Çok iyi biriydi,ama hayat bazen acımasız oluyor.O da aramızdan ayrıldı.Uzun süredir ALS hastalığı ile mücadele ediyordu.Doktorlar belki de buraya kadar geleceğini tahmin etmiyordu.Ama O mücadelesinden vazgeçmedi ve en sonunda hayata gözlerini yumdu.Fenerbahçeliler ve Galatasaraylılar olmak üzere birçok insan üzüldü.Sadece Fenerbahçe ve Galatasaray için değil Türk Sporu açısından çok kötü birşey.


Allah Rahmet eylesin. Ailesine sabır diliyorum. Seni Unutmayacağız Altın Kafa.

Hazırlayan: Cem Kurtuluş

Devamını okuyun...>>



edit post

The Wrestler (2008) (0)

08:23 by , under



Filmle ilgili anlatılacak çok şey var.Nerden başlayacağımı bilemiyorum. Özellikle filmin içinde yer alan şarkılar hemen dikkatinizi çekecek.Ve filmi izlediğinizde sizi 80'li yıllara götürecek.1980'li yılların en başarılı profesyonel güreşçilerinden biri olan Randy ‘Koç’ Robinson new york civarındaki civarındaki okul ve müsamere salonlarında kuruşu kuruşuna geçinmektedir. Hatta onu görenler çok şaşırmıştır. Herhalde şöyle demiştir efsane acaba geri mi döndü.


Evet o efsane geri dönmüştü. Özel hayatı yok denecek kadar azdır,çünkü o bütün heyecanını ringlerde bulmuştur.Hatta yaşayan kızını bile unutmuştur.Bu da onun için çok kötü olsa gerek.Bir gün kızını görmek istediğinde,kızı görmek istemez.Çünkü kızı babasının babalık görevi yaptığına inanmaz.En basiti benim bir doğum günüme bile gelmedin der,her ne kadar baba peşinde koşşada bu şimdilik fayda etmez.

Ve hayatında önemli birşey olur.Bu çok sevdiği güreş sırasında kalp krizi geçirmesidir.Bu hayatında dönüm noktası olur.Doktorlar ,birdaha ringlere çıkmamasını söyler.Çünkü darbeler içindedir,hayata karşı yorgunluğu çok fazladır. Başlarda dedik sizi 80'li yılların o güzel yolculuğuna çıkarıyor diye ,Accept,Cinderella,Scorpions grupların şarkıları film'de çalmaktadır.Bunlar hemen dikkatimizi çekiyor. Sonlara karşı Accept'tan Balls of the wall şarkısı insanı yerinden kaldırıyor.

Filme gelirsek bir süre herşey yolunda gider,hatta kızıyla yıldızı barışır,onu gezmeye götürür. Ona hediyeler bile alır,ama bu geçiçi bir süredir. Sonra yine eski hayatına döner,düzensiz hayatı vardır,özel hayatı bile yoktur. Girdiği bazı işlerden istifa bile eder.Doktor güreşmeyeceksin demesine rağmen o güreşir.

ÇÜNKÜ O ŞAMPİYONDUR.

Film'de diğer bir hassas nokta müzikal göndermeler vardır. Randy'nin 90'lardan nefret ettiği anlatılır.Her güzel şeyin 80'lerde ortaya çıktığını anlatır.Lanet olsun Guns Roses ve Def Leppard muhteşemdi sözü birşeyleri açıklıyor herhalde.

Hazırlayan:Cem Kurtuluş

Devamını okuyun...>>



edit post



Valla ne desem bilemiyorum. Salona 7.30 civarı vardım,öğrenci bileti kalmadığı için mecbur tam bilet aldık. Her neyse sırada bekledikten sonra ,içeriye girdik.Müthiş seyirci toplululuğu vardı,inanılmazdı. Keşke her zaman 6saray maçı olsa böyle bağırsak. Solomon'a görmek inanılmazdı,onun için açılan posterde harikaydı. Her yönüyle mükemmel maçtı. Solomon'undan tut ömer onan'a kadar iyiydiler,oğuz'u bile beğendim.Hatta bir ara dedim oğuz bu kadar iyi oynuyorsa kıyamet alametleri olacak. Maça geçtik seyirci coştu,mükemmel bir baskı vardı.

Hüseyin beşok'a edilen küfürlerimi desek

O Ateşli bitmez tükenmez aşkımız bestelerini söyleyeni mi desek

Pınarbaşını mı desek

Sarı Lacivert şampiyon Fener temposunu mu desek

Ya da istemediğimiz o istifa seslerini mi desek

Hatta bir ara o tribün aşağı indi ,birkaç kişiyi tekmeledi uyuz oldum orda ulan bana vursaydı bende geçiririm dedim.

Ama Herşey güzeldi. En yakın zamanda ekleyeceğim fotoları video'da çektim. Upload edebilirsem koyarım buraya. Daha çok şey var anlatılacak.

Cehennemi yaşattığımıza inanıyorum.Ömer aşık bile ayakta alkışladı ne diyim.

Bazı tribün grupları aziz yıldırım'a düşmanlık yapıyor.Bunun nedeni sanırım açık. Zamanında kargaşalar çıkmış,aziz yıldırım bunları bölmüştü.Habire aziz yıldırım'a tempo attılar. Ne gfb ne başka tribün grupları ne de aziz yıldırım umrumda değil. Önemli olan Fenerbahçedir.Aziz olan da Fenerbahçedir.

Maç bitimine 1 dakika kala çıkmıştım,çok kalabalıktı.En az 15.000 kişi vardı,salon adeta taşmıştı.Eve mutluca döndük. Böylece gelenek bozulmadı.

Keşke her zaman 6 sarayla oynasak nerde...

Teşekkürler Gerçek Fenerbahçeliler.

Hazırlayan:Cem Kurtuluş







Devamını okuyun...>>



edit post

Önemli bir gün bugün ulusal ve egemenlik çocuk bayramı ,dünyadaki bütün çocukların bayramıdır. Sadece Türkiye'ye has birşey değildir bu,televizyonlarda denk gelmişsinizdir. Çeşitli ülkelerden çocuklar televizyona çıkıp gösterilerini sergilemiştir. Ben Bugün trt'de buna şahit oldum. Ancak sonlara yetişebildim.Rusyalılar ve moldovyalılar çıktı güzel bir oyun sergilediler. Sonra en son bizim çocuklar çıktı. Zeybek oyunuyla bitirdiler. Peki gerçekten sadece bir çocuk bayramımıdır ,Türkiye'de sadece çocuk bayramı olarak geçer. Ama bugünkü yaşantımıza göre bakarsam ulusal kelimesi bana yabancı geliyor. Çünkü başka uluslar tarafından yönetiliyoruz,kukla yerine konuluyor,yabancıların egemenliği altında yaşıyoruz.Bu yüzden ulusallık kelimesi bana yabancı geliyor.



Bu ulus zamanında hiçkimseye bağlı olmamış,bağımsızlık uğruna savaşmıştır.Ama şimdi görüyoruz ki topraklarımız yabancılara satılıyor. İnsanımız önceden böyle miydi,insanımızı böyle yapan nedir,böyle şeylere iten sebep nedir,ilk önce bunları düşünmemiz gerekir.

23 Nisan Ulusal egemenlik çocuk bayramımız Kutlu olsun.Bütün Ulusların bayramı kutlu olsun.Sadece Türkiye'nin değil Dünyadaki bütün çocukların bayramı kutlu olsun.Barış manço'nun sözleri aklıma geldi.

Bugün bayram erken kalkın çocuklar
Giyelim en güzel giysileri
Elimizde taze kır çiçekleri üzmeyelim bugün annemizi

Temiz olmak ,güzel giyinmek bayramda olması gerekenlerdir. Okula giden insanları görmüssünüzdür,anneleriyle ,babalarıyla okula gitmiş çocuklar,tertemiz elbiseleriyle kürsüye çıkıp şiirlerini söylemiştir.Tekrardan 23 Nisan Ulusal egemenlik çocuk bayramını kutlarım.

Hazırlayan: Cem Kurtuluş

Devamını okuyun...>>



edit post

The Romeo Slam (0)

08:10 by , under



90’lı yıllarda Punk,Glam,cock rock’ı güzel bir şekilde karıştıran bir gruptur. Özellikle Punk elementlerini bu grupta görebilirsiniz. Grup Rock’n Roll grubu olarak bilinir. Ama bu dediğimiz müzik türlerinin de etkisi vardır. 1990 yılında müzik terbiyesinden oluşan beş kişi bu grubu kurdu. Grubun ismi The Romeo Slam idi. Grup eğlenceli şarkılarıyla dikkat çekiyordu. Boş zamanlarında müzikle ilgilenmeyi severlerdi. Gruba ait çeşitli demolar 90’lı yıllarda yayınlanmıştır.


Grup böyle bir araya geldi. 1995 yılında bazı sebeplerden dolayı dağılmışlardır. Herhalde dağılmalarındaki sebep başarısız olmalarıdır. Amerika’da bir çok grup bu nedenle dağılmıştır. Özellikle yüzlerce glam metal grubu bu gibi nedenlerden dağılmıştı. Bir iki albüm çıkarıp dağılmışlardı. Ama bu grubun araştırdığım bilgilere göre çıkardığı bir albüm yok. Myspace adreslerinde yayınladığı şarkılarda vardır. Çok eğlenceli parçalar var,en basiti Living On The Moon şarkısıdır. İnsanı eğlendiren bir şarkı. Myspace adreslerine bi göz atmanızı tavsiye ederim.

http://www.myspace.com/theromeoslam

Grup Üyeleri

Patrick McBride-Vocals '90-95
Dusty Blegstad-Bass '90-95
Joey Clauder-Drums '91-95
Brian Kibler-Guitar '90-95
Bobby O'Dell-Guitar '90-92
Ethan Watts-Drums '90-91

Hazırlayan: Cem Kurtuluş

Devamını okuyun...>>



edit post



Açılışı grubun vokali Uğur'un resmiyle yapalım. İtü'nün düzenlediği bu gecede çok grup çıkmıştı. Ama ben Knigt Errant ve Crossfire için gelmiştim. Özellikle Crossfire için gelmiştim. Myspace adreslerinde 8'de çıkacaklarını duyurmuşlardır. Alana 7.30 civarı vardım,furkan denen arkadaşımla buluştum. Gruplar yeni yeni çıkıyordu. Alana geldiğimde baht denen bir grup çıkmıştı. Tarzlarını sevememiştim,amatör olabilir,bu işe gönlünüde vermiş olabilirler. Ama Brutal yaptıkları için sevemedim. Brutal'e birtürlü alışamadım. Orda bulunan arkadaşlarına şarkı hediye ettiler,sonra o arkadaşını birileri havaya atıyorlardı. Grup çok genç belki ilerde bu müzik adına birşeyler yapabilirler.



Gruplar çıkmaya devam ediyordu. İzmirden gelmişti bu grup, vokal yerinde duramıyordu. Herhalde tarzları grindcore idi nedense bu tarzıda sevememiştim. Ama kitleyi görünce bu müzik ilerlemez dedim. Grup pantera'dan da çalmıştı. Hatta birine şöyle bir soru yöneltmiştim. Bunlar ne diyor hocam dedim,çocukta dedi ki abi bağırıyor o yeter dedi. Sizce bir grubun sadece bağırması mı önemlidir. Bence bağırması önemli değildir. Bağırmak,çığırmak bana göre bunlar boş iştir. Vokal hatta bir ara o eğlenenlerle birlikte eğlendi. Kafa sallamaya başladı,tabi ne için kafa salladığını bilmeyen insanlarda vardı. Ritime göre değildi bence,zaten vokalin sesini hiç beğenmedim. Ne dediği anlaşılmıyordu.

Gece devam ediyordu. Yağmur yağıyor,insanlar içkilerini almış içiyordu. Islanıyoruz,donuyoruz ama bekliyorduk. Crossfire için bekliyordum. 11'de çıkacağını duyunca şok olmuştum. Ama buraya kadar gelip izlememek olmazdı. Arkadaşımı 9'da yolcu etmiştim o evine gitmişti. Knight errant için bekliyorduk. Yağmur yağmıştı,konser 15 dakikalığına ertelenmişti. İtü Rock sorumlularından biri Metalci üşümez diye insanlara gaz veriyordu. Grup sahneye çıkmış,enstürümanları kontrol ediyordu. Biraz bekledikten sonra konser vakti geldi. Şarkılarını çaldılar,büyük bir zevkle seyircilerde eşlik etti.

Knigh Errant Türkiye için önemli gruptur. Klasik parçalara yer vermişlerdi. Bunlardan en önemlisi Düş ağrısı şarkısıydı. Yağmurda konser gerçekten bir başka oluyormuş. Knigh Errant'ı geride bıraktıktan sonra en son grup olan Crossfire'ı beklemeye koyulduk. İnsanlar heyecanlı bir bekleyiş içindeydi. Tabi bende öyle. Ama 11'de yapılması benim açımdan çok kötü oldu. Ne araba var o saatte ne metro. Metrolar neden erken kapanır anlamam. 1'de kapanması lazım bence. Her neyse sahneye çıkmışlar,enstürümanları kontrol ediyordular. Hatta vokal üşüyordu. Ona üşümemesi için yanımdaki eleman bira uzattı içti,sonra sigara yakmaya başladı. Sonra seyirciyle konuşuyordu. Çok makara bir adamdı.

Bazen edebiyat yapıyordu ,ama seyirciye kendisini sevdiriyordu. Yine klasik şarkılara yer vermişlerdir. Ben alandan 12 gibi ayrılmıştım,belki benden sonra nigtwolf adlı şarkıyı çalmışlardır. Slave şarkısını çalmıştı,sonra yeni kaydettikleri bir şarkıyı çaldılar. Eve yetişmem için erken ayrılmıştım. Böylece bir crossfire konseri daha geride kaldı. Eğlenen eğlenmiştir zaten. Kitleye gelirsek her ne kadar gereksiz tipler olsada ,yine de iyi bir etkinlik olduğunu düşünüyorum.

Hazırlayan: Cem Kurtuluş

Devamını okuyun...>>



edit post



Ustalar boş durmamış,hala yola devam ediyorlar. Bilindiği üzere 2006 yılında heaven and hell grubu Dio önderliğinde kurulmuştur. Tony Iommi,Geezer Butler ,Vinnie Appice denen kişilerden oluşuyordu. Bu adamların yaşının toplamı en az 240 tahmin ediyorum. Yani hepsi en az 60 yaşında olan insanlar. Albümü olağanüstü olarak değerlendirmek hata olur. Albümün haberini duyunca çoğu kişi heyecanlanmıştır. Babalar hala müzik yapıyor. Heavy metal dünyasının en büyük olayı herhalde bu albümün çıkmasıdır. Bible Black şarkısı myspace’e verildiğinde herkes heyecanlanmıştı.



İnsanlar ,Acaba nasıl bir şarkı olacak diye kendine sorular soruyordu. Bu yaşına rağmen ustalar hala iyi performans gösterebiliyorlar. Özellikle Dio, vokaliyle bizi mest ediyor. Albümde karanlık bir hava hissedeceksiniz. Özellikle bu karanlık hava black sabbath’a dönüş olarak nitelendirebilir. Zaten albümü kaydedende black sabbath’ta görev almış kişilerdir.Albüm kapağına da dikkat edin.

Şarkı Listesi

1. "Atom & Evil" – 5:15
2. "Fear"– 4:48
3. "Bible Black"– 6:29
4. "Double the Pain"– 5:25
5. "Rock & Roll Angel"– 6:25
6. "The Turn of the Screw"– 5:02
7. "Eating the Cannibals"– 3:37
8. "Follow the Tears"– 6:12
9. "Neverwhere"– 4:35
10. "Breaking into Heaven"– 7:03



Özellikle Bible Black şarkısına dikkat edin diyorum. Zaten internete ilk bu şarkı verilmişti. Şarkı hemen Akustik girişiyle dikkatimizi çekiyor. Şarkının ilerleyen kısımlarında Butler’in baslarını takip etmek açıkçası çok keyifli. Bas gitar hemen dikkatinizi çekiyor. Butler’a teşekkürü borç bilirim.

Şarkının sözleri ise kimilerine korkutucu gelebilir. İpucu vermek gerekirse hayatın sorgulayıcı yönleri anlatılmaktadır. Ben kimim,sen kimsin gibi soruları kendilerine sorarlar. Ayrıca şarkının Türkçesini çevirdiğinizde az çok neyin ile ilgili olduğunu anlayabilirsiniz. Din ile ilgiside vardır. Şarkı Cehenem ve karanlık arasında geçmektedir.

Atom and evil şarkısının gitar girişi bizi eski black sabbath yıllarına götürüyor . Şarkının karanlık bir yapısı var. Şarkıya Geezer butler’in katkısının olduğunu söylemeden edemeyeceğim.

Fear,bu şarkının girişi çok güzeldir,özellikle melodileri akılda kalacak kadar kolaydır. Sonra Dio’nun şarkıya girmesi şarkıyı daha da güzel yapıyor.

Double The Pain,Albümün hızlı şarkılarından biri. Özellikle başlardaki bass seslerini dinlerken titreyeceksiniz. Dio’nun şarkıya hızlı girişi insanı yerinden kaldırıyor.

Rock’n Roll angel ,Yine Dio bu şarkıda bizi mest ediyor. Şarkı aralarındaki akustik girişlerde şarkının güzelliğidir.

The Turn Of The Screw, Şarkı çok güzel bir girişe sahip. Bu da aynı atom and evil şarkısında olduğu gibi bizi eski black sabbath yıllarına götürüyor. Dio’nun sesiyle hemen açılıyoruz. Dio’nun sesini gayet net duyuyoruz. Şarkının ilerleyen kısımlarında da Iommi’den mükemmel sololar gelir,içimiz rahatlar.

Eating The Cannibals,İşte yine hızlı bir şarkı. Tony baba gitarı konuşturuyor,diğer bir deyişle anasını ağlatıyor. Bateri’nin hızlı kullanılması da bizi harekete geçiriyor. Dio hızlı vokaliyle bizi coşturuyor. Şarkının ortalarında ise bizi tatmin edecek sololar geliyor.

Follow The Tears,Özellikle şarkının girişlerini çok beğendim.Şarkının başında Geezer butler’dan gelen o bass sesleri Korkutucu ve ürkütücü olsa gerek. Yine Dio vokalde coşturmuş. O yumuşak vokaliyle bizleri mest etmeyi başarmıştır. Bu şarkıya en büyük katkıyı bence geezer butler yapmıştır. Tabi diğerleri katkı yapmadı diyemeyiz. Diğerlerininde şarkıda emekleri vardır.

Neverwhere, Bazı kişiler tarafından bu şarkı vasat olarak görülür,nedeni ne bilmiyorum. Dio’nun şarkıyı hızlı söylemesi bizi eğlendiriyor,şarkıya da renk katıyor.2.45’te gelen soloları ise harika olarak değerlendiriyorum.

Breaking Into Heaven,Geldik son şarkıya ,albümün en uzun şarkısıdır. Nedense bu şarkıyı sevemedim. Şarkının başları albümde bazı şarkılara çok benziyor. Dio’nun bu şarkıdaki vokalini sevemedim,tek neden bu olsa gerek.

Kadro

Ronnie James Dio - vocals
Tony Iommi - guitar
Geezer Butler - bass guitar
Vinny Appice - drums


Hazırlayan: Cem Kurtuluş

Devamını okuyun...>>



edit post

Motorhead (0)

10:15 by , under



Motorhead,Rock’n roll’un en güçlü temsilcisi. Bir söz vardır herkes lemmy’i taklit edebilir,ama lemmy kimseyi taklit etmez. İşte Bu grubun beyni Lemmy kilmisterden bahsediyoruz. Bu adam her şeyiyle Bir Rock’n roll adamı. Grubu bu noktaya kadar getiren kişi. Bu herife ne kadar teşekkür etsek azdır. Lemmy İs God diye boşuna dergiler yazmamıştır. Size kısa bir motorhead yazısı yazacağım. Onlar hakkında neler oldu neler olmadı. Nelerle karşılaştılar. Grubun kuruluş tarihi 1975 tarihine dayanıyor. O kadar Lemmy’den bahsettik demek ki lemmy boş adam değilmiş.


Şimdi bunları geride bırakıyoruz. 1975’te senesinde hawkind’de kovulan Lemmy Kilmister kendi grubu bastard’ı kurmak istedi fakat menajeri, grubun bu isimle “Top of The Pops”ta hiçbir zaman yer alamayacağını hatırlatınca grubun adını Motörhead olarak değiştirdi. Lemmy gruptan kovulduktan aşırı derecede uyuşturucu bağımlısı oldu,o zamanlar ki halini görseydiniz herhalde lemmy’den korkardınız.

Grubun ilk kuruluş kadrosu; bas gitar ve vokalde Lemmy, gitarda Larry Wallace ve bateride Lucas Fox şeklindeydi. Grup aynı senenin sonlarına doğru stüdyoya dalarken kadrodaki ilk değişiklik gerçekleşiyor ve Lucas’ın yerine Phil ‘Philty Animal’ Taylor dahil oluyordu. Bunlardan sonra grup bir çok olayla karşılaştı. Kayıt yaparlar firmalar kayıtları beğenmez sonra gitarist değişikliğine gitmek zorunda kalırlar.

‘Fast’ Eddie Clarke gruba kayıtlar süresince dahil oldu. Eddie gelince Larry Wallace odayı terk etti bitene kadar da gelmedi. Herhalde trip atıyor,lemmy bu tripleri yemez diyoruz. Eddie gruba katılınca birçok değişiklik oldu. Grup etrafı sallamaya başladı. Konserler vermeye başladı,albümler yaptı,bir de menajer edindi. Eddie’nin katkısını tartışmak aptalca olur.

İşte böyle olmuştur sonra albümler de gelmeye başlamıştır. Ace Of Spades’ten tut Bomber’ine kadar taş gibi albümler gelmiştir. Tabi Iron Fist’i de unutmamalıyız. Grup,Rock dünyasında büyük bir yankı uyandırmıştı,büyük bir patlama yaşanmıştı. Ace Of Spades Motorhead hayranları için ayrı bir yerdedir. Çıktığı yıla da bakarsak gerçekten çok mükemmel albümdür. Motorhead o zamanlar Iron Maiden,saxon,judas priest,Manowar gibi devlerle yarışmıştır. Ama Lemmy baba farkını ortaya koymuştur. Iron Fist albümü çıkmadan önce grup turnelerle dolaşıyordu. Aniden Eddie gruptan ayrılmış yerine thin Lizzy’de Brian “Robbo” Robertson gelmişti. Ama grup hiç durmaksızın turnelerine devam etti Dünyayı sallamaya devam etti.

İşte Motorhead böyle bir grup,Motorhead adamı çarpar. Kendim yazdığım için kısa gelmiş olabilir. Şu Dünyada Lemmy gibi ses çıkarabilen bir insan oğlu var mıdır,bence yoktur. Onun sesi gerçekten çok ayrıdır. Çok ilginç sesi vardır. Karbüratörden çıkan ses,aynı lemmy’nin sesidir.

Hazırlayan: Cem Kurtuluş

Devamını okuyun...>>



edit post

1977 Yılı tabi o zamanlar biz yokuz,insanların kulağında We Are The Champions şarkısı yankılanıyordu. Hep bir ağızdan bu şarkıya eşlik ediyorlardı. Freedy harika sesiyle şarkıyı söylüyordu,insanlara sesleniyordu. Bu şarkı işte bu albümde yer alıyordu. Albümün ismi News of The World idi. Hani bazı şarkılar vardır akılda kalıcıdır,bu da öyle bir şarkıdır. Hangimiz eye of the tiger’ı unuttuk ki,bu şarkı da eye of the tiger kadar insana güç veriyor. İşte biz buyuz ,şampiyon biziz dedirtiyor.


Rocky filmlerinde dikkatinizi çekmiştir her zaman,acı yok acı yok diye rocky’i motive eder antrenör ,bu şarkıda da kaybetmemek üzerine kuruludur. Ne ilgisi var diye sorarsanız bence çok ilgisi var,ikisi de kaybetmemek üzerine kuruludur. İki şarkı da insanda büyük yankı uyandırıyor.

Albümün içinde eğlenceler parçalar olduğu kadar duygu yüklü parçalarda vardır. Bunlardan biri de güzel piyano girişine sahip All Dead All Dead parçasıdır. brian may bu eseri çocukluğunda sahip olduğunu ölen kedisinden kaybettiği tüm dostlarına kadar tümüne ithafen yazdığını söylemiştir Şarkıyı yorumlayan brian may’dır,bazı nakaratlarda freedy’nin sesini de duyarız.

Fight from the inside,Bazı şarkılarda da usta müzisyen roger taylor’un imzasını görüyoruz. Ne kadar becerikli bir adamdır roger Taylor,bütün sorumluluğu kendisi üstlenmiştir.Ritim ve bass gitarı roger Taylor çalmıştır. Özellikle bass’ı rahatlıkla hissedebiliyorsunuz. Her türlü görevi üstleneceğini bize bu şarkıda gösteriyor. Hem gitar çalıyor,hem de şarkıyı seslendiriyor. Bu da önemli bir müzisyen olduğunu bizlere gösteriyor.

Get down make love, Şarkı gayet açık ve seçik. İn seviş olay budur diyor.Şarkı kısaca seks ile ilgili ifadeler içermektedir. Get down make love sözcüklerini ise genellikle duyuyoruz. Hatta bir kısımda ilginç ilginç sesler gelmektedir. Bu da şarkının özetini bizlere sunuyor.

İt’s Late,Yine güzel Brian may şarkısıyla karşı karşıyayız. Şarkı içinizi rahatlatıyor. Ayrıca videosuda harikadır. Hatta bu şarkı için brian may’a van halen’i tekniğini kullanır demişlerdir. 3.30’a doğru gitardan gelen sesler olağanüstüdür.

My Melancholy Blues, Blues’den çok jazz tarzına daha yakın bir queen şarkısıdır. Freddy’nin o yumuşak sesi şarkıya renk katıyor. Şarkıyı çok içten söylüyor. Piyano’yu çalışıda birbaşka gerçekten. Sevgilinin kendisini yeni birisi için terk ettiği anlatılmıştır. Vokaller aynı love my life şarkısında olduğu kadar etkileyicidir. Tek ihtiyacı olan müziktir,ve sadece yanında müziğini istiyordur. Anlatmak için with my, melancholy blues bu söylediğim satırlar yeterli olacaktır.

Sheer Heart Attack,Şarkının yapımı Roger Taylor’a aittir. Şarkı hızlı ve eğlenceli ritimleriyle dikkatimizi çekiyor. Hiç durmadan ,ayağa kalkıp oynayasanız geliyor. Bizlere 1970 yılındaki Punk gruplarını hatırlatıyor. Özellikle şarkınının hızlı olması bunu bizlere kanıtlıyor.

sleeping on the sidewalk , Gezdiğim bazı forumlarda bu parçanın blues olduğu yazıyordu hani benzemiyorda değil. Queen grubu daha da eskilerden etkilenmiş. Buna bir örnek göstermek gerekirse bu eric clapton olurdu. Şarkı Brian May tarafından söylenir.

Daha da uzatmak istemiyorum. Eğer Blues müziği seviyorsanız bu albümü kaçırmayın.

Hazırlayan: Cem Kurtuluş

Devamını okuyun...>>



edit post


Kuşkusuz bu grubun ismini her yerde duymuşunuzdur. Karşınızda Queen ,dünyada rock müzik diyince akla gelen sayılı gruplardan biridir. Kuşkusuz bu grubu ayakta tutan Freddy Mercury’dir. Operayı andıran sesiyle insanları kendine çekmeyi beceriyordu. Grup kendini We will rock you şarkısıyla dünyaya sesini duyurmuştu. Kitleleri peşinden sürüklemişti. 1975’in sonlarında A Night at The Opera çıkıvermişti. Roy Baker ile albümü doldurdular. Albüm büyük bir yankı uyandırmıştı.


Bu albümün başarısında kuşkusuz İngiltere'de zirveyi 9 hafta boyunca kaptırmayan "Bohemian Rhapsody" parçasının payı büyüktür. Bu parçanın video klibi ile Queen'in en büyük ticari atağı gerçekleşmiş oldu. Albümde çoğu şarkı listelere girmiştir.

Özellikle Bohemian Rhapsody şarkısı inanılmazdır. İnsanlar herhalde bu şarkıyı dinlerken kendinden geçmiştir. Özellikle şarkı 3.06’ya geldiğinde insana İnanılmaz opera coşkusu veriyor

Aslında şarkıları sıra sıra açıklamaya gerek yok ,ama bazı şarkıları kısa kısa yorumlayacağım.

Özellikle Death on two legs parçası queen grubu için çok önemlidir. Bunun önemli olmasının nedeni grubun menajerinin grubu dolandırmasıdır.Ve sonradan grubun bu şarkıyı menajere adamasıdır. Şarkı mükemmel gitar sololarını barındırır

God save the Queen , Genellikle bazı kişiler bu şarkıyı sex pistols grubunun yazdığını söylerler. . Ama yanlış bilirler. Hatta bu şarkı Britanya marşı olarak bilinir. Brian May yazmıştır.. Brian may’ın gitar tonlarını hissediyoruz. buradan Brian’a bu kutsal şarkıyı yazdığı için teşekkürlerimizi gönderiyoruz.

Love My life, Queen konserinde yüzbinlerin söylediği bir şarkıdır. Wembley stadındaki performansı harikadır. İnsanı hüzünlendirir,mahveder.Başlardaki gitar sesi insanda büyük bir iz bırakır. freddy mercury öldükten sonra da her queen konserinde çalınmıştır brian may akustik gitarla solo atmıştır ve asla vokal yapmamıştır çünkü seyircidir bu şarkının vokali.Eğer kalbinizde büyük bir acı varsa bu şarkıyı dinlememelisiniz. Şarkı sizi farklı dünyalara götürür.

Good Company,Şarkının yapımında Brian May’ın ismini görüyoruz. Bazı şarkılara katkısı vardır. Bu da o şarkılardan biridir. Şarkının başları küçükken oynadığımız oyunların müziklerine benziyor. Şarkı eğlenceli ritimleriyle dikkat çekiyor,hatta böyle ayağa kalkıpta oynayasınız geliyor. Bu şarkının ritimleri gerçekten çok güzel,şarkı bana izlediğim bir filmi hatırlattı. Filmin ismi zor yol idi. Garson olan biri şarkı yapmış,dünya o şarkıyla birlikte eğlenmeye başlamıştı. Bu şarkı da aynen onun gibi. Sadece Bu eğlenceli şarkıya ayak uydurun diyorum.

I’m ın love with my car, Roger taylor’un imza attığı diğer mükemmel parça. Tamamiyle roger taylor’a aittir,hatta vokali bile roger Taylor yapmıştır. Araba sevgisini anlatır. Bence bu şarkıyı roger taylor’un yazması basında büyük bir yankı uyandırmıştır. Şarkı Johnathan Harris adında bir yarışçıya adanmıştır.

Lazing on a Sunday afternoon, Şarkı ilginç vokalleriyle dikkat çekiyor,Artık bu sesi nereden çıkarıyorsun diyorsunuz. Özellikle şarkının başları eğlenmemize yeterli olacaktır. Şarkı kısa olmasına rağmen insanı eğlendiriyor.

The Prophet’s Song, Güzel bir şarkıdır,ama bence diğer şarkılara göre gerilerde kalmıştır. Şarkının içinde dinsel terimler bulunmaktadır. Kendi dini kitapları olan incilden referanslar bulunduğu belirtilmiştir. 3.34’teki haykırışlar harikadır. Sanki bir yerlere sesleniyor gibi.,bu haykırış bir süre devam eder.
Ayrıca albümün bazı şarkılarında freddy piyano çalmıştır,ne kadar kaliteli müzisyen olduğunu kanıtlamıştır.

Hazırlayan: Cem Kurtuluş

Devamını okuyun...>>



edit post

Hesaplaşma Zamanı (0)

06:54 by , under


Bugün önemli bir gün. Fenerbahçemiz ile 6saray 19.00'da Ali samiyen stadında karşılaşacak. Gönlümüz Fenerbahçemizin yenmesinden yana. Bunun içinde hakem hataları olmasa daha iyi olacak. Tribün baskılarından bahsetmiyorum bile,her türlü şerefsizlikleri yapcaklarından eminim. Özellikle Emre'ye saldıracaklar. Emre bugün alex'in görevini üstlenecek sanırım. Eğer ki emre gol atar ve tribüne gelirse ona gerçek fenerbahçeli oldun diyeceğim. Ama bunu yaparsa. Maça gelecek olursak maça 2 saat kaldı. Heyecan dorukta.Tribünler birbirlerine girecek. Fenerbahçe ve 6saray maçları her zaman olaylı olmuştur. Bundan önce 6saray taraftarları futbolcularımıza stadlarında maç oynatmamışlardır Meşaleler olsun konfetiler olsun futbolcularımız rahat oynayamamıştı. Herhalde 6 kasımı hala unutamadılar.Yenersek bizim açımızdan süper bir gün olacak,şayet yenilirsek çok kötü olacak. Trabzon'un kazandığı haftada bizim de kazanmamız gerekir. Puan farkını ancak böyle kapatabiliriz. Ama rakiplerimizde hiç kaybetmiyor. Bu sonuçların aslında bizim takımı daha da hırslandırması gerekir.Bakacağız ve göreceğiz.

Hazırlayan:Cem Kurtuluş.

Devamını okuyun...>>



edit post

Pale Rider (1985) (0)

04:42 by , under



Böyle filmleri her zaman sevmişimdir. İnsanda büyük bir heyecana neden oluyor. Büyük bir aktör,büyük bir usta daha ne diyebilirim ki. Bir clint eastwood filmi ancak bu kadar güzel olabilir. Adam gerçekten kovboy filmlerini harika yapıyor. açılış sahnesinden kapanış sahnesine kadar, her karesi klasik clint eastwood sinemasını yansıtır.Yine clint eastwood karizmasıyla filme damgasını vuruyor.Film yaklaşık 2 saat sürmesine rağmen izleyeni hiç sıkmıyor.


Clint eastwood filmde vaiz görevini üstleniyor. Filmin konusu süperdir. Maden ocağı sahibi Coy LaHood , bağımsız çalışan maden işçilerini bölgeden uzaklaştırmak için terör saçmaya başlar.Vaiz rolünü oynayan clint eastwood bölgeye gelir,maden işçilerine yardım eder. Onların yanında olur. Bu adamı çok severler. Bu da vaiz ve iyi kalpli olduğu içindir. Madenciler kasabayı terketmek için karar verirler. Ama vaiz bunları kararlarından vazgeçirir. Vaiz'e güvenleri artar. Maden işçilerinden hall ,vaiz'i sevenlerden biridir. Hatta vaiz'in dediklerini işçilere söyler.


Ama işçiler o kadar umursamaz.Ayrıca ek bilgi olarak hall'ın filmdeki sevdiği kadın ve kadının kızı vaiz'e aşıktır. Bunu dile getirirler. Ama vaiz fazla umursamaz. Hall'ın iyi biri olduğunu söylemektedir. Filmin sonlarına gelmeden önce vaiz operasyona kalkar. Maden işçisini öldüren lahood'un adamlarını öldürmek için harekete geçer. Bir barda içki içerken barın sahibinden orayı terketmesini ister. Lahood tayfasından 8 kişi gelerek oraya ateş ederler,ama adam yerinde yoktur. Sonra bu salaklara sürpriz yaparak karşısına çıkar. Adamlar korkarak kaçarlar. Sonra bir yere saklanıp,ikinci sürprizi patlatır.

Adamlar bunu aramaktadır, ama vaizin nereden çıkacağı belli değildir. Adamların aradığı her yerden çıkmaktadır. Adamları öldürdükten sonra bunların patronunu öldürür. Tam 5 6 kurşun iz bırakır. En sonunda alnının tam ortasında vurur,Böyle vurmasının nedeni maden işçisinin intikamını almasıdır. Film'in sonunda hail'in sevgilisinin kızı megın vaiz'in gelmesi için yalvarır. Kasabanın vaizi sevdiğini söylemektedir. En sonunda Seni seviyorum diye haykırarak vaize aşkına duyurur. Film böylece tamamlanır. Böylece klasik clint eastwood filmini geride bırakmış oluruz.

Hazırlayan:Cem Kurtuluş

Devamını okuyun...>>



edit post


Jon Oliva yoluna devam ediyor. 2008 yılında Global warning adında albümünü yayınlamıştır. Albüm 2007’de kaydedilmesine rağmen 2008 yılında çıkmıştır. 2008’in mart ayında MRC radyosunda en iyi 11 şarkı arasına girmiştir. Jon Oliva hatırlarsınız bundan önce kardeşi criss oliva varken savatage’de mükemmel işler çıkarmıştır.Albümde bazı parçalarda criss oliva’ın katkısı vardır.



You Never know şarkısının tamamı criss’e aittir. Beform I Hang şarkısında da criss’in katkısı vardı. O şarkıda nakaratları jon halletmiş bazı bölümleri criss halletmiştir. Bazı bölümlerde diye bahsettiğim kısım şarkı terörist ile ilgili olduğu için teröristin düşünmeye başladığı bölümler criss’in işiydi diye anlatıyor jon oliva.
Fight for the Rock gibi önemli bir albüme imza atmışlardır. Bunları bir kenara atarak Global warning albümüne geçelim.

Genellikle savatage şarkılarında her zaman bir hikayeyle ve esinlenmeyle karşılaşırız. Jon’un Gutter Ballet şarkısını aniden yazmamıştır. Bir şeyden ilham almıştır. Bu da Toronto’da izlediği 1986 müzikali The Phantom of the Opera idi. Bu albümde de bir şeyden ilham almışır. Bir gün küresel ısınma üzerine belgesel izliyormuş,aniden aklına bu gelmiş. Hayat ,ölüm,savaşlar,küresel sorunlar savatage’in efsane ismi albümde önemli konulara değinmiştir.
Albümde ilk üç şarkıda savaşlar için harcanan para yüzünden dünyanın ne hale geldiği gibi konular var.

Albümde hayatla ilgili ders çıkaracağımız sözler var. Özellikle Someone şarkısında bunu açıkça görmekteyiz.Hepimiz insanız,o gitceğimiz yer belli bir gerçek vardır ki o da bir gün öleceğimizdir. Afrika’da,Türkiye’de ya da herhangi bir yerde nerede olduğun fark etmez.Hepimiz doğarız yaşarız,ölürüz Hepimiz ruhlarız ve yaşam sonsuza kadar devam edecek. Şarkı müzikal olarakda harikadır.

Global warning gibi önemli şarkıya tanıklık ediyoruz. Bu şarkıda tam bir enstürüman çılgınlığı var. O soloları duyduğunuzda içiniz rahatlar. Şarkı,Dünyadaki küresel tehlikeye karşı gönderme yapar. Dünyanın ısısının arttığı,buzulların eridiği bir dünyaya doğru gidiyoruz. Kendi ülkemizden de örnekler verebiliriz. Neden ülkemizde az yağmur yağıyor,barajlar neden kuru kalıyor. İşte bunlara bütün cevap bu şarkıdadır.

Demiştik ilk üç şarkıda savaşlar için harcanan para yüzünden dünyanın ne hale geldiğinden söz edilmişti,işte o şarkıya geldik. Yalanlarla kandırılan insanlar sonunda yoksulluğa terk edildi. Elinde hiçbirşey olmadan buralardan göçecekler. Evet savaşlar için para harcanır,ama bu paralar nereye gider orayı konuşmak gerekir.

Kendi çıkarlarına kullanırlar. Kazanıyımda ne de olsa kar ediyim düşüncesi vardır.
Adding the cost,İşte vurucu ve etkileyici bir parça daha. Jon Oliva vokalde adeta parçalamış geçmiş. Matt Laporte’de gitarda döktürmüş. Milyon dolarlar,harcanan paralar ve yapılan yatırımlar. Ama sonuç hüsrandır. İnsanlığın sonunu getirmiştir. İnsanları kandırmışlardır. Böylece insanlar açlıktan ve hastalıktan ölmüşlerdir. İnsanların yaşamları israf edilmiştir. O savaşa sebep olan silahlar,insanların sonunu hazırlamıştır.Bu şarkıda sanki biraz thrash etkisi var.Özellikle testament vokali chuck billy’e andırıyor.

Before I hang,Bu şarkının girişini nedense seviyorum. Eğlenceli bir giriş vardır. Ama sonradan jon şarkıda agresifleşir. Bu da şarkının yapısından olsa gerek. Şarkının lirikleride çok etkileyicidir. Şarkının içinde m16’ gibi el bombasından söz edilmiştir. Çok iyi görünmüyor hiçbirşey ,vücutlar şarap gibi kokuyor. Bu da herhalde bombanın verdiği zarar olsa gerek. Jon terör,savaş,ölüm gibi konulardan bahsetmişti demiştik,bu şarkıyı bir terörist hakkında yazmıştır. Açıklamalarından onu anlıyoruz.

Firefly,Şarkı mükemmel girişleriyle dikkat çekmektedir. Şarkının konusu yine savaş ile ilgilidir. Savaş alanlarında tek bir gerçek vardır o da ölümün kokusudur. Ölümden kaçamazsın ya ölürsün ya öldürürsün. Başka şansınız yoktur. Kaçamazsanız,köşeye sıkışırsınız. Sadece özgürlüğünüz için mücadelenizi verirsiniz. Bu da savaşa karşı direndiğinizin bir göstergesidir.Bir gece soğuğunda titrersiniz ve korkarsınız. İşte o gece ölüm başınızın ucundadır.

Master,Bu şarkıyı nedense o kadar ısınamadım. Hatırlarsanız ölüm,hayal,hayat konularını anlatır demiştik. İşte o şarkılardan biridir. Sizi izleyen birini düşünün ,her zaman sizin yanınızda ama siz göremiyorsunuz. İşte bu şarkıda bunu anlatmaktadır. Sizi izleyen ama sizin göremediğiniz bir varlık ya da görünmeyen bir şeyi anlatmaktadır. Gerektiğinde sizle alay edecek,gerektiğinde sizi kontrol edecek. İnsanın kafasında bir şey oluşturuyor.Bu şarkı günümüzde bilgisayarın her şeyin yerini aldığını gösterir. Hani Bilgisayarla nerde olduğun bile keşfedilir ya bu şarkı onu anlatır. Jon röportajlarında böyle söylemektedir. Evet gerçekten çok hassas bir konu. Bilgisayarla hayatımıza girdikten sonra gerçekten her şey çok farklı oldu. Yararından çok bence zararı vardır. İnsanlar kendilerini unutmuşlardır. Jon’da burada güzel bir gönderme yapıyor.

The Ride , İnsanın içini rahatlatan klasik gitar ritimleriyle şarkımız halini alıyor. Bu şarkıda hangi yola gideceğimiz ve neyi seçeceğimiz anlatılmaktadır. Jon’un bu şarkıdaki performansını nedense çok beğendim.O Klasik gitarlara ne demeli sadece harikayla yetinmek zorundayım. Şarkının yapımında J.on Oliva, LaPorte,Kinder, Rothney gibi kişilerin katkısı vardır.

O to G, En şarkı olmasına rağmen insanın her zaman dinleyeceği şarkılardan biri olabilir. Bu da aynı the ride şarkısı gibi insanın içini rahatlatıyor. Bu şarkı Jon’un açıklamasına göre süper g’ye adanmıştır. Süper g kim diye sorarsanız grubun yardımcı yapıcısıdır. Bu şarkıda ölüm ve yaşam kavramları yer almaktadır. Bu şarkıyı çok sevdiği arkadaşına adamıştır. Şarkının ritimleri bir veda’yı andırır. Cennet onu bekliyor. İnanın arkadaşı öldüğünde jon’un hayatını çok etkilemiştir.

Walk upon the water, Şarkı Ölü mü dirimi olduğunuzu bilemediğiniz bir rüya hakkında. Rüyalar genellikle korkunç olur. Yaşam gerçekten bir oyundur. Hepimiz bu yaşamın etrafında dolanıyoruz. Hayatta karşılaştığımız oyunların hepsi gerçektir. Dünya garip bir yerdir ve sonsuzdur bazen kendinizi boşlukta hissedebilirsiniz. İşte bu şarkı buna işarettir. Yaşadığımız hayatın sorgulanmasıyla ilgilidir. Jon Oliva yine olağanüstü performanslarından birini sergilemiştir. Şarkının başları jon oliva’ın o mükemmel sesi ile açılıyor. Şarkının başlarında bir sessizlik hakim,şarkı biraz ilerleyince sessizlikde bozuluyor. Şarkının yapımında Jon oliva’ın katkısı tartışılmaz. Jon Oliva enstürümandaki ustalığını da bizlere şarkıda gösteriyor.
Stories, Bu şarkıda jon hızlı vokalleriyle dikkat çekiyor. Şarkı başlangıçta hızlı davul ataklarıyla başlıyor. Jon önceden yaptığı açıklamalarda bu parça ve no more Saturdays gibi parçaların criss oliva’ın müziğini içerdiğini söylemiştir. Yine hayatı sorgulayan bir şarkı. Şarkı Kader,Cehenem,yaşam ,gerçekler arasında geçmektedir. Hikayeler bazen acıdır. Kıyamet gününde bizleri neler bekliyor. Bu önemli soruların cevabı bu şarkıda saklı. Şarkının başları biraz sanki testament’i andırıyor.

Open your eyes, Jon oliva her yönüyle sağlam bir müzisyendir. Bunu bu şarkısında da gösteriyor.Jon’un o mükemmel sesi üzerimizde büyük bir iz bırakıyor. Şahsen ben şarkıdan hiç sıkılmadım. Albümdeki önemli ballad’lardan biridir. Kulağa bir veda şarkısı gibi geliyor.Şarkının isminden anlaşılacağı gibi bu şarkıda hayatla ilgili önemli şeyler anlatılıyor. Gözlerini aç,neye karşı gözlerimizi açacağız . Yaşadığımız hayata karşı ,yapılanlara karşı. Uyanmanın vakti geldi diye gönderme yapıyor.

You never know, Thrash metal gruplarını andıran bir girişe tanıklık ediyoruz. Şarkı,mükemmel sololar barındırmaktadır. Bu şarkıda Jon’un vokali nefret doludur.Sanki Bir şeylere karşı isyan ediyor gibi. Bütün nefretini bu şarkıda kusuyor. Vokallerden de bunu anlayabilirsiniz. Jon Oliva bu şarkıda da hayatın sorgulayıcı yönlerini bize anlatıyor. Yalanlar,nefretler, gizli yaşamlar,Acılar,Cehenemin kapıları ve hayatın acı yönlerini bizlere bu şarkıda gösteriyor. Kısaca bu şarkı hayatta herkesin düşündüğü şeyleri anlatmaktadır.

Hazırlayan :Cem Kurtuluş

Devamını okuyun...>>



edit post

Yazıklar Olsun... (0)

01:59 by , under

Yazıklar olsun diye başlamak istiyorum. Bu yapılanlar bence hiçbir zaman unutulmayacaktır,en azından ben bunu unutmayacağım. Fenerbahçe'nin içine kadar bu şerefsiz köpekler kendini Fenerbahçeli olarak gösteriyor,ama bunlar Fenerbahçeli değil. Bunlar Rant sağlamak için gelen çapulcu takımıdır. Küçük çocukları maşa olarak kullanır,onlara bilet aldırır sonra bileti satar parasını cebe indirir. Bugün buna şahit olduk insanlar 1 gün önce sırada da beklemişti bunların içinde bende vardım. 30 40 kişi toplanmış bir grup hiç durmadan bilet alıyordu,karaborsacı tabi bunlar. Amaçları Kulüp üstünden para kazanmak. Ve bunu da bugün başardılar. Ama gece boyunca bekleyenlerin emeğini çaldılar. Onlar için emek nedir ki zaten. Polisler ise hiç ses çıkarmadı . Biletler 1 saatte bitti. İnsanlar şaşırdı,çünkü bu kadar kısa sürede bitmesi olanaksızdı. Bu galatasaray maçını çok istiyordum,ama olmadı. Burdaki insanların emeklerine yazık diyorum. Bunların başı kim onu herkez biliyor. Bizler sırada beklerken aralara küçük çocukları sokuyor,onlara bilet aldırıyorlardı. Bu da şerefsizliğin göstergesidir. İnsanlar çok sinirlenmişti,ama artık elimizden gelen birşey yoktu. Emeklerimizi çalan bu şerefsizlere yazıklar olsun diyorum.

Hazırlayan: Cem Kurtuluş


Devamını okuyun...>>



edit post

Blog Hakkında (0)

11:25 by , under

Bu Blog Ne ile ilgili olacak?

1. Dinlediğim Müzikler, Müzik eleştirileri.
2. Gittiğim, gideceğim konserler ve eleştirileri.
3. Tuttuğum takım hakkında'da zaman zaman bilgiler olacaktır.
4.Blogun amacı, Geçmişten günümüze gelen kaliteli gruplara yer vermektir.
5. Günlük yaşamda gittiğim önemli aktiviteleri blogumda aktaracağım.

Peki genelde ne tarz müziklere yer vereceğim?

Heavy metal,Aor,Hardrock,Glam Rock/Metal,Thrash metal,Rock'n Roll, 70's&80's

Blogu Kurma amacım

Blogu kurma amacım bu müzik türleri hakkında bilmeyen insanlara yardımcı olmaktır. Yanımda 1-2 yazarda olsa daha iyi olur bence.

Hakkımda

Bu blogu kurmayı çok önceden düşünüyordum,ama bazı nedenlerden dolayı vazgeçtim. En sonunda kurdum ve blog dünyasına adımımı attım.

About Me


This blog is about what?

1. Listen to the Music, Music criticism.
2. Go, going to concerts and criticism.
3. The team will hold information about the blog.
I 4.Blog purposes, from the past to today is to provide the quality groups.
5. The important activities in daily life to blog I'll transfer.

So usually what I will include music style?

Heavy metal, AOR, Hardrock, Glam Rock / Metal, Thrash Metal, Rock'n Roll, 70's & 80's

My blog aims Installation



I know about the purpose of establishing this kind of music blog to help people to be. 1-2 is better I think in writing.

About Me

To establish this blog long before I was thinking, but for some reason I've given up. The blog world and in the end I was at my step.

Hazırlayan: Cem Kurtuluş.







Devamını okuyun...>>



edit post



Bruce Dickinson’un ilk solo albümüdür. Iron maiden grubundayken bazı anlaşmazlıklar nedeniyle gruptan ayrılır ve kendine ait solo albümü çıkarmaya karar verir. Albüm 1990 yılında yayınlanır. Bütün sorumluluk Bruce dickinson’a kalmıştır. Hepsinin üstesinden gelir. Bunları başarmak gerçekten zordur,ama Bruce dickinson bunları başarmıştır. Iron Maiden’dan tanıdığımız Janick Gers’ide yanına almıştır. Albüm Sony Music etiketiyle yayınlanmıştır. Albümün türü hardrock’a yakın, ama zaman zaman hair metal tınılarını da bazı şarkılarda duyabilirsiniz.


Albümün açılış parçası son of a gun güzel hardrock melodileriyle dikkat çekiyor. Bruce’un yumuşak sesi,janick’in gitar soloları şarkının ne kadar muhteşem olduğunu bizlere gösteriyor. Dinlediğimde hemen favorilerimden biri oldu.

Albüme ismini veren Tattooed Millionaire parçasına geçiyoruz. Şarkı eğlenceli davul ritimleriyle dikkat çekiyor. Şarkının konser görüntüsüne bakarsak seyircilerin ne kadar eğlendiğini görebiliriz. Şarkının başları ciddi bir şekilde bu şarkı hair metal dedirtiyor. Şarkının içeriğinde zengin olanlar anlatılmaktadır. Bu hayatta aslında önemli olan zengin olmak değildir,zenginliği ne için kullandığın ve nasıl yaşadığın önemlidir. Parçada ana fikir budur. Lüks yaşam suçtur diye boşuna dememişlerdir.


Hell On Wheels, Şarkı insanı eğlendiren bir yapıya sahip. Sanki biraz ac/dc’ye benzerliği var. Ya da ben benzettim. Başlarda eğlenceli davul ritimlerinin gelmesiyle şarkı şeklini alıyor. Bruce şarkıyı söylemeye koyuluyor,bizleri şarkı bitene kadar eğlendiriyor. Şarkının lirikleri bir motor yarışını anlatmaktadır. Şarkının liriklerinde heyecan ,macera,çılgınlık ne arıyorsanız var. Ne de olsa motor yarışını anlatıyor,heyecan aramasak olmaz.

Born In 58, Son of a gun şarkısından sonra favori şarkılarımdan biridir. Bruce’un performansını nedense bu şarkıda daha iyi buldum. Bu şarkıyı kim dinlerse dinlesin eminim rahatlayacaktır. İnsana huzur veren bir şarkı. Şarkıda adalet ve özgürlük gibi önemli kavramlara yer vermişlerdir.

Gyspy Road, Yine rahatlatıcı ve huzur verici bir şarkıya tanıklık ediyoruz. Özellikle şarkının başları ayrı güzeldir. Bruce ise yumuşak sesiyle harika performans gösteriyor. Şarkıda kendi kuralları için yaşayan biri anlatılmaktadır. Hayatımızda da bu böyledir. Kurallarımızı kendimiz koyarız,her ne kadar birileri karışa da özgürlüğümüze düşkünüzdür. Hayal ederek özgürlüğümüz gerçekleşir. Özgürlüğe giden yol hayallerden geçer. Albümü dinlerken bu şarkıyı es geçmeyin.

Dive Dive Dive,Şarkının başlarında bir ses size tanıdık gelecek. Hani küçükken oynadığınız oyunlarda ‘’Aduket’’denen bir ses duyardınız,işte o ses bu şarkıda var. Özellikle şarkının başlarında bunu rahatlıkla duyabilirsiniz.’’OOO’’kısımları da sizi eğlendirmeye yetecektir.

All The Young Dudes,Yine şarkıya harika bir giriş var. Bruce sanki bir hikayeyi anlatır gibi şarkıyı söylüyor. Bu şarkı Da

All the young dudes. Carry the news.
Bugaloo dudes. Carry the news.

Bu nakaratları nedense çok seviyorum.

Lickin' The Gun,Şarkının başları her zaman ki gibi süper. Bruce hızlı vokalleriyle bizi eğlendiriyor. Hızlı davul ritimleri,eğlenceli gitar tonları, ,bruce’un o mükemmel sesiyle birleşince ortaya eğlenceli bir şarkı çıkmış.

Zulu Lulu,Yine şarkının başlarını ac/dc grubuna benzettim. Böyle benzerlikler arada oluyor. Şarkı basit sözler barındırmasına rağmen güzel ritimleriyle insanı eğlendiriyor.

No Lies, Kapanışa uygun bir şarkı. Liriklerde sokakta yaşanılan hayat anlatılmaktadır. Sokaklarda yaşanılan olaylar elbette farklı değil. Pislikler peşinizi bırakmaz. Hırsızı,tinercisi,Üçkağıtcısı her türlüsü vardır. Bunları ancak tek kaldığınızda anlarsın. Karanlıkta giderken tek başına arkadan birinin geldiğini zannedersin.

Albüm yorumlarım burada sona erdi. Albümü dinlemenizi öneririm. Dinleyince albümü neden dinlemedim de diyebilirsiniz.

Hazırlayan: Cem Kurtuluş

Devamını okuyun...>>



edit post

Bruce Dickinson-Balls To Picasso (1994) (0)

15:38 by , under



Uzun zaman önce arşivimde olmasına rağmen bu albümü dinleyememiştim. Dinledikten sonra acaba ben bu albümü neden dinlememişim diye kendime sordum. Gerçekten kaliteli ve sağlam bir albüm yapmış ve hakkını vermiş. Daha önce yaptığı solo albümlerini beğenmediği için roy z’den yardım ister ,diğer .çalışmalarına başlar. Balls To Picasso albümünü yayınlar. Picasso ismini duyunca acaba Picasso ile ilgili bir şey mi var diye albümde insan meraklanıyor. Picasso ismini kim duyarsa duysun meraklanır.

Albümde Roy Z mükemmel iş çıkarmıştır. Mükemmel gitar sololarıyla bizi kendinden geçirmiştir,ne kadar kaliteli gitarist olduğunu kanıtlamıştır. Albüm Bruce Dickinson’un kariyerini olumlu yönde etkilemiş ,Bruce dickinson bu solo albümüyle hayranlarını daha çok sevindirmiştir. Prodüktörlüğünü Shay Baby üstlenmiştir. Albümde eşsiz parçalar bulunmaktadır. Anlatım ve müzikal çok uyumludur. Özellikle liriklerden çok etkilendiğimi söylemeliyim.Albüm bizi karanlığın içine çekiyor.


İlk şarkı sessiz sessiz başlıyor,hatta uğultular yükseliyor. Sanki biri arkadan sizi kovalıyor gibi…

Sonra şarkının hızlanması insanı hareketlendiriyor. Bruce her zamanki gibi hareketli vokaliyle dikkat çekiyor.

Hayatımız sırlarla dolu. Hayatı kamerada yaşıyoruz, hayatımız nelere göre sınırlı bunu hiç merak ediyor muyuz. Hayat sadece acaba bir filmden mi ibaret. İyilik ve kötülüklerle dolu hayatımızda göremediğimiz, bilemediğimiz, hissedemediğimiz gerçekler var. Gece yaklaştığında karanlık üstümüze gelir. Ne yaptığımız ,nereye gittiğimiz ,aldığımız nefes bile kameralarla izlenir. Bu da hayatın sırlarla dolu olduğunun bir ifadesidir.

Albüm duygusal parçalarla dikkat çekiyor. Tears Of The dragon gibi bir balada yer vermişlerdir. Bu şarkıyı sevmeyecek müzik dinleyicisi tanımıyorum ben,ama belki arada sevmeyen çıkabilir,o da balladı sevmediğinden olabilir. Bu adam şarkı sözlerini yazarken herhalde bir hikaye yazar gibi yazıyor. Nedense şarkı anlatımını hikayeye benzetiyorum.

Çok eskiden aklımda sırlar vardı . Karanlıkta söylemem şeyler vardı ,sebebi bulmak için zaman saat,mekan’a ihtiyaç duydum. Kış güneşini bekliyorum,günün soğuk ışığını,Çocukluk korkularımı,mistik hayaletler sarmış artık burada kalamıyorum.

Kendimi denize attım,dalgaları serbest bıraktım benimle birlikte yıka yüzünü korkuya inandığında gözyaşların ejderha oluyor. Beni uçurmayan kanatlarım olduğunda ağlamayan gözyaşlarım olduğunda ,duygularım buzlu bir göl gibi donuyor ,onları hissedemiyorum buz kırılana kadar…

Rüyalarımız korkularımız ,ve yüzleşemediklerimiz. Özgür olma isteği,korkularımızdan kurtulma isteği daha niceleri… Hepsi bu şarkıda geçiyor

Diğer duygusal parça change of heart parçasına geçiyoruz. Gelmiş geçmiş en iyi aşk parçalarından biri olduğu söylenir. Bruce yumuşak vokaliyle insanın ruhunu okşar. Bruce sesini solo albümlerinde gerçekten daha iyi kullanıyor bu ıron maiden grubunda iyi kullanamıyor anlamına gelmez. Ama burada duygulu ve içten bir şekilde söylemesi insanı gerçekten etkiliyor.

Günümüz dünyasında aşkın sadece geri plana itilmiş basit bir insan duygusu olduğunu, bu düzende hayatı sürdürmek için kalp değişimine ihtiyaç duyan bir bireye isyanın umutsuz haykırışları şarkının dizelerinde yer almakta..


Solosu muhteşemdir. Şarkının liriklerinde bir isyan var. Ben hala gözyaşlarını seyrediyorum,yere düştüğü gibi. Size oldu mu hiç bilmiyorum ama tahminimce olmuştur. Siz birisini severken o hayatın monotonlaştığını düşünür ve çekip gider. Üzüntü ve hüzün içinde olursunuz. Karşınızdaki de hüzün içinde olur,çünkü hayat onun için bitmiştir. Oysa önünüzde güzel bir hayat varken boşu boşuna hayatın monotonlaştığını düşünür. Bu da kötü bir şey olsa gerek.

Gods Of War, Bu şarkının sözlerini birine gösterdiğimde bana bu Judas Priest’in sözleri mi dedi,neden dedi bilmiyorum. Judas Priest,Manowar, Def Leppard gibi gruplarda bu tür şarkılar yazmıştır. Ama Anlatımı farklı olmuştur. Bruce’un ‘’Oooo’’ diye söylediği kısımda ayrı güzeldir.

Bruce şarkıya sessiz bir biçimde girer,bu sessizlik bir süre devam eder. 1.18’de sessizlik bozulur. Bruce mükemmel sesini ortaya çıkarır. Birazda hikayeden bahsedelim

Küçükken düşünürdüm öldürmek ya da ölmek övünülcek bir şeydi. Değişimin mağduru için umudun tutsağı ipin sonunda çenesinden tutulmuş. Bilmiyorum ve ilgilenmiyorum.

.

savaş tanrıları Lanetlenmiş bir planın parçasıdır. Ağlayın savaş tanrıları ağlayın.Daha fazlası için ağlayın.Şimdi aynı anda iki tarafta ön saflarda korku içinde savaşa katılabilirsin ,kan dökmeyi paylaşabilirsin ,paranı silahlara harcayabilirsin bu kelimelerin eğlencesi tanımlanamaz. Bunların hepsi paslanmış bir mezarda lanetli bir planın parçasıdır.

Kanlar,Paralarını silaha harcayan kimseler ,paslanmış mezarlar,gizli planlar. Nedense Ben Bu şarkıda biraz terör esme havası gördüm. Siz gördünüz mü bilmiyorum.

1000 Points of Light, Şarkının sözleri Özgürlük,para ve kan içinde geçer. Roy Z ise gitarınla iyi işler çıkarır. Bruce’u bu şarkıda farklı bir performans içinde görüyoruz. Bu şarkı biraz daha hızlı,gitar ritimleri hızlı,davul ritimleri hızlı bruce’un söyleyiş tarzı bile hızlı. Şarkı hızlılık açısından önem taşıyor diyebiliriz.

Laughting In The Hiding Bush, Şarkının başlarında Bruce yumuşak sesiyle şarkıya güzel bir başlangıç yapar. İlerleyen dakikalarda şarkımız hızlanır.Bruce’un Laughting In The Hiding Bush diyişi bile insanda etki bırakır. 2.45’te o güzelim gitar soloları şarkımıza renk verir. Roy z bizi adeta uçurur.

Hell No, Şarkının başları televizyonlarda çıkan filmlerin fon müziğine benziyor,hangi filmde çıktı onu bilmiyorum. Şarkıya sessiz giriliyor,sonradan şarkı hızlanıyor. Bruce şarkıdaki vokaliyle dinleyicilerine ziyafet yaşatıyor,roy z ise o enfes sololarıyla bizlere rahat bir nefes aldırıyor.Şarkının isminden anlaşılacağı gibi herhalde şarkının sözleri cehenem ile ilgili…

Sacred Cowboys,Bu şarkının sözlerinin Kızılderililer’le ilgili olduğu söylenmektedir. Belki de doğrudur. Şarkının başındaki gitarlar çok hoş,ama Bruce şarkıyı girerken nedense benim kulağıma ‘’rap şarkısı’’gibi geliyor. Tabi sonradan neyin ne olduğunu anlıyorsunuz. Sadece o hızlı kısımları sevmiyorum. O da rap müziği sevmeyişimdendir. O kısımlar biraz rap müziği çağrıştırıyor. Hani Nba oyunun da müzikler olur ya aynı onun gibi.

Shott all the clowns,Şarkıyı çok eğlenceli buldum. Sözler basit olmasına rağmen müzikal olarak beğeneceğinizi umuyorum. Bruce ile Roy Z kendine özgü performanslarıyla dinleyicilerini eğlendirmişlerdir.

Hazırlayan: Cem Kurtuluş

Devamını okuyun...>>



edit post



Dance Of Death ,Iron maiden’in şüphesiz en çok tartışılan albümlerinden biridir. Bunun nedeni ise albüm kapağıdır. Albümün kapağı David Patchett tarafından hazırlanmıştır. Albümün kapağında gördüğümüz tasarım aslında Patchett'in hazırlık aşamasında çizdiği bi taslaktı. Ancak grup kapakta bu taslağı kullanmaya karar vermişti. Bu nedenle tartışmaya yol açmıştı.Iron maiden hala üretmeye devam ediyor. Brave New World gibi bir klasikten sonra,Iron Maiden'ın hala neler üretebildiklerini görmek için eşşiz bir albüm. İnsanlar acaba bu albüm nasıl olacak diye merak içindeydi.Albüm bazı kişilere göre iyiydi bazı kişilere göre vasattı.

Iron maiden albümleri her zaman karanlık,korkutucu ve gizem doludur. Iron Maiden’in işlediği temalar her zaman hayatın içinden seçilmiştir. Gerçek hikayelerdir. Savaşlar,üzüntüler,Ölümler,kayboluşlar ve daha niceleri...


Iron Maiden’in vazgeçemediği şarkı sözleri genellikle savaşlar hakkındadır. Grup İngiltereli olduğu için ,İngiltere’nin geçmiş tarihinde yaşanmış olayları anlatır. Bunun en basit örneği paschendale şarkısıdır. Şarkının ana teması, adını 1917 yılında Alman ve İngiliz ordularının karşı karşıya geldiği, tarihin en kanlı savaşlarından birinden alır. Her iki taraftan 300.000 civarında askerin yaşamını yitirdiği Paschendale muharebesini anlatan şarkıdır.

Wildest Dreams, Albümde çıkan ilk single olma özelliğini taşır. Şarkı hızlı davul ritimleriyle,bruce’ın hızlı vokalleriyle dikkat çeker. Bruce’un sesi ise oldukça net ve iyi. En sevdiğim kısım bu nakaratlardır.I'm on my way Out on my own again. Şarkının sözleri ise the x factor albümünü aklımıza getiriyor. Steve harris’in 90’ların başında karısından boşanmasıyla steve bu sözleri yazmış olabilir. Bir yol şarkısı içi ideal kesinlikle. Şarkıya farklı açılardan bakarsak şu ayrıntıyı yakalayabiliriz. Hiçbirşeyi umursamayan takmayan bir insanı da anlatır.

Arabaya atlar giderim,yalnızım bana kimse karışamaz ,kendi yolumdayım. Şarkı Adrian smith ve steve harris yapımıdır. Şarkının solosu da çok güzel. Solo’dan sonra sessiz bir biçimde bruce’un girmesi olayı kopartıyor.

Rainmaker,Albümün en önemli şarkılardan biridir. Hız ,heyecan,coşku,enerji hepsi bu şarkıda var . Bruce’un sesini çok net bir şekilde duyuyoruz. Murray,Harris,Dickinson üçlüsüyle karşı karşıyayız. Bu şarkıda 3 gitarı da net birr şekilde ayırt edebilmekte güzel bir duygu. Girişteki gitar sesleri insanın kulağına çok hoş geliyor. Lirikler ise bir o kadar etkileyici. Çölde dolanan gerçeği aramak için yola çıkan bir adamı anlatmaktadır. O adam gerçek ve hayal arasında gelip gider. Acı çeker,yok olacağını düşünür,ve birden meleklerin sesini duyar,ve meleklerin ona yardım edeceğini düşünür. İşte şarkı bu duygular içinde geçer.

No More Lies, Nasıl bir giriştir bu yahu!
Klasik bir Steve Harris şarkısıyla karşı karşıyayız. Yavaş clean tone da gitarlarla başlıyor.Sadece Steve harris’in katkısı vardır diyemeyiz. Bu şarkıda olumsuz bir yer varsa o da hızlandırılmış bir şekilde No More Lies kelimesini bruce’un tekrarlamasıdır.3.51’den 4.11’e kadar çalan gitarlar olağanüstü. Şarkıda üçlü gitar saldırısını hemen hissediyoruz. Şarkının konserlerde seyircilerle birlikte söylenmesi ayrı güzel olay. Bruce no more Lies diyince seyircilerde aniden no more lies diyip bruce’a eşlik ediyorlar.

Zaman doldu,dönüş yok gökyüzü karardı,sis çöktü işte bu duygularla ilerleyen bir şarkı.
Montsegur, Iron maiden yaşanan gerçekleri güzel bir dille anlatmayı biliyor. Bunu şarkıya dökmesi de diğer önemli bir olay. Şarkı Ortaçağ'da yaşanan Cathar katliamını konu almaktadır. Şarkının ana teması 13.yy´da katolik kilisesinin bölge halkını kadınlar ve cocuklarla birlikte atese atlamak zorunda bırakmak suretiyle gerceklestirdigi katliamdır.

Gers, Harris, Dickinson yapımı olduğunu da söylemeliyim. Şarkı hızlı davul ritimleriyle dikkat çekiyor. Janick şarkı da gitar pozisyonunda biraz geride kalmış. Şarkıda Steve Harris, Bruce ve de özellikle Adrian Smith çok daha aktifler.
Dance Of Death,Albüme ismini veren şarkının olmasının haricinde bu şarkı başlı başına bir yapıttır.
Kahramanımız hikayeyi anlatmaya başlıyor. Yaşam kadar gerçek,ölüm kadar acımasız bir hikaye. Bir gece ormanda dolaşırken yaşadığım bir şey hakkında. İçkiliydim ama fazla değil. Amaçsızca geziyordum, ay ışığının tadını çıkararak, yıldızları izleyerek. Çok yakınımda olan bir varlığın haberinde olmayarak; o her hareketimi izliyorken .

Bir varlık üzerime saldırdığı zaman korktuğumu hissettim,dizlerimin üstüne düştüm. Beni din de olmayan bir yere götürdü. Saygınlığımı kaybettiğim yere, Beni geri çağırdılar, onlara katılmam için, unutulmuşla dans etmem için. Ateş çemberine onları takip ettim, çemberin ortasında önderleriydim.’ Hepimiz anlam veremediğimiz gerçeklerle karşılaşmışızdır. Tanımlayamadığımız varlıklar görmüşüzdür. Bir çoğumuz bunun farkına bile varamamıştır. Bunun tesadüf olduğuna inanmışızdır. Onlara hayal adını vererek unutmayı tercih etmişizdir. Gerçeklerle yüzleşmenin tek yolu ,hayallerden uyanmaktır. Oysa ki hayal olarak gördüklerimiz kısa zamanda gerçeğe dönüşür.

Zaman durmuş gibiydi,ben korkudan dona kalmıştım. Hala gitmek istiyordum,ateşin alevi beni yakmadı. Kızgın kömürlerin üstünde yürüdüğüm zaman transta olduğumu anladım. Ruhum bedenimden yükseldi. Sadece bir kişi tanık olsaydı yaşadıklarıma. Onlarla dans ettim,oynadım ,şarkı söyledim hepsinin gözlerinde ölüm vardı,cansız figürlerdi hepsi ölüydü, Onlar cehennemden yükselmişti. Ben ölülerle dans ettikçe, özgür ruhum gülüyor ve haykırıyordu, ölü bedenimin altından Ölülerin çemberinde sadece dans ettim. Ruh ve bedenimi yeniden birleştirme zamanı gelene kadar, ruhum geri gelmişti. Ölü müyüm canlı mıyım bilmiyordum. Diğerleri bana katılana kadar.’

Ölümüyüm canlı mıyım bilmiyorum . Gerçeği görebilmem için ölümü görmem gerekir. Bu da şarkının ana temasını gözler önüne seriyor. Ölüm ve yaşam arası farkları bizlere sembolik bir şekilde anlatıyor. Şarkıyı ilk dinlediğiniz ‘’aa bu ölümü anlatıyor kesin’’gibi bir yargıya kapılmayın. Çünkü anlatılanlar ölüm ve gerçek arasından çizgidir. Gerçek yaşamda da bu böyledir. Yaşamı anlamak için cesaret gereklidir gerçeği görebilmek içinde ölümü görmek gerekir. Bunları gördükten sonra gerçeğin ne olduğunu anlayabiliriz.

Bazen ölüme dair hissettiğiniz şeyler vardır. Ölüm zamanının geldiğini bilirsiniz, Son kelimeniz sadece hoşça kal olacaktır. Ama direnciniz bu kadar zayıf olamaz. Son günlerinizi yaşarken,içersiniz ,ve istediklerinizi yaparsınız. Direncinizin kırılmasına sebep olmayacak tek şey cesarettir,o cesareti kendinizde gördünüz mü kendinizi ölüme teslim etmezsiniz.
Uykunda uzanıyorken yatağında uzanıyorken ölülerle dans etmeye gidersin. ruhunuz bedeninizden ayrıldığında, ölümle dansa başladığınızda bile bir umut vardır.
‘Gitmeme neden izin verdiklerini sanırım hiç bilmeyeceğim, ama bir daha asla gitmeyeceğim, ölüler dans edene kadar.’

Bazı şeylerin sebebini hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz doğrudur. Ama bu pes edeceğimiz anlamına gelmez. Yapmamız gereken şey gerekli dersleri çıkarmaktır. Bir gün ruhunuz teslim olsa bile ,siz savaşmaktan vazgeçmeyin. Savaşırsanız, sizin için ölümle dansı yazan kader, yine sizin için doğruyu gösterecektir. Yaşamınızın değerini anlayın ve dolu dolu yaşayın. Yapacaklarınız sınırlı. Anı yaşayın. Asla ölümle dans etmeyin. Eğer bir gün gerçekten savaşmaktan vazgeçersiniz,o zaman ölümle dans edebilirsiniz.

Ayrıntılı bir hikayeyi oluşturduktan sonra şarkının müzikal kısmına geçiyoruz. Şarkı Janick Gers ve steve harris’in yaptığı ortak bir çalışmadır. Şarkı Janick Gers’in gitar tonlarıyla başlıyor. Bir süre devam ediyor. 31.ci saniyede bruce’un şarkıya katılmasıyla sessizlik oluşuyor. Şarkının en sevdiğim yeri gitarların hızlandığı kısımdır. Bence bu şarkıya en büyük katkısı olan eleman janick gers’dir.

Gates Of Tomorrow, Albümün en zayıf şarkısı olarak görülür. Girişteki gitarlar ise insanın kulağına tanıdık gelir. Ama lirikleri gerçekten korkutucu ve büyüleyicidir. Şarkını genelinde klasik janick gers sololarını rastlıyoruz.
Kalbinin ve ruhunun etrafından bir ağ örülü, gözlerini aldatıp seni yoldan çıkarıyor. Gemiler geceleyin geçerken,kimse onları görmezken günün ilk ışıklarını çocuklara ve kadınlara teslim ederler. Ölülerin rublarına…
Ben onların kitabını gördüm,Gittiğim yerde merhametten söz edilmemişti. Affedilmek istiyorsun ama bunu ucuz sanıyorsun bunu o kadar kolay sanma.İnanan birine kurtuluşu için ödül vermem.

Şöhretin bedelini ödediğinde acı çekersin. Arkana baktığında seni kurtaracak bir tanrı yoktur. Şöhret sevdalıların sonu her zaman hüsranla bitmiştir,önce olaylar güzel gelişir,sonra felakete döner ve arkasına baktığında her şeyi kaybetmiş yardım eden kimse yoktur.

Oynatırsan eğer bunun için deli bir adamı suçlayamazsın,bana güç ver ki devam edebileyim. Doğal varlıklar,bilmediğimiz güçler içimizden geçmiştir her zaman. Bizleri yanlış yönlendirmişte olabilir,ama biz bunların farkında olamamışızdır. Şarkıda asıl konu bir ağda tuzağa düşen insanları anlatır.
Agın içinde takılı kaldım – ama ipleri kestim
Sana yarının kapılarnı gösteriyorum
Bazen ağın içinde takılı kalmışızdır,ipleri kesmişizdir ama bizi kurtaracak bir şeye ihtiyaç duymuşuzdur. Yarının kapılarını aralayan gizli bir güç,ama bu ne ,yardımıza koşan,her zaman yanımızda olan bir şey. İşte bunları çözmekte insanın kendisine kalıyor.

New Frontier, Nicko’nun ismini görmek bu şarkıda güzel. Elbette şarkı sözlerine katkısı olmuştur ama ,şarkıyı katkısı olduğu halde ismini göremezdik. Zaten Steve'in dediği gibi Iron Maiden için tüm elemanlar şarkı yazabilir.. Önemli olan tek şey yazılan şeyin gerçekten güzel olması. Nicko da bunu yerine getirmiş. 20 yıl sonra grubun bateristi nicko brain karşımıza çıktı. İnsan şarkıyı dinlerken zevk alıyor. Bruce’un sesi ve ,nicko’nun hızlı davul ritimleri insanı harekete geçiriyor. Şarkıya adrian smith’inde katkısı vardır. 3.07’de gelen sololar ise olağanüstü.

Şarkı McBrain, Smith, Dickinson yapımıdır. Nicko’nun sözlere büyük katkısı olduğunu söylemeliyim. Dave Murray ve Adrian smith sololarda döktürüyorlar. Şarkının içeriğinde basit bir hikaye geçmiyor. Dr. Frankenstein’den söz edilmektedir. Şimdiki yazacağım satırı alıntı yapmak istiyorum. Bu satır dr.frankenstein ile ilgilidir.

Ama diğerlerine inanıyorsun; Adem'le Havva'ya, cennetle cehenneme, iyiyle kötüye.. Bunların hepsi hurafedir.'
Dr. Frankenstein, yıllar süren çalışmaları sonucunda 'yaşam sıvısı' nı bulmuş, manyetik alan oluşturarak hayatın kaynaklanmasını sağlamıştır. Bu yaşam sıvısı plasentayı hatırlatan, adeta hayatın ana rahminde yeşerdiğini akla getirmek için kullanılan bir sembol olan bir sıvı. Bu sıvıda gelişip sonunda bir insan biçimini alan yaratığın duruşuysa cenini andırıyor.

Bu inanılmaz keşfini öğrenen etrafındaki herkes Frankenstein'a kızmaktadır: 'Tanrı rolünü oynayamazsın! ' ama o, oynamak istiyor.
Frankenstein’in hikayelerini daha önceden okumamıştım. Korkutucu,sırlarla dolu,büyüleyici,esrarengiz demekten kendimi alamıyorum. Bu şarkı bir şeyi sorgulamanın ifadesidir.Orda Frankstein ,tanrı’nın rolünü oynamak ister. Ama insanlar frankenstein’e kızmaktadır. Sen tanrı’nın rolünü oynamazsın diye tepkilerini koyarlar. Merhametsizce ve korkusuzca tanrıyı oynuyoruz. İşte bu cümleler kesinlikle bu şarkıyı anlatıyor. Şarkının içinde bilimsel konular anlatılır,klonlama gibi konulara değinilmiştir.

Paschendale,İşte albümün baba şarkısı. Hem müzikal olarak hem liriksel olarak olağanüstüdür. Yukarda bahsettiğimiz gibi bu şarkıda konu I.Dünya savaşıdır. Sözlerini kesinlikle anlayıp şarkıyı dinlemelisiniz. Şarkının 3.20’liğindeki kısmı beni nedense çok etkilemiştir. O bölümde enstürümanlar harikadır.Sözleri Adrian Smith mi yazmış bilmiyorum. İnternette videosunu belki rastgelmişşinizdir,rastgelmediyseniz hemen izleyin derim.

Yabancı bir toprakta uzanmıştı tek başına asker,bilinmeyen mezar. Son sözlerinde dua edip yalvarıyordu. Paschendale’in dünyasını söylüyordu. Şarkı bir savaşın hikayesi değil bir askerin hikayesini anlatır. zaman askerin acısını hafifletir ruhunun son nefesindeyken gözyaşlarıyla kurşunları paslanır ,bana onunla ilgili yılları anlat,bana bu savaşın öyküsünü anlat.

Kanla kaplı siperde uzanıyordu timi öldürmüştü benim ölümüme kadar yüzümde yağmurları hissediyorum arkadaşlarımı birdaha göremeyeceğim. İşte savaş anındaki bir askerin yaşadıkları ile ilişkili cümleler. Dumanın içinde çamur ve kurşunla beraber . Korku,dehşet,acımasızlık , en sonunda zaman duvarı aşma zamanıdır. Kesintisiz ateş ve hepimizin sonudur.

Islıklar ,bağırışlar yerde yatan insanlar daha fazla ateşlenen silahlar,yaşamsız bedemler dikenli teller üzerinde asıllı duruyor . Savaş alanında kan gövdeyi götürmüş,göz gözü görmüyor. Askerler yerde kıvranıyor,. Sonunda ölü arkadaşlarımla bir araya gelebileceğim.

18 yıl boyunca bir sürü asker çamur içinde süründü daha fazla gözyaşı yok kimsenin kazanamadığı bir savaş var öldürme zamanı geldi çatıyor.

Evden çok uzakta yaşama şansımız sadece savaşmak evden çok uzaktayız. Fakat yaşama şansımız savaşın kaderine bağlı

Bizim ve düşmanlarımızın bedenleri ölüler denizinin dışına taşıyor artık,kimsenin toprağında bir tek tanrı biliyor,ölümle dalga geçiyoruz adeta. Ölüme meydan okuyoruz.

Çarmıha gerilmiş gibi müttefikler toplanmış halde kayıpları için yas tutuyorlar alman savaşı sadece propaganda makinesi oldu ,daha önceden hiç görülmemişti böylesi. Tarihin en kanlı savaşlarından biriydi. Etrafı kan götürüyordu,insanlar ölüyordu. Acılar ,sefaletler ardı ardına geliyordu. Çünkü bu savaş tarihin en kanlı savaşlarından biriydi. Yüzbinlerce insan öldü ve sakat kaldı.

Meleklerin ağlamalarını duydum tanrıya şükredelim ki fazla ölüm olmayacak gibi insanlar gerçeği biliyorlar,paschendale dedikodusunu anlat.

Zalimlik bir insan kalbine sahip her adam kendi bölümünden sorumlu ,öldürlerimizin dehşeti insan kalbi hala aç halde. İnsanlar hala aç ama savaşmak zorundalar. Başka çareleri yok başka yaşama şansları yok. Savaşmadığı takdirde ölecekler,savaşırlarsa yaşama dair bir iansları olacaktı.

Yerimde son bir defa ayaktayım,yorgunum ama silahım hazır bekliyorum emirin gelmesini ,gerginim daha fazla kan akıtmak için hucüm emrini bekliyorum.

Kan gökten yağmur gibi yağmakta insanlar ölmektedir. Silahların sesleri utançlarını gizleyemiyor, ve biz paschendale’da ölüyoruz.

Son anda kurtulduğum şaraphanel parçası dikenli killerden direk top ateşinin olduğu yere doğru koşuyorum. Ağlamaya başladım,ama sesimi duyan kimse yok. Savaşın içindeyim,ama kimse yardım etmiyor. Kanın boğazımdan indiğinin farkındayım. Ölüm hemen baş ucumda.

Evden çok uzaktayım yaşama şansım savaşın bitmesine bağlı. Uzaktayım ,eğer yaşayacaksam savaşacağım. Başka şansımız yok.

Rüzgarda ruhumu görüyorum sınırların ötesinde tepenin arkadasındayım paschendale’de ölen arkadaş ve düşman tekrar bir araya gelecek.

Gerçek hikayemiz sona erdi. Savaşın acı hikayesinin bir anlatılışı böyle olsa gerek.




her seferinde farklı bir askerin ruhunu hissedersin dinlediğinde. her seferinde o askerlerin nasıl öldüğünü hissedersin. Savaşların bitmesi için sadece dua edersin ve yalvarırsın.

Iron Maiden The trooper şarkısında olduğu gibi savaşın kötü yönlerini bu şarkıda da bize anlatmıştır. Acımasızlıklar, ölen ve sakat kalan insanlar,sefaletler,yoksulluklar,kaybolan insanlar.
Şarkının ismi passchendale isimli bölgede gerçekleşen 3.ypres savaşının isminden gelmektedir.

Face In the Sand, Şarkının girişi blood brothers’a aşırı benzemektedir. İnsan bu kadarda benzerlik olmaz diyor. Dilim döndüğünce hikayeyi sizlere anlattım. Savaşların ne getirdiğini hepimiz biliyoruzdur. Özellikle Bruce’un performansını aşırı derece de beğendim.Şarkının başlarındaki melodilerde çok hoşuma gitti. Sessiz sessiz giriş. Sonra Bruce’un hızlı vokali insanı az da olsa harekete geçiriyor.4.14’te ise şarkıya renk geliyor. Özellikle Bruce’un ooo diye girdiği kısımda harikadır.

Savaşlar savaşlar Savaşlar. Bu dünyadaki her şeye sebep olan tek şey dünyadaki savaşlardır. Nedeni ne olursa olsun,gerek toprak kavgası gerek bir şeyleri paylaşma isteği. Sonucu ne peki sefalet,sonu ne peki zavallı insanların ölümüyle sonuçlanması.
Herkes bir şeylerin olmasını bekliyor herkes bir şeyleri görmeyi bekliyor. Deliler daha büyük felaket gelecek diyor herkes televizyondaki haberleri izliyor. Büyük felaket ne acaba,ne olabilir ki tabiki de savaşlar,yönlendirilen ve kandırılan insanlar.

Spiralin ucundaki sahte hayatlar, diktöterler dünyayı yönetiyor emiri veren patronlar emiri verdiğin itibaren askerler öldürmek ister,vazgeçmek istemez. Patronun verdiği sözden biri çıkabilir mi asker de böyledir. Verilen emiri yerine getirir.

Ben işaretleri bekliyorum onlar bana gerçeği anlatırlar. İşaretleri görüyorum zamnın sonun gösteren işaretleri. Zamanın sonu geldi,işaretleri bekleyen askerler. Emir verilmesini bekliyorlar.
Herkes arıyor ama kimse bir şey bulmuyor. Her şey gizlilik içinde. Herkes neden diye araştırıyor ,herkes sonraki yaşamı umut ediyor. Bir sonraki yaşamı düşünüyorlar. Herkes Gökyüzünden gelen ölüme bakıyor.

Kabus artık gerçek olacak insanlar gözlerindeki maskeyi çıkarıyor,herkes dua ediyor yalvarıyor ama kimse inanmıyor. İ
İzledim ve bekledim sadece bir cevap için dua ettim,kavganın ve dünyanın sefaletine bir son için dua ettim. Savaşların bitişini istediğim için dua ettim. Ama dua etsemde o son asla gelmedi. İnsanlar savaşmaya devam etti. Mezarları kazıldı,silahlar dolduruldu sadece öldürmek için. İnsanların bu dünyadan temizlenmesi için.

Trajedimizin gelecekteki hatırası bu kumlu yüz. Savaşın hatırası her zaman akıllarımızda kalacak.

Age Of Innocence, Şarkıya sessiz bir şekilde giriliyor. Şarkı Dave Murray ve Steve Harris yapımıdır. Steve yine ustalığını mükemmel sözler yazarak göstermiştir. Davulda nicko harikalar yaratmış,Bruce ise olağanüstü performans göstermiştir. Tabi gitarları unutmamalıyız. Gitarlarda vokalle uyum içindedir.

Yalanlar ,aldatmacılar,günahlar ve iki yüzlü politikacılar. İnsanları kandırırlar,tuzağa düşürürler ,hatanın bedelini masum insanlar öderler politikacıların bu söylediklerimiz umrunda bile olmaz. Adaletsizlikler ve daha bir çoğu bu şarkının hikayesidir.
Grup bu şarkısıyla asi bir görüntü çiziyor. Politikacılara nefret kusuyorlar,devleti yönetenlere ,haksızlıklara uğrayanların haklarını savunuyorlar. Adaletin olmadığı ,eşitliğin olmadığı bir dünyada yaşıyoruz ne de olsa. Hiçbirşey eşit değil,oysa bu dünyayı yöneten güçlüler ,politikacılar,en üstlerdeki patronlardır. Ezilenler ise masum insanlardır.

Journeyman, Sürprizzz!!! Evet Iron Maiden tarihinde ilk kez tamamen akustik bir şarkı .şarkının Kapanış parçasına da uygun olduğunu düşünüyorum. Iron Maiden bu şarkıda yeni şeyler denemiştir bunu da başarmıştır .
Biz ölümü aldattık o da bizi bu söz size neyi çağrıştırıyor. Ölümü hiçbir zaman aldatamazsınız , ölüm gerçektir. Ölümü aldattığınızı düşünmeniz hayalden ileriye gidemez. Gerçekleri aldatamazsınız,gerçekler her zaman yerinde kalır. Şarkı bu sözlerle ilerler.

2000’li yıllarda Metal Öldü diye bazı insanların söylemleri vardı. Bu Metal’in ölmediğine bir kanıttır. Metallica’nın st.anger faciasından sonra Iron maiden’in dance of death’i insanları uyandırmaya yetecektir.

Hazırlayan: Cem Kurtuluş

Devamını okuyun...>>



edit post