanı korkutan yanları vardı. İnsanlar adeta korkmuştu. Adeta aileler oğullarına Black sabbath dinlemeyi yasaklamıştı. Korkutucu temalarıyla 1970’lere damgasını vurmuştu. Ozzy’nin acılı haykırışlarını duyar gibi oluyoruz. 1970’de kendi isimlerini taşıyan albümlerini çıkarmadan kısa bir süre önce Iommi bir iş kazası sonucu sağ elinin parmak uçlarını yitirmişti. Solak gitarist hassas parmaklarıyla gitarın perdesine basmayı çok acı verici bulduğundan geçiçi olarak plastik parmaklık takmaya başladı,ayrıca daha alçak bir ses tonu vermek ve daha kolay çalmak için gitarın akorunu değiştirdi. Bu olaylar Rock müzik tarihinin akışını tamamiyle değiştirmişti. Iommi çabuk peseden biri değildi.Gitar çalmanın bir yolunu arıyordu ve bulmuştu. Albüm çıktığında Ozzy bunu şu şekilde açıklıyor.Albümü ilk çaldığımızda herkes bizden korktu kızlar arazi oldu diye açıklıyor.Müzik otoriteleri albüme büyük bir nefretle yaklaştı. Albümün prodüktörlüğünü Rodger Bain üstlenmiştir.
Şarkı Listesi :
1. Black Sabbath
2. The Wizard
3. Behind the Wall of Sleep
4. N.I.B.
5. Evil Woman
6. Sleeping Village
7. Warning
8. Wicked World
Kadro :
Geezer Butler - Bass
Tony Iommi - Gitar
Ozzy Osbourne - Vokal
Bill Ward – Davul
Black Sabbath: Albüme ismini veren Black sabbath şarkısıdır. Şarkıya geldiğimizde Iommi’nin düşüncesi aklımıza gelmiyorda değil aslında. İnsanlar korku filmlerine verdiği paranın Iommi’ye komik gelmesi parçanın ana fikrini biraz da olsa önplana sunuyor. Özellikle başlardaki gökgürültüsü sesi ve onunla birlikte ilginç sesler ve çanların çalması insanı korkutucu bir havaya büründürüyor. Müzikal olarak mistik bir hava seziyoruz. Ozzy’nin başlardaki ürkütücü vokaliyle kapalı bir odada tutsakmış gibi hissediyorsunuz kendinizi ,Çanlar yükseldiğinde bizi büyük bir korku kaplıyor. Açıkçası bu şarkı Metal müziğe ait her şeyi açıklıyordu. Şarkıyı ilk dinlediğimde korkmuştum. Ozzy’nin bu sözü da haksızda değil. Ordaki gök gürlemesi ve çanlar insanı korkutuyor.
Sözlere gelmek gerekirse şu satırlar parçanın ana fikrini gözler önüne seriyor.
Big black shape with eyes of fire
Telling people their desire
Satan's sitting there, he's smiling
Watches those flames get higher and higher
Burada anlatılmak istenen İnsanlar arzularını ve isteklerini anlatmakta ,ve şeytan bunlara umursamıyor gülerek karşı cevap veriyor. Özellikle Sonlara doğru ‘’ No, no, please, no!’’Ozzy’nin mükemmel haykırışını unutmamamız gerekir. Ama o haykırışlarda bir acı haykırışı var. Burada İnsanların şeytandan kaçtığını ,insanların köşede sıkıştığını belirtiyor,kaçmak için bir yol aradığını söylemekte. Ana fikri olarak belirtsek yanılmayız herhalde.
The Wizard:Parça mistik bir havayla giriyor,ve çan sesini duyuyoruz ilk şarkıda olduğu gibi. Bizler demez miyiz Black sabbath için,Büyücülük,Savaş,Şeytan konularına değiniyor diye. İnsanları korkutmak için şarkıda da mistik bir hava veriyorlar. Şarkının ritimleri ne kadar güzel olsa da,şarkının liriksel anlamları daha önemlidir. Buralarda çünkü bir büyünün üstünde duran kişiyi anlatıyor büyü üstünde sergilediği hünerleri ve yeteneklerini anlatıyor.Iommi’nin şarkıda ne kadar başarılı bir iş çıkardığını görüyoruz.Bil Ward sessiz bir havada davula hakim,çünkü şarkı da mistik bir hava geliyor. Özellikle çan seslerini şarkı da uzun bir süre duyuyoruz.
Evil powers disappear
Demons worry when the wizard is near
He turns tears into joy
Everyone's happy when the wizard walks by
Never talking
Just keeps walking
Spreading his magic
Özellikle şarkının şu sözlerini çok sevmekteyim. Anlatılmak istenen şeytan’ın kötü güç olduğu ve büyücünün hünerlerini sergileyerek şeytan’ı insanlardan koruduğunu anlatmaktadır. Büyücünün görevinin bu olduğuna dikkat çekilir. Şarkıya göre büyücünün görevi hünerlerini ve yeteneklerine sergileyerek şeytan’ı insanlardan uzak tutmaktır.
Behind The Wall Of Sleep: Şarkı mükemmel davul girişiyle başlıyor ve sonra gitar temaları ortaya çıkıyor. Ozzy’nin o yıllarda nasıl bir çılgınlık içerisinde düşünüyordum açıkçası. Ayrıca elemanlar gerçekten senelerdir beri çalıyorlar sanki. Özellikle davulda Bil Ward’un gösterdiği mükemmel perfonmansı süper ve mükemmel olduğunu söylemek isterim.Gitarı çalarken bile bu ne kadar hızlı dedim böyle,Bil Ward’ın buna uyumu Ozzy’ninde vokallere katılımı süperdi.
Şarkıda Karanlık,Cesetler,yarını bekleyen insanları anlatmak gerektiğini anladım sanki parçada. Özellikle şarkı sözlerini anlatmak gerekirse,Liriklerde vahşi ve bir o kadar da sert lirikler yer alıyor.
Soğut ve baştan ayağa uyuştur
Dondurucu kızıllıkla buzlu güneş
Senin üzüntünden okunan büyüyen kelimeler
Olmayan yarını okuyan cümleler
Bu cümlelerin Türkçesini yazmayı uygun gördüm,çünkü daha iyi anlanması için. Çünkü parçada anlatılmak istenenler çok karışık,ve Black sabbath şarkısı olduğu içinde mistik hava hakim.
N.İ.B.:Bil Ward’un mükemmel girişiyle parça başlıyor. Davul’un takipini Ozzy’nin ‘’Oh yeah’’sesleri takip ediyor. Black Sabbath’ın tarihindeki vazgeçilmez şarkılarından biridir.Başta gitar sesleri şarkıya renk getiriyor açıkçası. Süper ritim yakalayan bir şarkı,Ritim her yönüyle müzikal olarak mükemmel bir parça. Ozzy’nin vokali kendini aşmış açıkçası,bildiğimiz çılgın ozzy oh yeah diyişi bile insanların tüylerini diken diken ediyor.
Aşk şarkısı olarak bilinmektedir. Ama bu şarkının içinde farklı sırlar saklıdır. Burada bilindiği gibi şarkıda Lucifer’den bahsedilmektedir. Lucifer’in diğer bir anlamı Kötü ruhtur ve Kötülüktür.
İlk Dörtlükten başlamak gerekirse,çok açıklayıcı sözlükler var.
Sana olan aşkımın doğru olmadığını söylüyorlar
Lütfen bana inan,aşkım,sana sevgimi göstereceğim
Gerçek olmadığını düşündüğün şeyleri vereceğim sana
Güneşi,ayı,yıldızları..
Aşk’tan bahsedildiği nasılda ortada ,ama bu nasıl bir aşk aşk’ı kime diye düşünmek gerekir.Lucifer diye bahsettiği Kötülüktür.Şarkıda anlatılmak istenen Aşk’tır ama burada kötülüğün yakasını bırakmadığını belirtiyor. Aşk’ı bir anlamda kötülüğe benzetiyor sanırım. Ama tam olarak anlam kuramadım. Genel konu Aşk ile ilgili desek daha doğru olacak sanırım.
Evil Woman: Evil Woman bir cover parçasıdır. Orjinalinin sahibi Crow diye anılıyormuş o zamanlar.O sanatçı/grup hakkında henüz bilgi henüz bilinmiyor. Bu da N.İ.B gibi bir aşk şarkısına anlatıyor. İsminden anlaşılacağı gibi Kötü Kadın demektir. Bir Kadın’ın erkekleri nasıl boynuzlandığını anlatmaktadır
Kötülüğü gözlerinizde görüyorum
Kadınlar beni yalanlarla dolduruyorlar
Hüzün,sizin utanç verici anlaşmalarınızla değişmeyecek
Ben hariç herkesi kazanabilirsiniz
Şu sözlere bakar mısınız ?,Sizce de çok açık değil mi bir kadın’ın erkekleri kandırılması için kolay bir yöntem değil mi. Kadınlar şeytandır deyimi vardır bu aklıma geldi hemen,Her daim kadının içinde şeytanlık vardır,erkeği kandırması için yaptığı cilveler vardır. Erkeğine karşı kullandığı oyunlar,kandırma çabaları vardır her zaman. Erkeğini veya bir erkeği elde etmek için elindeki bütün kozları kullanır. Bu da Kadın’ın şeytansı yüzünü açığa çıkarır.
Sleeping Village: Bu şarkıda dört satırlık bir mısra var belki de içinde kapalı bir şey bırakmış Black sabbath üyeleri. Anlamı ise bir köy yerinde sabahın oluşu ve geçen anlık zamanı belirtiyor. Parçalar neden yazılmış,herhangi bir bilgiye ulaşılamıyor. Black Sabbath’ın karanlık ötesi sırlarla ilgili bir grup olduğunu gözler önüne seriyor. Sırlar,çözülemeyen sorular var belki bunun arkasında. Anlık zamanda yapabilceklerimiz ,zamanın kaybını her dakikanın bizim için önemli olduğunu anlatıyor belki de . Tabi sırları çözmemiz zor. Bu şarkı sırlarla,gizemlerle dolu olduğunu düşünüyorum. Şarkının İlk 4 satırı hariç zaten,Şarkıda zaten enstürman bir hava hakim.
Warning: Yine Aşk şarkısı,Evil Woman’da olduğu gibi yine bir aşk şarkısıdır Warning. Bu şarkıda anlatılmak istenenler Aşk olduğu gayet açık bir uslüple anlatılmış. Burada kalbi aşkıyla dolu olan bir adam ,ama hayallerinde aşık olduğu bir kadın idi. Gerçeğini istemek onun için fazlaydı.Hayallerimde seni görebilirim ,ama gerçekte asla gibi bir şeyler söylüyor. Şöyle şeylerde aklımıza gelebilir. Aşık olduğun an hissettiğin birinin senin aldattığını anlatıyor bu şarkı. Black Sabbath’ın derdik ya İlk albümlerde karanlık mistik bir hava hakim bu gayet belli oluyor. Hem sözleriyle hem de müzikal kalitesiyle gerçekten belli ediyor. Bu şarkı buna kanıt gösterilebilir. Çünkü konunun ana fikri Aşk,Melonkoli,Keder’i anlatmaktadır.
Wicked World: Bu şarkıda girişe dikkat çekmek istiyorum. Böyle bir giriş yok diyorum doğruyu söylemek gerekirse.Dünyanın kötülüğünü anlatan bir parçadır. Kötülüklerle olan yaşam ve dünya. Daha da anlaşılabilmesi için Türkçe sözlerini çevirttim.
Bir politikacının işinin çok zor olduğunu söylüyorlar
Çünkü onlar kimlerin ölmesi gerektiğini seçmek zorundalar
Ay'a bir adamı rahatlıkla yollayabilirler
Yeryüzündeki insanlar felaketlerden dolayı can verirken
Burada görüyorsunuz ki,parçanın ana fikri ortaya çıkıyor. Sözlerde olduğu gibi Politikacının İşinin zor olduğunu söylüyorlar,çünkü onlar kimler ölmesi gerektiğini seçmek zorundalar. Bunlar her yerde böyle belki de ,her zaman büyükler ölüm emrini veren kişilerdir ,felaketlere yol açanlardır. Burada da aklıma Güçlü’nün güçsüzü ezmesi geliyor. Kapitalist düzenden örnek vermek gerekirse ,burada ezilen her zaman fakir kazanan her zaman zenginler oluyor. Önemli olan dünyada haklı olman değil zengin ve güçlü olmandır. Parçanın ana fikri budur.
Hazırlayan:Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>