Dance Of Death ,Iron maiden’in şüphesiz en çok tartışılan albümlerinden biridir. Bunun nedeni ise albüm kapağıdır. Albümün kapağı David Patchett tarafından hazırlanmıştır. Albümün kapağında gördüğümüz tasarım aslında Patchett'in hazırlık aşamasında çizdiği bi taslaktı. Ancak grup kapakta bu taslağı kullanmaya karar vermişti. Bu nedenle tartışmaya yol açmıştı.Iron maiden hala üretmeye devam ediyor. Brave New World gibi bir klasikten sonra,Iron Maiden'ın hala neler üretebildiklerini görmek için eşşiz bir albüm. İnsanlar acaba bu albüm nasıl olacak diye merak içindeydi.Albüm bazı kişilere göre iyiydi bazı kişilere göre vasattı.
Iron maiden albümleri her zaman karanlık,korkutucu ve gizem doludur. Iron Maiden’in işlediği temalar her zaman hayatın içinden seçilmiştir. Gerçek hikayelerdir. Savaşlar,üzüntüler,Ölümler,kayboluşlar ve daha niceleri...
Iron Maiden’in vazgeçemediği şarkı sözleri genellikle savaşlar hakkındadır. Grup İngiltereli olduğu için ,İngiltere’nin geçmiş tarihinde yaşanmış olayları anlatır. Bunun en basit örneği paschendale şarkısıdır. Şarkının ana teması, adını 1917 yılında Alman ve İngiliz ordularının karşı karşıya geldiği, tarihin en kanlı savaşlarından birinden alır. Her iki taraftan 300.000 civarında askerin yaşamını yitirdiği Paschendale muharebesini anlatan şarkıdır.
Wildest Dreams, Albümde çıkan ilk single olma özelliğini taşır. Şarkı hızlı davul ritimleriyle,bruce’ın hızlı vokalleriyle dikkat çeker. Bruce’un sesi ise oldukça net ve iyi. En sevdiğim kısım bu nakaratlardır.I'm on my way Out on my own again. Şarkının sözleri ise the x factor albümünü aklımıza getiriyor. Steve harris’in 90’ların başında karısından boşanmasıyla steve bu sözleri yazmış olabilir. Bir yol şarkısı içi ideal kesinlikle. Şarkıya farklı açılardan bakarsak şu ayrıntıyı yakalayabiliriz. Hiçbirşeyi umursamayan takmayan bir insanı da anlatır.
Arabaya atlar giderim,yalnızım bana kimse karışamaz ,kendi yolumdayım. Şarkı Adrian smith ve steve harris yapımıdır. Şarkının solosu da çok güzel. Solo’dan sonra sessiz bir biçimde bruce’un girmesi olayı kopartıyor.
Rainmaker,Albümün en önemli şarkılardan biridir. Hız ,heyecan,coşku,enerji hepsi bu şarkıda var . Bruce’un sesini çok net bir şekilde duyuyoruz. Murray,Harris,Dickinson üçlüsüyle karşı karşıyayız. Bu şarkıda 3 gitarı da net birr şekilde ayırt edebilmekte güzel bir duygu. Girişteki gitar sesleri insanın kulağına çok hoş geliyor. Lirikler ise bir o kadar etkileyici. Çölde dolanan gerçeği aramak için yola çıkan bir adamı anlatmaktadır. O adam gerçek ve hayal arasında gelip gider. Acı çeker,yok olacağını düşünür,ve birden meleklerin sesini duyar,ve meleklerin ona yardım edeceğini düşünür. İşte şarkı bu duygular içinde geçer.
No More Lies, Nasıl bir giriştir bu yahu!
Klasik bir Steve Harris şarkısıyla karşı karşıyayız. Yavaş clean tone da gitarlarla başlıyor.Sadece Steve harris’in katkısı vardır diyemeyiz. Bu şarkıda olumsuz bir yer varsa o da hızlandırılmış bir şekilde No More Lies kelimesini bruce’un tekrarlamasıdır.3.51’den 4.11’e kadar çalan gitarlar olağanüstü. Şarkıda üçlü gitar saldırısını hemen hissediyoruz. Şarkının konserlerde seyircilerle birlikte söylenmesi ayrı güzel olay. Bruce no more Lies diyince seyircilerde aniden no more lies diyip bruce’a eşlik ediyorlar.
Zaman doldu,dönüş yok gökyüzü karardı,sis çöktü işte bu duygularla ilerleyen bir şarkı.
Montsegur, Iron maiden yaşanan gerçekleri güzel bir dille anlatmayı biliyor. Bunu şarkıya dökmesi de diğer önemli bir olay. Şarkı Ortaçağ'da yaşanan Cathar katliamını konu almaktadır. Şarkının ana teması 13.yy´da katolik kilisesinin bölge halkını kadınlar ve cocuklarla birlikte atese atlamak zorunda bırakmak suretiyle gerceklestirdigi katliamdır.
Gers, Harris, Dickinson yapımı olduğunu da söylemeliyim. Şarkı hızlı davul ritimleriyle dikkat çekiyor. Janick şarkı da gitar pozisyonunda biraz geride kalmış. Şarkıda Steve Harris, Bruce ve de özellikle Adrian Smith çok daha aktifler.
Dance Of Death,Albüme ismini veren şarkının olmasının haricinde bu şarkı başlı başına bir yapıttır.
Kahramanımız hikayeyi anlatmaya başlıyor. Yaşam kadar gerçek,ölüm kadar acımasız bir hikaye. Bir gece ormanda dolaşırken yaşadığım bir şey hakkında. İçkiliydim ama fazla değil. Amaçsızca geziyordum, ay ışığının tadını çıkararak, yıldızları izleyerek. Çok yakınımda olan bir varlığın haberinde olmayarak; o her hareketimi izliyorken .
Bir varlık üzerime saldırdığı zaman korktuğumu hissettim,dizlerimin üstüne düştüm. Beni din de olmayan bir yere götürdü. Saygınlığımı kaybettiğim yere, Beni geri çağırdılar, onlara katılmam için, unutulmuşla dans etmem için. Ateş çemberine onları takip ettim, çemberin ortasında önderleriydim.’ Hepimiz anlam veremediğimiz gerçeklerle karşılaşmışızdır. Tanımlayamadığımız varlıklar görmüşüzdür. Bir çoğumuz bunun farkına bile varamamıştır. Bunun tesadüf olduğuna inanmışızdır. Onlara hayal adını vererek unutmayı tercih etmişizdir. Gerçeklerle yüzleşmenin tek yolu ,hayallerden uyanmaktır. Oysa ki hayal olarak gördüklerimiz kısa zamanda gerçeğe dönüşür.
Zaman durmuş gibiydi,ben korkudan dona kalmıştım. Hala gitmek istiyordum,ateşin alevi beni yakmadı. Kızgın kömürlerin üstünde yürüdüğüm zaman transta olduğumu anladım. Ruhum bedenimden yükseldi. Sadece bir kişi tanık olsaydı yaşadıklarıma. Onlarla dans ettim,oynadım ,şarkı söyledim hepsinin gözlerinde ölüm vardı,cansız figürlerdi hepsi ölüydü, Onlar cehennemden yükselmişti. Ben ölülerle dans ettikçe, özgür ruhum gülüyor ve haykırıyordu, ölü bedenimin altından Ölülerin çemberinde sadece dans ettim. Ruh ve bedenimi yeniden birleştirme zamanı gelene kadar, ruhum geri gelmişti. Ölü müyüm canlı mıyım bilmiyordum. Diğerleri bana katılana kadar.’
Ölümüyüm canlı mıyım bilmiyorum . Gerçeği görebilmem için ölümü görmem gerekir. Bu da şarkının ana temasını gözler önüne seriyor. Ölüm ve yaşam arası farkları bizlere sembolik bir şekilde anlatıyor. Şarkıyı ilk dinlediğiniz ‘’aa bu ölümü anlatıyor kesin’’gibi bir yargıya kapılmayın. Çünkü anlatılanlar ölüm ve gerçek arasından çizgidir. Gerçek yaşamda da bu böyledir. Yaşamı anlamak için cesaret gereklidir gerçeği görebilmek içinde ölümü görmek gerekir. Bunları gördükten sonra gerçeğin ne olduğunu anlayabiliriz.
Bazen ölüme dair hissettiğiniz şeyler vardır. Ölüm zamanının geldiğini bilirsiniz, Son kelimeniz sadece hoşça kal olacaktır. Ama direnciniz bu kadar zayıf olamaz. Son günlerinizi yaşarken,içersiniz ,ve istediklerinizi yaparsınız. Direncinizin kırılmasına sebep olmayacak tek şey cesarettir,o cesareti kendinizde gördünüz mü kendinizi ölüme teslim etmezsiniz.
Uykunda uzanıyorken yatağında uzanıyorken ölülerle dans etmeye gidersin. ruhunuz bedeninizden ayrıldığında, ölümle dansa başladığınızda bile bir umut vardır.
‘Gitmeme neden izin verdiklerini sanırım hiç bilmeyeceğim, ama bir daha asla gitmeyeceğim, ölüler dans edene kadar.’
Bazı şeylerin sebebini hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz doğrudur. Ama bu pes edeceğimiz anlamına gelmez. Yapmamız gereken şey gerekli dersleri çıkarmaktır. Bir gün ruhunuz teslim olsa bile ,siz savaşmaktan vazgeçmeyin. Savaşırsanız, sizin için ölümle dansı yazan kader, yine sizin için doğruyu gösterecektir. Yaşamınızın değerini anlayın ve dolu dolu yaşayın. Yapacaklarınız sınırlı. Anı yaşayın. Asla ölümle dans etmeyin. Eğer bir gün gerçekten savaşmaktan vazgeçersiniz,o zaman ölümle dans edebilirsiniz.
Ayrıntılı bir hikayeyi oluşturduktan sonra şarkının müzikal kısmına geçiyoruz. Şarkı Janick Gers ve steve harris’in yaptığı ortak bir çalışmadır. Şarkı Janick Gers’in gitar tonlarıyla başlıyor. Bir süre devam ediyor. 31.ci saniyede bruce’un şarkıya katılmasıyla sessizlik oluşuyor. Şarkının en sevdiğim yeri gitarların hızlandığı kısımdır. Bence bu şarkıya en büyük katkısı olan eleman janick gers’dir.
Gates Of Tomorrow, Albümün en zayıf şarkısı olarak görülür. Girişteki gitarlar ise insanın kulağına tanıdık gelir. Ama lirikleri gerçekten korkutucu ve büyüleyicidir. Şarkını genelinde klasik janick gers sololarını rastlıyoruz.
Kalbinin ve ruhunun etrafından bir ağ örülü, gözlerini aldatıp seni yoldan çıkarıyor. Gemiler geceleyin geçerken,kimse onları görmezken günün ilk ışıklarını çocuklara ve kadınlara teslim ederler. Ölülerin rublarına…
Ben onların kitabını gördüm,Gittiğim yerde merhametten söz edilmemişti. Affedilmek istiyorsun ama bunu ucuz sanıyorsun bunu o kadar kolay sanma.İnanan birine kurtuluşu için ödül vermem.
Şöhretin bedelini ödediğinde acı çekersin. Arkana baktığında seni kurtaracak bir tanrı yoktur. Şöhret sevdalıların sonu her zaman hüsranla bitmiştir,önce olaylar güzel gelişir,sonra felakete döner ve arkasına baktığında her şeyi kaybetmiş yardım eden kimse yoktur.
Oynatırsan eğer bunun için deli bir adamı suçlayamazsın,bana güç ver ki devam edebileyim. Doğal varlıklar,bilmediğimiz güçler içimizden geçmiştir her zaman. Bizleri yanlış yönlendirmişte olabilir,ama biz bunların farkında olamamışızdır. Şarkıda asıl konu bir ağda tuzağa düşen insanları anlatır.
Agın içinde takılı kaldım – ama ipleri kestim
Sana yarının kapılarnı gösteriyorum
Bazen ağın içinde takılı kalmışızdır,ipleri kesmişizdir ama bizi kurtaracak bir şeye ihtiyaç duymuşuzdur. Yarının kapılarını aralayan gizli bir güç,ama bu ne ,yardımıza koşan,her zaman yanımızda olan bir şey. İşte bunları çözmekte insanın kendisine kalıyor.
New Frontier, Nicko’nun ismini görmek bu şarkıda güzel. Elbette şarkı sözlerine katkısı olmuştur ama ,şarkıyı katkısı olduğu halde ismini göremezdik. Zaten Steve'in dediği gibi Iron Maiden için tüm elemanlar şarkı yazabilir.. Önemli olan tek şey yazılan şeyin gerçekten güzel olması. Nicko da bunu yerine getirmiş. 20 yıl sonra grubun bateristi nicko brain karşımıza çıktı. İnsan şarkıyı dinlerken zevk alıyor. Bruce’un sesi ve ,nicko’nun hızlı davul ritimleri insanı harekete geçiriyor. Şarkıya adrian smith’inde katkısı vardır. 3.07’de gelen sololar ise olağanüstü.
Şarkı McBrain, Smith, Dickinson yapımıdır. Nicko’nun sözlere büyük katkısı olduğunu söylemeliyim. Dave Murray ve Adrian smith sololarda döktürüyorlar. Şarkının içeriğinde basit bir hikaye geçmiyor. Dr. Frankenstein’den söz edilmektedir. Şimdiki yazacağım satırı alıntı yapmak istiyorum. Bu satır dr.frankenstein ile ilgilidir.
Ama diğerlerine inanıyorsun; Adem'le Havva'ya, cennetle cehenneme, iyiyle kötüye.. Bunların hepsi hurafedir.'
Dr. Frankenstein, yıllar süren çalışmaları sonucunda 'yaşam sıvısı' nı bulmuş, manyetik alan oluşturarak hayatın kaynaklanmasını sağlamıştır. Bu yaşam sıvısı plasentayı hatırlatan, adeta hayatın ana rahminde yeşerdiğini akla getirmek için kullanılan bir sembol olan bir sıvı. Bu sıvıda gelişip sonunda bir insan biçimini alan yaratığın duruşuysa cenini andırıyor.
Bu inanılmaz keşfini öğrenen etrafındaki herkes Frankenstein'a kızmaktadır: 'Tanrı rolünü oynayamazsın! ' ama o, oynamak istiyor.
Frankenstein’in hikayelerini daha önceden okumamıştım. Korkutucu,sırlarla dolu,büyüleyici,esrarengiz demekten kendimi alamıyorum. Bu şarkı bir şeyi sorgulamanın ifadesidir.Orda Frankstein ,tanrı’nın rolünü oynamak ister. Ama insanlar frankenstein’e kızmaktadır. Sen tanrı’nın rolünü oynamazsın diye tepkilerini koyarlar. Merhametsizce ve korkusuzca tanrıyı oynuyoruz. İşte bu cümleler kesinlikle bu şarkıyı anlatıyor. Şarkının içinde bilimsel konular anlatılır,klonlama gibi konulara değinilmiştir.
Paschendale,İşte albümün baba şarkısı. Hem müzikal olarak hem liriksel olarak olağanüstüdür. Yukarda bahsettiğimiz gibi bu şarkıda konu I.Dünya savaşıdır. Sözlerini kesinlikle anlayıp şarkıyı dinlemelisiniz. Şarkının 3.20’liğindeki kısmı beni nedense çok etkilemiştir. O bölümde enstürümanlar harikadır.Sözleri Adrian Smith mi yazmış bilmiyorum. İnternette videosunu belki rastgelmişşinizdir,rastgelmediyseniz hemen izleyin derim.
Yabancı bir toprakta uzanmıştı tek başına asker,bilinmeyen mezar. Son sözlerinde dua edip yalvarıyordu. Paschendale’in dünyasını söylüyordu. Şarkı bir savaşın hikayesi değil bir askerin hikayesini anlatır. zaman askerin acısını hafifletir ruhunun son nefesindeyken gözyaşlarıyla kurşunları paslanır ,bana onunla ilgili yılları anlat,bana bu savaşın öyküsünü anlat.
Kanla kaplı siperde uzanıyordu timi öldürmüştü benim ölümüme kadar yüzümde yağmurları hissediyorum arkadaşlarımı birdaha göremeyeceğim. İşte savaş anındaki bir askerin yaşadıkları ile ilişkili cümleler. Dumanın içinde çamur ve kurşunla beraber . Korku,dehşet,acımasızlık , en sonunda zaman duvarı aşma zamanıdır. Kesintisiz ateş ve hepimizin sonudur.
Islıklar ,bağırışlar yerde yatan insanlar daha fazla ateşlenen silahlar,yaşamsız bedemler dikenli teller üzerinde asıllı duruyor . Savaş alanında kan gövdeyi götürmüş,göz gözü görmüyor. Askerler yerde kıvranıyor,. Sonunda ölü arkadaşlarımla bir araya gelebileceğim.
18 yıl boyunca bir sürü asker çamur içinde süründü daha fazla gözyaşı yok kimsenin kazanamadığı bir savaş var öldürme zamanı geldi çatıyor.
Evden çok uzakta yaşama şansımız sadece savaşmak evden çok uzaktayız. Fakat yaşama şansımız savaşın kaderine bağlı
Bizim ve düşmanlarımızın bedenleri ölüler denizinin dışına taşıyor artık,kimsenin toprağında bir tek tanrı biliyor,ölümle dalga geçiyoruz adeta. Ölüme meydan okuyoruz.
Çarmıha gerilmiş gibi müttefikler toplanmış halde kayıpları için yas tutuyorlar alman savaşı sadece propaganda makinesi oldu ,daha önceden hiç görülmemişti böylesi. Tarihin en kanlı savaşlarından biriydi. Etrafı kan götürüyordu,insanlar ölüyordu. Acılar ,sefaletler ardı ardına geliyordu. Çünkü bu savaş tarihin en kanlı savaşlarından biriydi. Yüzbinlerce insan öldü ve sakat kaldı.
Meleklerin ağlamalarını duydum tanrıya şükredelim ki fazla ölüm olmayacak gibi insanlar gerçeği biliyorlar,paschendale dedikodusunu anlat.
Zalimlik bir insan kalbine sahip her adam kendi bölümünden sorumlu ,öldürlerimizin dehşeti insan kalbi hala aç halde. İnsanlar hala aç ama savaşmak zorundalar. Başka çareleri yok başka yaşama şansları yok. Savaşmadığı takdirde ölecekler,savaşırlarsa yaşama dair bir iansları olacaktı.
Yerimde son bir defa ayaktayım,yorgunum ama silahım hazır bekliyorum emirin gelmesini ,gerginim daha fazla kan akıtmak için hucüm emrini bekliyorum.
Kan gökten yağmur gibi yağmakta insanlar ölmektedir. Silahların sesleri utançlarını gizleyemiyor, ve biz paschendale’da ölüyoruz.
Son anda kurtulduğum şaraphanel parçası dikenli killerden direk top ateşinin olduğu yere doğru koşuyorum. Ağlamaya başladım,ama sesimi duyan kimse yok. Savaşın içindeyim,ama kimse yardım etmiyor. Kanın boğazımdan indiğinin farkındayım. Ölüm hemen baş ucumda.
Evden çok uzaktayım yaşama şansım savaşın bitmesine bağlı. Uzaktayım ,eğer yaşayacaksam savaşacağım. Başka şansımız yok.
Rüzgarda ruhumu görüyorum sınırların ötesinde tepenin arkadasındayım paschendale’de ölen arkadaş ve düşman tekrar bir araya gelecek.
Gerçek hikayemiz sona erdi. Savaşın acı hikayesinin bir anlatılışı böyle olsa gerek.
her seferinde farklı bir askerin ruhunu hissedersin dinlediğinde. her seferinde o askerlerin nasıl öldüğünü hissedersin. Savaşların bitmesi için sadece dua edersin ve yalvarırsın.
Iron Maiden The trooper şarkısında olduğu gibi savaşın kötü yönlerini bu şarkıda da bize anlatmıştır. Acımasızlıklar, ölen ve sakat kalan insanlar,sefaletler,yoksulluklar,kaybolan insanlar.
Şarkının ismi passchendale isimli bölgede gerçekleşen 3.ypres savaşının isminden gelmektedir.
Face In the Sand, Şarkının girişi blood brothers’a aşırı benzemektedir. İnsan bu kadarda benzerlik olmaz diyor. Dilim döndüğünce hikayeyi sizlere anlattım. Savaşların ne getirdiğini hepimiz biliyoruzdur. Özellikle Bruce’un performansını aşırı derece de beğendim.Şarkının başlarındaki melodilerde çok hoşuma gitti. Sessiz sessiz giriş. Sonra Bruce’un hızlı vokali insanı az da olsa harekete geçiriyor.4.14’te ise şarkıya renk geliyor. Özellikle Bruce’un ooo diye girdiği kısımda harikadır.
Savaşlar savaşlar Savaşlar. Bu dünyadaki her şeye sebep olan tek şey dünyadaki savaşlardır. Nedeni ne olursa olsun,gerek toprak kavgası gerek bir şeyleri paylaşma isteği. Sonucu ne peki sefalet,sonu ne peki zavallı insanların ölümüyle sonuçlanması.
Herkes bir şeylerin olmasını bekliyor herkes bir şeyleri görmeyi bekliyor. Deliler daha büyük felaket gelecek diyor herkes televizyondaki haberleri izliyor. Büyük felaket ne acaba,ne olabilir ki tabiki de savaşlar,yönlendirilen ve kandırılan insanlar.
Spiralin ucundaki sahte hayatlar, diktöterler dünyayı yönetiyor emiri veren patronlar emiri verdiğin itibaren askerler öldürmek ister,vazgeçmek istemez. Patronun verdiği sözden biri çıkabilir mi asker de böyledir. Verilen emiri yerine getirir.
Ben işaretleri bekliyorum onlar bana gerçeği anlatırlar. İşaretleri görüyorum zamnın sonun gösteren işaretleri. Zamanın sonu geldi,işaretleri bekleyen askerler. Emir verilmesini bekliyorlar.
Herkes arıyor ama kimse bir şey bulmuyor. Her şey gizlilik içinde. Herkes neden diye araştırıyor ,herkes sonraki yaşamı umut ediyor. Bir sonraki yaşamı düşünüyorlar. Herkes Gökyüzünden gelen ölüme bakıyor.
Kabus artık gerçek olacak insanlar gözlerindeki maskeyi çıkarıyor,herkes dua ediyor yalvarıyor ama kimse inanmıyor. İ
İzledim ve bekledim sadece bir cevap için dua ettim,kavganın ve dünyanın sefaletine bir son için dua ettim. Savaşların bitişini istediğim için dua ettim. Ama dua etsemde o son asla gelmedi. İnsanlar savaşmaya devam etti. Mezarları kazıldı,silahlar dolduruldu sadece öldürmek için. İnsanların bu dünyadan temizlenmesi için.
Trajedimizin gelecekteki hatırası bu kumlu yüz. Savaşın hatırası her zaman akıllarımızda kalacak.
Age Of Innocence, Şarkıya sessiz bir şekilde giriliyor. Şarkı Dave Murray ve Steve Harris yapımıdır. Steve yine ustalığını mükemmel sözler yazarak göstermiştir. Davulda nicko harikalar yaratmış,Bruce ise olağanüstü performans göstermiştir. Tabi gitarları unutmamalıyız. Gitarlarda vokalle uyum içindedir.
Yalanlar ,aldatmacılar,günahlar ve iki yüzlü politikacılar. İnsanları kandırırlar,tuzağa düşürürler ,hatanın bedelini masum insanlar öderler politikacıların bu söylediklerimiz umrunda bile olmaz. Adaletsizlikler ve daha bir çoğu bu şarkının hikayesidir.
Grup bu şarkısıyla asi bir görüntü çiziyor. Politikacılara nefret kusuyorlar,devleti yönetenlere ,haksızlıklara uğrayanların haklarını savunuyorlar. Adaletin olmadığı ,eşitliğin olmadığı bir dünyada yaşıyoruz ne de olsa. Hiçbirşey eşit değil,oysa bu dünyayı yöneten güçlüler ,politikacılar,en üstlerdeki patronlardır. Ezilenler ise masum insanlardır.
Journeyman, Sürprizzz!!! Evet Iron Maiden tarihinde ilk kez tamamen akustik bir şarkı .şarkının Kapanış parçasına da uygun olduğunu düşünüyorum. Iron Maiden bu şarkıda yeni şeyler denemiştir bunu da başarmıştır .
Biz ölümü aldattık o da bizi bu söz size neyi çağrıştırıyor. Ölümü hiçbir zaman aldatamazsınız , ölüm gerçektir. Ölümü aldattığınızı düşünmeniz hayalden ileriye gidemez. Gerçekleri aldatamazsınız,gerçekler her zaman yerinde kalır. Şarkı bu sözlerle ilerler.
2000’li yıllarda Metal Öldü diye bazı insanların söylemleri vardı. Bu Metal’in ölmediğine bir kanıttır. Metallica’nın st.anger faciasından sonra Iron maiden’in dance of death’i insanları uyandırmaya yetecektir.
Hazırlayan: Cem Kurtuluş
Tractor / Tractor (1972)
1 yıl önce
0 Reply to "Iron Maiden- Dance Of Death (2003)"
Leave a Comment