The Book of Taliesyn, İngiliz Deep Purple grubunun 1968 yılında piyasaya sürdükleri hard rock / progresif rock türünde ikinci stüdyo albümleridir. Londra'da De Lane Lea stüdyosunda kaydedilmiştir. Albüm Amerika ve Avrupa’da 1968 yılında çıkıyor,daha sonra Japonya ve Kanada’da 1969 yılında çıkıyor. Bu albümde 3 tane cover bulunmaktır. Neil Diamond’dan Kentucky Woman ,The Beatles’den We Can Work It Out,İke Tina Turner’dan River Deep Mountain High çalınmıştır. Albümün kapağını Jon Lord yapmıştır,bu da bize nasıl yetenekli biri olduğunu göstermektedir. Prodüktörlüğünü Derek Lawrence üstlenmiştir.
Şarkı Listesi
1. "Listen, Learn, Read On" – 4:05
2. "Wring That Neck" – 5:13
3. "Kentucky Woman" – 4:44
4. a) "Exposition"
b) "We Can Work It Out" – 7:06
5. "Shield" – 6:06
6. "Anthem" – 6:31
7. "River Deep - Mountain High" – 10:12
Listen Learn Read On, Şarkıda sanki başlarda trampet etkileri görülüyor. Ama bu da güzel bir başlangıç olarak gözüküyor. Ayaklarımızı yerden kesip bizi hemen harekete geçiriyor. So listen, so learn, so read on
You gotta turn the page, read the Book of Taliesyn şu nakaratları söylerken,bizi adeta kendimizden geçiriyor. Ayrıca parçanın en zevkli bölümüdür. Bu parça ,albüme isminin verilmesinde etkisi vardır. Albümün kapağıda çok farklıdır,bu albüm kapağını nasıl düşünmüşler ve uygulamışlar diyor insan kendi kendine,ama büyük bir ustalıkla yapıldığı ortada. Adeta davullar konuşuyordu, I’an paice bize burada ustalığını gösteriyor. Bi ara şarkı sessizliğe bürünüyor ve sonradan davul tonları araya giriyor ardından Rod Evans’ın inceleşmiş sesi ortaya çıkıyor. Şarkıda gitar sololarını unutmak olmaz. Şarkı resmen bize şunu aktarıyor. Dinle ve Hisset.
Wring That Neck, Enstürüman şarkılardan biridir. Enstürüman kabiliyetlerinin ne kadar gelişmiş olduğunu görebilirsiniz. Hepsi altın değer olarak bilinmelidir. Özellikle gitarda tekniğni konuşturan ritchie blackmore gerçeğini unutmamak gerekir. Tabi diğer elemanları unutursak ayıp olur. Jon Lord,I’an Paice ,Nick Simper gibi isimlere de bu şarkıda çok şey borçluyuz. Jon Lord klavye’nin inceliklerini bizlere göstermektedir.
Kentucky Woman,Bu şarkı Neil Diamond şarkısıdır,Deep Purple üzerinden coverlanarak albümde yerini almıştır. Bu da Neil Diamond ile çalışma yaptıklarının bir göstergesidir. Öncelikle Kentucky’nin açılımını yapmak gerek. Kentucky ABD’nın eyaletlerinden biridir. Kısa davul tonlarıyla şarkıya girilir. Bir kadından bahsedilmektedir,Kadını sevdiğinden başkaları inanmasa bile buna Tanrı’nın inandığından bahseder. Ortalara doğru Ritchie Blackmore’ın mükemmel soloları gelir. Kentucky Woman She gets to know you,She gets to hold you, Kentucky Woman bu nakaratlar şarkının en can alıcı bölümüdür. O bölümde insan adeta harekete geçer. Jon Lord klavye’de her zaman ki gibi başarılı bir iş çıkarmıştır.
We Can Work It Out, Bu şarkı albümde en uzun ikinci parçadır. The Beatles şarkısıdır,Deep Purple tarafından coverlanmış albümdeki yerini almıştır. Hangisi daha iyi çalıyor derseniz, Deep Purple derim. Bu kişiden kişiye göre değişir. Deep purple ,melodi üzerinde fazlasıyla durmuştur. Parçayı The Beatles’da çok iyi seslendirmiştir. Şimdi hakkını yersek ayıp olur.
Shield, Sessiz davul tonlarıyla şarkıya giriliyor,aynı eski Türk filmlerdeki fon müzikleri gibi insana keyif veriyor. Blackmore’ın gitardaki yeteneklerini atlayamayız. Eğer ki bu şarkıyı dinlemek istiyorsanız,bunu sessiz,ıssız bir yerde dinlemelisiniz. Size daha çok keyif verecektir,Çünkü şarkının sessizliği insanın içine işliyor. Bu şarkının tanımı ancak şöyle yapabilir,Sessizliğin çağrısı. Bir erkeğin her şeyini kaybedeceğini ama aşkını kaybetmeyeceğini anlatır.
Anthen, İnce klavye dokunuşuyla şarkı başlıyor. Sonra Klasik gitar tonlarının seslerini duyuyoruz. Şarkıda çeşitli enstürümanlar kullanılmıştır. Barok ,klavye,keman gibi enstürümanlar kullanılmıştır. Eğer ki bir yolculuğa çıkmışşanız yanınıza da mp3 çalarınızı almışşanız bu şarkıyı dinlemeden yolculuğu bitirmeyin derim. Bu şarkıya bir isim verer olsaydım Jon Lord ve Rod Evans’ın şaheseri derdim. Şarkıyı dinlerken sanki kendinizi tören düzenlenmiş bir yerde hissediyorsunuz, ya da kendinizi karanlık bir yerde bir şeyler düşünürken hissediyorsunuz.
River Deep Mountain High, Albümün en uzun parçasıdır. Başlarda rüzgarın uğultusunu duyarız,sonra bir ses gelir aynı çan gibi ,hani dövüşte bir çan çalır ya bu da onun gibidir. Şarkı aslında Tina Turner’a aittir. Deep Purple albümünde de yer almıştır. Parça çok melodiktir, sakin bir şekilde Rod şarkıya girer sonra şarkı hızlanır. Parça ritmik Rock’n Roll şeklini alır. Bu parça belki de biraz gerilerde kalmıştır,geride kalmasının nedeni parçanın uzun olması olabilir. Parçada ana düşünce sevgi üzerine kuruludur. Deep Purple yine diğer parçalarında yaptığı gibi çeşitli enstürümanlar kullanmıştır.
Kadro
* Rod Evans - lead vocals
* Ritchie Blackmore - guitar
* Nick Simper - bass, backing vocals
* Jon Lord - organ, keyboards, backing vocals, string arrangements on "Anthem"
* Ian Paice - drums
YAZAN: Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>
Düşündüm ,düşündüm hangi grubu incelemeye alıyım derken aklıma Amerikan Heavy metal efsanelerinden Ronny James Dio ismi aklıma takıldı. Ronny James Dio kim midir zamanında Rainbow,Black sabbath gibi gruplarda vokallik yapmış şahsiyettir. 1980’li yıllarda kendi grubunu kurup önemli Hardrock gruplarından biri olmuştur. Kendi grubunu kurarak büyük başarılara imza atmıştır. Hatta Horned Hand işaretinin Dio’nun çıkardığı söylenir. Hatta bu albüm buna işarettir. Çünkü albümün kapağındaki canavar horned hand’ı gösterir. Bu albüm metal dünyasında bir klasik olarak görülür. Günler 25 mayıs 1983’ü gösterdiğinde Holy Diver albümü çıkıvermişti. Bu albüm dünyada büyük övgülerle yerini buldu.
Eleştirmenler albümün ne kadar kaliteli olduğundan bahsediyorlardı. Tabi o dönemler Heavy Metal’in altın dönemleriydi. Albüm California’da Sound City Studiolarında kaydedilmiştir. Prodüktörlüğünü Ronny James Dio yapmıştır. Dio küçüklüğünden beri yazar olmayı istermiş, hatta şarkı sözlerini bazen anlayamazsanız. Çünkü ejderha karakterlerine yer verir ,fantastik hikayelere önem verirdi. Bu da gizliliğini ortaya koyardı.
Şarkı Listesi
1. "Stand Up and Shout" (Ronnie James Dio, Jimmy Bain) – 3:18
2. "Holy Diver" (Dio) – 5:51
3. "Gypsy" (Dio, Vivian Campbell) – 3:39
4. "Caught in the Middle" (Dio, Vinny Appice, Campbell) – 4:14
5. "Don't Talk to Strangers" (Dio) – 4:53
6. "Straight Through the Heart" (Dio, Bain) – 4:31
7. "Invisible" (Dio, Appice, Campbell) – 5:24
8. "Rainbow in the Dark" (Dio, Appice, Bain, Campbell) – 4:15
9. "Shame on the Night" (Dio, Appice, Bain, Campbell) – 5:20
Stand Up And Shout, Çok hareketli bir girişle,şarkıya başlıyoruz ,özellikle o gitar seslerini duymak imkansızdır. Adeta kafanıza işliyor . İnsanın yetişmekte zorlandığı gitar riffleri, sert ve dinamik çalınan davullarıyla tüm parça boyunca Dio bize enerjisini hissettiriyor. Ayrıca parça derin anlamları da bünyesinde taşımaktadır. Yerinde duramayan ,dünyaya karşı haykıran bir insanı anımsatmaktadır. Dio’yu bazı kişiler vokal olarak yeterli görmemiştir,bu şarkı suratlarına yapıştırılacak bir cevap niteliğindedir.
Holy Diver, Dio’yu dinlerken içimizde bir kıpraşım oluyor,adeta ejderha ile biz dövüşüp onu yenmek istiyoruz gibi insana his veriyor. Sessiz bir girişle girmesi şarkıya,insanın içinde zaten karanlık bir hava oluşturuyor. Ama sonra şarkının hızlanmasıyla insana coşku veriyor.
Dio’nun ejderha hikayelerinden,fantastik hikayeleri sevdiğinden bahsetmiştik. Hikayeler mi ne mi oluyor hani eski çağlardan mitolojik savaş tanrıları olur ya bu da onlara benziyor. Çünkü Dio’nun holy diver klibinde kılıçlı sahneleri görmek oldukça yüksek. Aslında aklımıza hemen küçüklüğümüzden izlediğimiz He- man çizgi filmi gelir. Kapalı olan bir yer düşünün,orda tek başınasınız ve karşınıza canavar çıktı ondan kurtulmanız için bir kılıca ihtiyaç duyabilirsiniz. Olması gerekende bu olmalıdır. Ejderha’yı öldürmenin yolu bir kılıça sahip olmaktır. Hikaye’de böylece sona erer.
Gypsy, Dio’nun vahşi çığlığıyla şarkıya girmesi,hızlı sololarıyla şarkının ilerlemesi her ne kadar ritimleri basit görünse de sağlam bir çalışma olmuştur . Dio sesiyle adeta meydan okumuştur. Davul temposu bir an olsun düşmemiştir. Ama şarkının en önemli kısmı Dio’nun şarkı başlarken başta attığı çığlıklar olmuştur. Bir çingene’yi anlatmaktadır ,ama bu farklı bir Çingene içinde kötülük olan ,sizin içinize büyü yapıcak olan bir Çingene. Sizi kötülüğe bulaştırmak isteyen,ceheneme sürüklemek istiyor. Çingene kadındır tabi,bazı insanlar vardır kadın görünce gözleri kör olur,bu da buna benzer. Çünkü şarkı da anlatılmak istenen çingene’nin karşısındakini ışığıyla kör etmesidir. Son 1.20 dakika gitardan gelen soloları unutmak mümkün değil.
Caught In The Middle, Öncelikle şunu değinmeden geçemeyeceğim. Nasıl sözlerdir bunlar ‘’ You'll feel it, you'll see it, you'll feel the rush of the thunder’’ insanı rüzgar gibi uçuran sözler dersek yanılmayız herhalde. Adeta havalarda uçarken ,dalganırken Dio bizi bu şarkısıyla savuruyor. Bu sözleri Heavy metal’de adı geçen Born The wild şarkısının sözleriyle insan karıştırabiliyor. Çok benzerlik gösteriyor. Şehir ışıkları,Bulutlar,gökyüzü gürültüsü bu parçadan ne istenebilir ki. Müzikal olarak değinmek gerekirse şarkı orta tempoda geçmiştir. Dio diğer şarkılara göre daha yavaş bir izlenim bırakmıştır.
Don't Talk To Strangers, Açıkçası ilk dinlediğinde insan bu nasıl bir giriştir diyor. Çünkü diğer şarkılarda daha hızlı girişleri insan gözünde canlandırıyor. Hızlı gitar ritimleri,Dio’nun vahşi çığlıkları yerini klasik gitar tonlarına bırakıyor. Bu parça kısa zamanda Dio klasiklerinde biri olmuştur. Basit ritimleriyle,kolay söylenmesiyle insanların beynine kazanmıştır. Başlarda kısa bir girişten sonra şarkını hızlanır,bu da şarkıya ayrı bir heyecan verir. Sözler olarak incelendiğinde Yabancılarla arkadaşlık kurmanın zararlı olduğu anlatılmaktadır. Tabi sadece konu bununla sınırlı değildir. Cennet,Cehenem,Kadınlar ,rüyalar gibi konulara da değinmektedir. Şu sözcükler cennet ve cehenem arası konuların şarkıda geçtiğini bize anlatıyor. Don't go to heaven 'cause it's really only. Ne kadar da açık değil mi .
Straight Through The Heart, Davul ile başlayan bu şarkı çok teknik bir parçadır. Her ne kadar anlamlı slow bir parçayı andırsa da ,çok hareketli ve coşkulu bir parçadır. Parçanın ortalarına doğru sololar,riffler kafa yardırır ve aniden Dio’nun kükremiş sesi ortaya çıkar.
Invisible,Diğer parçaların biraz gölgesinde kaldığı söylenebilir. Sessiz bir girişi vardır,sonra Dio bu şarkıya ürkütücü bir şekilde girer. Diğer şarkılardan daha farklı bir vokal tarzıyla söylenmiştir. İlk baştaki vokal söylemi ile ortalarda söylenen vokal söylemi farklıdır. Sözlerinin ilginç olduğunu anlamak için ‘’ In the palace of the virgin lies the chalice of the soul and it's likely you might find the answer there’’şuraya bakmamız kafi olacaktır.
Rainbow İn The Dark, Klavye ile başlayan bu parça sert riffleriyle,güçlü bass ve davullarıyla uyumlu bir parçadır. Özellikle Klavye’nin bu parçada kullanılması insanların kulağına daha hoş gelmiştir. İnsanların kulaklarına kazınmıştır. Gizemli ve karanlık havasıyla Dio klasikleri arasında yerini almıştır. You've been left on your own like a rainbow like a rainbow in the dark şu nakaratlar şarkının gizemine ait bize bir şeyler anlatabilir.
Shame On The Night, Bana göre yine büyük bir gizemi andıran parçalardan biridir. Kulaklarımıza değişik gitar efektlerinin sesi gelmektedir. Kapanış olarak Son parça olması bizleri üzmektedir,keşke daha çok parça olsaydı dedirtiyor. Bu şarkılar heavy metal’e gönül vermiş herkesin baş ucunda bulunmalıdır.
Kadro:
* Ronnie James Dio – vocals, keyboards
* Vivian Campbell – guitar
* Jimmy Bain – bass, keyboards
* Vinny Appice – drums
YAZAN: Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>
High Voltage Avustralyalı hard rock grubu Ac/Dc''nin 1976 yılında Mayıs ayında yayımlanan ilk albümüdür. Atlantic Records etiketiyle albüm çıkmıştır,Amerika'da üç milyon satmıştır. Rolling Stone bu albüme her zamanların en iyisi demiştir,2003'te bir daha yayınlanmıştır.
1976’da yayınlandı. ve farklı bir cover kaydettiler, High Voltage'ın uluslar arası versiyonu Avustralya’da karışıklığa neden oldu ve Avusturalya’da sadece T.N.T. albümü geldi. Buna rağmen 2. High Voltage albümünün orjinalinden 2 parça She's Got Balls ve Little Lover kullanılarak kaydedildi. Orjinaldeki 4 şarkı Baby, Please Don't Go, You Ain't Got a Hold on Me, Soul Stripper, and Show Business, Birleşik Devletler,Kanada, Japonya’da 1984’te Ekim ayında yayınlanan '74' Jailbreak albümünün EP'sine katıldı. Bu nedenle "Stick Around" ve "Love Song şarkıları uluslararası olarak basılmadı. Prodüktörlüğünü Harry Vanda ve George Young üstlenmiştir.
Şarkı Listesi
01 It's A Long Way To The Top (If You Wanna Rock'n Roll)
02 Rock 'N' Roll Singer
03 The Jack
04 Live Wire
05 T.N.T.
06 Can I Sit Next To You Girl
07 Little Lover
08 She's Got Balls
09 High Voltage
It's A Long Way To The Top (If You Wanna Rock 'n' Roll), Bol gitarlı dedik Ac/Dc dedik ve elektrik dedik tam da bu üçleme uyuyorlar. Şarkıya Malcolm Young’un gitar tonlarıyla giriliyor. Sonlara doğru arkadan gelen Saksofan sesini insanlar duyunca bunun belki de bir çağrışım olduğunu anladılar. Rock’n Roll yapmanın zorluklarından bu zorlukları tek geçmenin yolunun Bir Rock’n Roll grubunda çalmasından bahsetmektedir. O zamanlar grup yola koyulduğunda belirlediği bir hedef vardı,bu hedef bir Rock’n Roll grubunda çalıp insanları çılgınlar gibi eğlendirmek,büyük bir kitleye ulaşmaktı. Kitleye ulaşarak milyonları çevresinde toplamıştı. İnsanlar bu şarkıyı ilk dinlediğinde çılgınlar gibi eğlenmiş ve böyle bir grubun çıktığına minnettar kalmışlardır.
Rock’n Roll Singer, Yine akışkan gitar tonları bizi harekete geçiriyor. Yerimizde duramıyoruz ve içimizde biryerlere zıplama isteği ve kıpraşma meydana geliyor. Yine Rock’n Roll rüyalarını süsleyen bir şarkıdan bahsetmektedir. Şarkı,Ben büyüyünce Rock’n Roll yıldızı olacağım gibi sözler içermektedir. Kuralların koyulmasından nefret eden biri ve o kuralları bütünüyle yıkan bir lider. Saçlarını uzatan kendisi gibi yaşamak isteyen birini anlatıyordu. Aynı Angus’ın okulda taktığı yakalar gibi. Angus belki de bu zorunlu şeylerden nefret ediyordu. Çünkü o kendi yaşamını oluşturmak istiyordu. Bu yaşamın Rock’n Roll’dan geçeceğini biliyordu,çünkü Rock’n Roll’da özgürlük vardı.
The Jack , Sessiz sessiz şarkıya giriliyor ve davul’un çanlarını duyuyoruz. Sözlerin geneli poker’e endekslidir. çağrışım olarak bir kadınla bir erkeğin birbirlerine kur yaptığı anı anlatır. Kadın oyunu kendi kontrolü altında tutmayı ister,Ama bu kumar sadece bir kişinin kontrolü altında olmaz. Poker nasıl tek oynanmazsa bu da böyledir. Cleveland konseri vardır bu şarkıyı söylerken insanlar kendilerinden geçiyor. Bon Scott ise mikrofonu seyircilere uzatıyor,seyirciler ise hep bir ağızdan She's got the Jack diye bağırıyorlar. Şarkıda Bas gitar tonları çok önemli bir yere sahiptir.
Live Wire , Yine sessiz bir giriş, gitarlar seslerini yavaş yavaş duyuruyor. Sessiz girişteki sesler davulu çalan kişi Phil Rudd’a aittir. Şarkı hızlanma aşamasına daha gelmemiştir. Angus adeta kendinden geçiyor ve bizi de kendimizden geçiriyor. Bon Scott cehenemden gelen sesiyle üzerimizde etki bırakıyor. Aşk,Bela,Heyecan hepsi bu şarkıda var . İnsanda elektrik etkisi yaratıyor.
TNT, Herhalde Elektriğin böylesi görülmemiştir. İnsanda şok yaratan bir şarkıdır. Adeta gök gürültüsü gürler ve sokakta yanlız yürüdüğümüzde bu şarkıyı dinlediğimizde aşırı şok etkisi yaratabilir. Ayrıca konserlerde çalınan en popüler şarkılardan biridir. Seyirciler adeta bu şarkı çalınırken kudururlar. Şarkının girişi süperdir,Hayt Hayt Hayt diye hemen dinleyeni havaya sokar. Şarkıyı dinlerken kendini patlamış bir dinamit gibi hissederseniz.
Can I Sit Next To You Girl, Diğer eğlendirici bi şarkı Can I sit Next to you girl. Malcolm ve Angus adeta gitar çalarken kendilerinden geçmiştir. Ayrıca şarkının başlarında bir flüt veya saksafon sesini sanki duyar gibiyiz. Bir erkeğin kıza yaptığı sürprizden bahsedilmektedir. Şarkının en can alıcı kısmı ise Can I sit next to you, girl
Sözlerini ard arda söylenmesidir.
Little Lover, Ac/Dc dinlerken Bon Scott’un bir sözü aklımıza geliyor. Bütün sözlerimiz kafa çekmek ve Rock’n Roll hakkında diye sözleri vardır. Rock’n Roll diye bahsettiği ne oluyor bir müzik türü,bu müzik türünün oluşturduğu konularda bazen Aşk ile bazen müzik ile ilgili oluyor. Bu şarkı, Bir gösteri şovu ,Rock’n Roll ve bir gitaristi anlatan sözleri içermektedir. Şarkının ismine uygun sözlerde şu nakaratta geçmektedir.( Little lover, I can't get you off my mind).
She’s Got Balls, Bu şarkının Ac/Dc tarihinde ayrı bir önemi vardır. efsanevi ac/dc vokalisti bon scott'un karısının isteği üzerine ona yazdığı şarkıdır, kaçınılmaz bir şekilde bu şarkıdan sonra terkedilmiştir. Bu şarkıyı yapıyor ondan sonra terk ediliyor,nasıl bir şeydir bu ya . Başlarda yine Malcolm etkisi görülmektedir. Gitarlar ön planda yer almıştır. Şarkıya ayrı bir uyum sağlamıştır. Bon Scott ise bu şarkıyı farklı içtenlikle söylemiştir. She Got Balls diye bağırırken Balls sözcüğünü uzatıyordu. Ayrıca bu hikaye şöyle geçmektedir. Bon Scott’un karısı bana neden şarkı yazmıyorsun der,Bon scott ise şarkı taşaklı kadın adında bir şarkı yazar ve bunun ardından bon scott terk edilir.
High Voltage, Bu şarkının nedense benim için çok eğlendirici bir yönü var. Zaten şarkının High Voltage olması insanda bir elektrik oluşturuyor. Yüksek voltaj ve Rock’n Roll daha ne istiyorsun gibi insanda etki bırakıyor. Senin sahip olacağın tek şey Rock’n Roll,seni elektriğe çeken,kıpır kıpır ettiren sadece Rock’n Roll. Şarkıda bir gruba mensup olan ,saçlarını uzatan,bir grupta çalan ve tek gecelik ilişkileri olan birinden söz edilmektedir. Ne diyebiliriz ki sadece en yüksek seslisinden High Voltage and Rock’n Roll diyorum.
Kadro
* Bon Scott – lead vocals, bagpipes
* Angus Young – lead guitar
* Malcolm Young – rhythm guitar, backing vocals
* Mark Evans – bass, backing vocals
* Phil Rudd – drums
* Tony Currenti -
* Harry Vanda – producer
* George Young – producer;
Web Site: www.acdcrocks.com/
YAZAN:Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>
Exodus’un 1982 Demo albümünden sonra 1985’te yayınlanan albümüdür. Aynı zamanda thrash metal örneklerinin verildiği albümlerden birisidir. Ayrıca albüm Death metal ve grindcore gruplarının çıkmasına etkide bulunmuştur. Exodus ,sert gitarlarıyla gökyüzünü andıran davul tonlarıyla yırtıcı vokalleriyle ,hızlı müziğiyle hemen ismini duyurmuştu. Kusursuz thrash metal eseri olan Bonded by Blood’a imza atmışlardı. 20 küsur yıl geçmesine rağmen albüm tarihe altın harflerle ismini yazdırmıştır. Bu albüm sonrası Baloff gruptan ayrılmıştır,yerine steven souza gelmiştir. Albümün daha erken yayınlanması planlanırken bazı finansal problemler yüzünden yayınlanamamıştır. Eğer daha önce yayınlansaydı Metallica’nın Killem all albümünü sollardı. Belki de kimilerinin gözünde Metallica'nın Killem all albümünden daha iyidir.
Şarkı Listesi
1. "Bonded by Blood" – 3:48
2. "Exodus" – 4:09
3. "And Then There Were None" – 4:44
4. "A Lesson in Violence" – 3:49
5. "Metal Command" – 4:16
6. "Piranha" – 3:50
7. "No Love" – 5:11
8. "Deliver Us to Evil" – 7:11
9. "Strike of the Beast" – 3:56
10. "And Then There Were None (Live)" - 4:51
11. "A Lesson in Violence (Live)" - 3:26
Bonded By Blood, Sessiz bir sesle şarkıya giriliyor. Davul tonları beynimizde bir yer açıyor,aynı taramalı bir tüfek gibi thrash budur dedirtiyor. Sonra Baloff o yırtıcı sesiyle şarkıya giriyor. Bu şarkı albümün ilk şarkısı neymiş be dedirtiyor adama. Saldırganlık,şiddet,kavga,headbang yapma istediği hepsi bu şarkıda var. Metal müziğe dair olayları içeriyor. Metal müziğin ayrılmaz bir bütün olduğunu sözleriyle bize anlatıyor. Özellikle son 1.30 dakika kala atılan sololarda adeta bizi ceheneme yolculuğa çıkarıyor. Bu şarkıda tekrardan Baloff gibi bir vokalin ne kadar önemli biri olduğunu anlıyoruz.
Exodus, Gruba ismini veren şarkı bu kadar hızlı bu kadar agresif ancak bu kadar atak olabilir. Her Exodus şarkısında görüldüğü gibi bu şarkıda da etrafa saldıranlık bir yerlere hakim olma düşüncesi var . Ölüm,acı,kan,ceset ve acımasızlığın hükümdarı Exodus desek yanılmayız herhalde. Baloff agresifliğin üstüne çıkmış,o bağırınca insanda parçalama hissi oluşuyor. Tom Hunting gibi davulcu adeta gökyüzü gürlemiş gibi davulunda harikalar yaratıyor. O nasıl bir hız hakimiyeti dedirtiyor. Riff’ler bakımından zengin bir müzikale sahip bir şarkıdır.
And Then There Were None, Nasıl bir giriştir dedirten parçalardan biridir. Sonra davulların tonları sert,beynimizde headbang sebebine yol açar. Baloff ‘un şarkıya girmesiyle insanda gök gürler gibi etki bırakır. thrash metal’in yine ezilmişlerin müziği olduğunu bizlere gösterir. Sistem karşıtı olan anarşik çocuklar olarak karşımıza çıkarlar. Sözleriyle duvarları yıkıp geçerler. Nükleer bombaların dünyaya zararından tutun,katliamların yapılışından ,çocukların vücutlarının küllerle yakılmasından bir çok konuya değindiler. İnsanlar Exodus’u dinlerken korkuttular,etrafa korkuluk saçtılar. Ama böylece thrash metal efsaneleri içinde yer aldılar.
A Lesson in Violence, İşte şiddetli bir müzik ister thrash metal budur dedirten bir şarkı. Şarkı başlarken davul tonlarıyla birlikte gitar seslerini de duyuyoruz. Kendimizi kontrol edemeyip headbang yapmaya koyuluyoruz. Bu şarkının klibi barda çekiliyor ve yer yerinden oynuyor. Adeta bütün salon kafalarını sallıyor,kafalar artık kopma noktasına gelmiş. Şiddet gittikçe yükseliyor.
Metal Command, Bir komut bir ilerleme ve en sonunda metal müziğin hükmettiği bir dünya. Böyle bir şey olduğunu düşünsenize,şarkı da ana tema budur. Bir emir bir komut bu emir ise Metal müzik. Şehirden şehre gezmeler,her yerde gürültülü çalmalar,yumruklar havada,seyirciyle deli gibi birlikte headbang yapmalar,gitarın sololarıyla dünyaya hükmetmek hepsi Metal müzikte var. Exodus ise bunu bize komut olarak bildiriyor. Son cümlenizi söylerken nefes nefese kalacaksınız. Metal müziğin de ruhu budur.
Piranha, Exodus ilk defa ülkemize geldiğimizde bu şarkı çalınmamıştı,bunun nedeni nedir bilmiyorum. Şarkıyı hayranlarının çok sevdiği belli. Gümbür gümbür davul tonları biryere saldırma isteği uyandırıyor. Baloff ise öfkeli vokaliyle adeta bizi duvardan duvara atıyor. Sololarıyla yerden yere vurup,kendimizi kaybetmemize neden oluyor. Kahretsin bu şarkı çalınmaz mı dedirtiyor.
No Love, Çok sade bir girişi vardır,Exodus’tan böyle giriş gelemez diyorsunuz. Sonra ise şarkı halini değiştiriyor. Daha sert bir hale geliyor. Daha şarkıyı dinlemeden no love isimli şarkıdan daha ne bekleyebilirim ki diyorsunuz. Sevgi istemiyorum,alacağım tek şey intikam dedirtiyor Exodus. Kan,Ölüm,Vahşilik,Cehenem,Karanlık ve Exodus’un katı kuralları hepsi bu şarkıda birleşiyor.
Deliver Us To Evil,Bu şarkı albümde en uzun şarkılardan biridir. Özellikler riffler insana kafa yardırır. Baloff her şarkıda olduğu gibi bu şarkıda vahşiliğin doruklarına çıkmıştır. Eziyet,kötülük,acı çekmek thrash metal ve saldırganlık. Kötülüğün dünyanın sonu olduğu,işkencenin hüküm sürdüğü kötü dünyayı bizlere sert sözleriyle yırtıcı vokaliyle anlatıyor. Şarkının anlamından da belli olmuyor mu bizi kötülüğe teslim et. Bi de unutmamalıyız ki sözlerde Anti God gibi düşüncelerde yer almaktadır.
Strike the Beast, Yine yardırıcı riff’lerin ve gümbür gümbür davul ataklarıyla gelen bir şarkı. Adeta baloff’un hızına yetişemiyoruz. Bizi kötülükler diyarına götürüyor. Sert,agresif,saldırganlık,içimizde biryerlere kafa atma hissi uyandırıyor. Yine kötülük üzerine sözler yine Exodus.
YAZAN:Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>
Vulgar Display Of Power albümü Pantera’nın altıncı stüdyo albümüdür. Atco Records tarafından 25 Şubat 1992 yılında yayımlanmıştır. 1990’ların en etkili metal albümlerinden biri olmuştur.Grubun en bilinen şarkıları Fucking Hostile , Mouth for War,This Love, Walk olmuştur. Thrash albümü olmakla birlikte ,Hardrcore gruplarına etkide bulunmuştur. Çoğu Hardcore grubu bu albümden etkilenmiştir.Albümün adı 1973 yılında yayımlanan Exorcist gelmektedir.Sinema tarihinin en korkunç filmlerinden biri olarak bilinir.
Film’in ayrıntısına girmek gerekirse biraz, 12 yaşında bir kız çocuğunun içine giren şeytanla , şeytana karşı savaş veren iki rahibi konu alıyor. Ayrıca Phil Anselmo’nun boynunda ATR dönen bir dövme vardır bu yedinci şarkı olan "No Good (Attack the Radical) şarkısını göstermektedir. Albüm 2004’te çift platin ödülü alma başarısını göstermiştir. Prodüktörlüğünü Terry Date üstlenmiştir.
Phil Anselmo: Vokal
Dimebag Darrell: Gitar
Rex: Bass gitar
Vinnie Paul: Davul
Şarkı listesi
1.Mouth for War
2.A New Level
3.Walk
4.Fucking Hostile
5.This Love
6.Rise
7.No Good (Attack the Radical)
8.Live in a Hole
9.Regular People (Conceit)
10.By Demons Be Driven
11.Hollow
Mouth for War,Saldırganlık,agresiflik,intikam,nefret hepsini Phil paşamız bizlere belirtmiş. Bu şarkı insanların birilerine saldırmasına sebep olur. Neden mi bir o kadar agresif ve hızlı. İnsanın içinde saldırganlık hissi barındıran bir parça,hele ki bu şarkıyı yolda araba sürerken dinlerseniz kendinizi kaybedersiniz. Özellikle Phil paşamız sert ve agresif vokalleriyle bizi yerden yere çarpıyor. Vinnie balyoz gibi davul tonlarıyla adeta beynimizde bir şey oluşturuyor. Özellikle Vinnie’nin 3.08 giren davul tonları aynı bir balyoz gibi çarpıyor ve sarsıyor.
A New Level, Şarkı girişindeki gıcırtı kenarı ince ve sert bir penanın kalın teline sürtülmesi ile elde edilir. Vinnie davul tonlarıyla beynimizde büyük izler bırakıyor. Sonra parçaya Phil paşamız giriyor. Asi,leş,pislik sözler hepsi Phil paşamızın marifetlerinde saklı. Bu sözlerin ortaya çıkmasında Yaşadığı ortam,büyüdüğü çevre’nin katkısı büyüktür. Dinlerken duvardan duvara atlamayın kafanızın yarmanıza sebep olabilir.
Walk,Bu şarkı Rusya konserinde insanların kafalarının kopmasına sebep olmuş bir şarkıdır,Yumruklar havada, savaşa gitme hissi uyandırır. Bu şarkı için rivayetler geçer. Anselmonun bu sarkıyı kendisine yamuk yapan bir arkadasıyla , pantera konserlerine gelen punk , abidik gubidik tekno insanlarına adadıgı da soylenir. Rusya konserinde milyonlar bu şarkıyla kendinden geçmiştir,Anselmo hünerlerini sergilemiştir. Sözler her zaman ki gibi kin ve nefret dolu. 3.03’teki o sololar nasıl bir şeydir diye insanda büyük his uyandırıyor.
Fucking Hostile,Şarkıyı ilk dinlediğinizde oha lan bu adam nasıl çalıyor hissine kapılabilirsiniz.İnsanda kesinlikle biryerlere saldırma hissi uyandıran parçadır. Hızlı,agresif,sert ne ararsanız,Phil paşamız içindekileri kusmuş. Sonundaki Fucking Hosile diye uzatması kulaklarımızın pasını siliyor. Sözler Phil’in hayatına bir yolculuk sayılabilir. Küçükken yaşadıkları ve büyüdüğü çevre’nin etkilerini a new level şarkısında olduğu gibi bu şarkıda da görebiliriz.
This Love,Başlarında Pantera böyle şarkılar mı yapar dedirten sonra şaşkınlığa uğradığımız şarkılardan biridir. Sevgiyi bile nefretli bir anlatımla dile getiriyor. Klibinde ise hayat kadınları gösterilmektedir.Müşteri parayı kadına veriyor klipte görüldüğü gibi. Burda fahişe ile yaşanan bir aşkın küllerini de bize sunuyor Pantera. Adamların sevgisi bile yumruk dedirtiyor insana.
Rise, Diğer şarkılardan çok hızlı çok agresif nasıl bir tanım yapsam ki bu şarkıyı şiddetin en yüksek boyutu,nefretin çoğaldığı doruğa kadar yükseliyor. Vinnie yine balyoz gibi beynimize davul tonları yapıştırıyor. Yine nefret dolu yine kin dolu sözler. Şarkının hızına yetişemiyoruz,Phil’in nefret kokan sözleri headbang yapmamıza sebep oluyor. Eğer bu şarkıyı dinliyorsanız,Headbang yapmamanız imkansızdır.2.56’da başlayan Dimebag’in mükemmel soloları ise bizi uçuruma sürüklüyor. Ayrıca Dominate and take the motherfucking world bölümünü pek ayrı telafüz eder.
No Good(Attack The Radical),Bu şarkının bir özelliği vardır. Phil’in boynunda olan dövme bu şarkının simgesidir. Politika’ya karşı gösterilmiş bir tepkidir. Üstünlük,alçaklık,ezilmek gibi önemli kavramlara değinmiştir. İnsanların fikirlerinden ne olursa olsun vazgeçmeyeceğini belirten bir şarkıdır. Hani her şeyden vazgeçerim fikrimden asla dersiniz ya bu da onun gibi bir şeydir. Çünkü fikirler ne topla öldürülebilir ne de silahla.
Living a Hole, Şarkının başlarında Davul tonları şarkının nasıl hareketli olduğunu bize gösteriyor. Etraf dallamalarla dolu olduğunda ,insana bu dallamalarla iyi geçinme zorunluluğu dayatıldığında tüm nefretin dışarıda çıkacağını belirten bir şarkıdır. Kavga hissi uyandırır insanda. Phil tabiriyle tekme tokat dalayım dersin karşındaki kişiye.
Reguar People(Conceit), Vinnie’nin davul tonlarıyla başlıyor bu davul tonları bir süre devam ediyor. 1.20’de şarkıya yavaş giriş yapılıyor ve sonra adeta kudurmuş gibi şarkı saldırganlık ve agresiflik üzerine hızlanıyor. Liriksel olarak diyoruz ki Bir Pantera şarkısında da fuck geçmesin diyoruz. Ama bu Phil’in ruhunda var . Nefret,öfke,saldırganlık,kavga,dövüş. Bunlar olmasa Pantera’da eksiklik görülür. Bir yanda erkek kardeş sevgisi için kavga edenler bir yanda da birbirleriyle kavga etmek için yarışa giren insanlar. Bu söylediklerimiz de ana temayı oluşturuyor.
By Demons be Driven,Nasıl bir pisikopat şarkıdır bu,Phil anselmo kafayı yemiş ve sıyırmış olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle şarkının şu kısmı (by demons be driven
beckon the call)şarkının içeriğini bizlere açıklıyor.Hollow şarkısına geçişte önemli bir şarkıdır. 4.12’de başlayıp şarkının bitişine doğru giden davul tonları insanın beynine işler.
Hollow,Kapanış ise gizemli bir şarkı olan Hollow ile oluyor. Belki de Dimebag Darrel’in ölümünden sonra Pantera hayranlarının sık sık dinlediği şarkılardan biri olmuştur. Bu parçayı miras gibi değerlendirmemiz gerek,çünkü Pantera bu albümde agresiflik,nefret,öfke üzerine yoğunlaşmıştır,fazla ballad albümde yer almamıştır. Bu şarkıyı dinlerken Dimebag aklımıza gelebilir,çünkü sözler sanki Dimebag Darrel’i andırıyor. Bir arkadaşı özlemenin hissettirdiği duygu bu şarkıda olsa gerek.
YAZAN:Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>
Cinderella’nın 1986 yılında çıkardığı birinci stüdyo albümüdür. Albüm Glam Metal dünyasında büyük bir yankı oluşturmuştu. Belki de kimse böyle bir şey beklemiyordu. Ama albüm mükemmel bir başarı yakaladı ve Cinderella’nın hayranları çoğalmaya başladı. Tom Keifer denen bir sesin önderliğinde ilerlediler. O yırtıcı sesiyle gruba büyük bir ilham verdi. Albüm Mercury Records tarafından çıkarılmıştır. Prodüktorlüğünü Andy Johns üstlenmiştir. Nobody’s fool ,Shake Me gibi şarkılar hit şarkılar arasında yerini almıştı. Nobody’s Fool Mtv kanallarında yayınlandı,Top 20 listesine girdi.
Elemanlar:
Vokal:Tom Keifer
Bas Gitar:Eric Brittingham
Gitar:Jeff LaBar
Davul:Fred Coury
Night Songs, İşte albüme ismini veren şarkı. Mükemmel davul tonlarıyla şarkıya giriliyor ve Tom Keifer’in o muhteşem sesi ortaya çıkıyor. Böyle bir ses karşısında şaşkınlık geçiriyoruz. Dünyanın en iyi 100 vokali arasında seçim yapsak eminim ki Tom Keifer bu listeye girer. İşte Tom Keifer böyle vokaldir. Fred Coury’de uyumu çok iyi yakalamış. Şu şarkıyı dinleyipte sevemeyecek insan tanımıyorum. Cinderella’nın en hit şarkılarından biridir. Özellikle 2.35’de başlayan sololar mükemmeldir. Bir gece şarkısıdır,Gece şarkılarının anlamı büyük olur derler.
Shake me, Nasıl bir giriştir o,Fred Coury mükemmel girişiyle bize eşlik ediyor,Bu şarkıyı dinleyipte yerinde duran insan olamaz. Çünkü insanı hemen harekete geçiren bir parçadır. Özellikle Shake me All Right ,She Said Shake me kısımları insana mükemmel keyif verir. 2.07’de gitar’a girdikleri an sessizliğin oluştu andır. Özellikle o yıllardaki videoları izleyince,insanların nasıl çılgınca,delice eğlendiğini görebiliyoruz. Tabi bunda Tom Keifer faktörü çok büyüktür. Özellikle Bayanları konserde gördüğümüzde Tom keifer’in içine gircekmiş gibi görüyoruz. Ses,Karizma ,yetenek ne denilebilir başka.
Nobody’s Fool, Damar dolu bir şarkıdır,ve albümün en mükemmel şarkılarından biri olarak görülür. Moskova konserinde dünyayı sallamıştır. Duygusal olduğu için şarkı diğer insanlarda da ağlamaya yol açmıştır. Konserse seyirciler ayakta,alkışlarıyla şarkıya eşlik etmişlerdir.Ayrıca Bir kısımda attığı çığlık insanı korkutur,İşte vokal budur dedirtiyor. Ayrıca şarkıyı dinlerken,klibini de izleyin. O zaman şarkının hikayesini daha iyi anlayacaksınız. Sokak ortasında 2 fahişe çıkıyor araba geçerken yoldan ‘’aa diye’’çığlık atarlar.
Nothin For Nothin, Yine mükemmel enerjik ve dinamik şarkı bizi bekliyor. Mükemmel eğlenceli davul tonlarıyla şarkıya giriş yapılıyor. Sonra Tom Keifer şarkıya giriyor. Şarkının en eğlenceli kısmı ise You got nothin,Nothin for nothin kısmıdır. Eğlenmek isterseniz eğer ,bu şarkıyı dinlemeden geçmeyin derim. İnsana müthiş haz veriyor. 1.53’te sololar gelir,davulda şarkının takipçisi olur. Özellikle bir klibi vardır,tabi başkaları tasarlamıştır. Şarkının içeriğinde hatunlar oynuyor ,ve klibe bakarsanız farklı anlamlar çıkartabilirsiniz. Sex Ands Rock’n Roll aklınıza gelebilir.
Once Around The Ride, Giriş yine Fred Coury’nin o mükemmel ve eğlenceli davul tonlarıyla açılıyor. İşte Glam bu dedirtiyor adama resmen. Eğlenmemeniz için hiçbir neden yok. Resmen biz buyuz diyorlar. Tom Keifer sese girdiğinde sanki bir ses gelmiyorda ,sanki iki kişi söylüyor gibi geliyor. Sözler ise her zaman ki gibi Cinderella’yı andırıyor. Aşk sözcükleri şarkıyada yansıyor. Hissetmek,Dokunmak, gibi kelimeler ön plana çıkıyor.
Hell On Wheels,Başlarda gitar tonlarıyla başlıyor sonra sert davul tonlarıyla şarkıya giriliyor. Bu da diğer şarkılar gibi eğlenceli ve dinamik olduğunu bizi gösteriyor. Sanki bir bomba patlar gibi Tom Keifer’den o kadar kuvvetli bir ses çıkıyor. Şarkının içeriği Cehenemle ilgili,adamlar sanki diyor ki cehenemde bile çalarız be,şov için çıkar yine çalarız diyorlar gibi şarkı his uyandırıyor.
SomeBody Save Me, Hafif davul tonlarıyla şarkıya giriliyor. Davul ile birlikte Tom Keifer parçaya giriş yapıyor. Unutulmuş şarkılar arasındadır. İçerik ise işini kaybeden birinin işini nasıl kazanacağını nasıl kurtaracağını anlatmaktadır. Bir ihtiyaç bir yardım söz konusudur.2.22’de gitarda soloya girilir,o solo bizi uçuracak gibidir.
İn From the Outside, Şarkı başlarkan ilk önce gitar’da mükemmel soloya giriyorlar ve sonradan her zamanki gibi Davul araya giriyor. Şarkı Aşk ile olduğu her halinden belli. Baby's had enough of looking sözlerinden belli olmaktadır. Tom Keifer’in mükemmel sesiyle adeta uçuyoruz,çünkü büyük bir ses yeteneği desek yanılmayız herhalde. Fred Coury ise Davulda iyi bir performans gösteriyor.
Push Push,Yine yerinde duramamaktan kuduracağınız bir şarkı karşınıza çıkıyor. Tom Keifer bizi karşılıyor ve bu şarkıyı davul çalabilsem çalmak isterdim hissi insanda uyandırıyor. Çünkü çok eğlenceli bir şarkı. Eğlenin,gezin,tozun dedirten bir şarkı. Albümün en hit şarkılarından biridir,Konserlerde de nobody’s fool ile birlikte çalınan şarkıların başlarında gelir. Bu şarkıyı dinleyince insan yerinde duramıyor,arkadan biri ittirir gibi hemen harekete geçiyorsunuz.
Back Home Again, İntro gibi giriyor şarkıya,ya da biz öyle zannediyoruz. Ardından davul tonları geliyor,Ve Tom Keifer’in içimizi açan mükemmel sesi yükseliyor.Özellikle guitar and a dream şu kısım Gitarıyla nasıl bütünleştiğini bize anlatmaktadır. Biliyorsunuz ki Tom Keifer Cinderella’da gitar görevinde de bulunmuştur. O zamanki döneme bakınca insanların nasıl çılgınlar gibi eğlendiğini görüyoruz.
HAZIRLAYAN:Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>
Axel Rudi Pell - Tales Of The Crown (2008) (0)
10:56 by Cem kurtuluş , under Yabancı Albüm Analizleri
Yine Axel Rudi Pell’den mükemmel bir albüm,Balladları ile adamı yerden yere vuran öldürmeyen ama süründüren Axel Rudi Pell’in albümü bildiğimiz üzere Kasım ayında çıkmıştı. Albümün adı da ‘Tales Of The Crown. Axel ise yaptığı açıklama da hayranlarına şu açıklamalarıyla seslenmiştir. “Dinleyicilerimiz biraz yenilikle birlikte benden ve grubumdan beklediklerini alacaklardır.” Demiş ve şu cümleleri eklemeyi ihmal etmemiş. "Evet, bildiğiniz klasik "Axel Heavy Metaliyle' karşınızda olacağız; ama bir kaç tane yenilik de sizleri bekliyor. Korkmaya da gerek yok, bu modern dokunuşlar derece derece olacak ve çok iyi ayarlandılar, yaptığımız yenilikler şarkılarımızın ruhunu kesinlikle tehdit etmiyor." Ve albüm hakkında ipucları vermiştir.
Bize ise sadece bunu dinlemek düşüyor. albüm Gelsenkirchen's Redhouse stüdyolarında Axel Rudi Pell, amerikan vokal johny gioeli, klavyeci ferdi doernberg, basis volker krawezak ve davulcu mike teranna tarafından kaydedildi.
Parça Listesi
1. Higher (7:18)
2. Aint Gonna Win (4:51)
3. Angel Eyes (4:57)
4. Crossfire (5:22)
5. Touching My Soul (6:32)
6. Emotional Echoes (5:07)
7. Ridding On An Arrow (5:55)
8. Tales Of The Crown (8:21)
9. Buried Alive (5:42)
10. Nothern Lights (6:22)
Bu albümde Axel Rudi Pell’le birlikte çalışan müzisyenler ise,
Johnny Gioeli (vokal),
Ferdy Doernberg (klavye),
Volker Krawczak (bass gitar)
Mike Terrana (davul)
Higher,Şarkı yine bildiğimiz Axel Rudi Pell tarzı ,yine slow şekilde şarkıya giriş var nasıl desem ki mükemmel bir introyla şarkıya giriliyor. Açıkçası o introyla albümün ne kadar kaliteli olduğunu anlıyor ve büyüleniyorsunuz. İntroyla girdikten sonra Axel’in muhteşem gitar tonlarını duyuyoruz. Mike Terrana’nın sessiz davul tonlarını duyduktan sonra, Johny Gioeli şarkıya müthiş giriş yapıyor. Özellikle şarkının bitimine gelmeden Axel’in müthiş gitar soloları bizi kendimizden geçiriyor.
Aint Gonna Win, Dinamik bir şarkı olarak hemen gözümüze çarpıyor. Özellikle diğer şarkılara göre daha hızlı geliyor. Özellikle davuldaki ritimlerle Johny’nin sesi birleşince mükemmel bir müzik ortaya çıkmış. Birinin kazanamaması sözlerine yansıtmış ama acaba,kim kazanamamıcak neyi kazanamıcak Axel’in bahsettiği konu tahmin ediyorum ki Aşk’ta kaybeden birini anlatıyor. İsim benzerliğini ise Whitesnake grubuna çok benzettim. David Coverdale’da böyle aşk şarkılarını yaptığı için benzerlik kurmamız doğal aslında. 3.00’e gelindiğinde Axel muhteşem sololar atıyor.
Touching My Soul, İnsanı alıp uzaklara götürebilecek bir parça ,uzaklara gitmek de ne kelime intihara sürükleyecek nitelikte bir parça. Özellikle başlardaki girişler yok mu,yok böyle bir giriş diyebileceğimiz bir parça. Sözleri ise Ruhumuza dokuncak kadar duygusal,Ümitsizlik,Aşk,İki kalp ve daha niceleri her biri bu şarkıda yansıtılmış. Ballad dediğin bu olmalı diyebileceğimiz bir parça. Gerçekten de ruhumuza korkunç bir şekilde dokunuyor. Büyük ihtimalle bu şarkı ruhunuzun ince derinliklerine kadar yansıyacaktır.
Emotional Echoes,Albümün tek enstürmantel şarkısı.Axel ise derin enfes sololarıyla bizleri etkilemeye devam ediyor.
Angel Eyes, Şarkıya hızlı bir giriş var , özellikle Davul’da Mike Terrana’nın hızlı atakları dikkatimizi çekiyor ve aniden Johny’nin sesi ortaya çıkıyor. Ses adeta kulağımıza bir patlama veya kükreme gibi geliyor. Özellikle Johny’nin Angel eyes diye şarkının kısımlarında insana büyük heyecan veriyor. Hep aşk deriz Axel rudi pell için,ama Axel burada farklı bir konuyu ele almaktadır. Hayatımızın her yerinde yanımız olan Arkadaş konusunu ele almıştır. Burda arkadaşlık farklı anlatılmaktadır,Dost gibi olan bir arkadaşlıktan söz edilir bu da şarkıya özel anlam katıyor.
Crossfire, Yine Mike Terrana’nın mükemmel davul tonlarıyla şarkıya giriliyor. Bu şarkı bir o kadar hızlı bir o kadar enerjik,etrafa adeta eğlence saçıyor. Diğer şarkılara göre bu şarkıda daha hızlı,daha enerjik çünkü diğer şarkılara baktığımızda özellikle ballad olduğunu görüyoruz. Özellikle bu şarkıda fazla solo kullanılmamış desek herhalde yanılmayız. Daha çok davuldaki hakimiyet ön planda olmuştur. Solo kullanılmamıştan kastım,diğer şarkılara göre az kullanılması,gitarla fazla oynanmasıdır. Ayrıca Crossfire için Axel şu yorumlarda bulunur. Yeni albümümüzün dördüncü parçası olan "Crossfire" ın içinde güçlü riffler, modern dokunuşlar, kolayca akılda kalan nakaratlar var. Eğlenmeye bakın!
Ridding On An Arrow , Axel Rudi Pell’in yine dinamik ve enerjik parçalarından birine şahit oluyoruz. Özellikle başlarda gelen gitar tonları bu şarkının ne kadar kaliteli bir parça olduğunu bize anlatıyor. Özellikle 3.21 ‘den başlayarak attığı sololar dillerimizi düğümlüyor. Ridding On An Arrow diyişinde ise uzatması insana mükemmel bir keyif veriyor.
Tales Of The Crown, Önce kısa bir sessizlik sanki karanlıktayız gibi hissediyoruz kendimizi,çan gibi şeyler duyuyoruz. Sonra gitar ritimlerini ve davul tonlarını duyunca hemen harekete geçiyoruz. Albüme ismini veren parçadır,hak edip hak etmediğine siz karar verin. Ayrıca ismini verdikleri parçada çok ilginç açıkçası,neden ilginç derseniz İsmi Palyaço hikayeleri diye bir isim,bu hikaye nelerle ilgili insan merak etmiyorda değil.
Buried Alive, Albümün herhalde en hızlı parçası olma özelliğine sahip bir parçadır. Hızlı gitar riffleri,hızlı davul atakları,Axel’in baş döndüren muhteşem soloları bunu bize bildiriyor. Power etkisini görmek oldukça yüksek. Bir o kadar hızlı ve ritmik ama aklımızı başımızdan alıyor. 3.10’da attığı sololara sadece enfes diyerek yetiniyorum. Başka ne denilebilir ki,şarkıyı dinlediğinizde daha rahat power etkileri olduğunu göreceksiniz.
Nothern Lights, Kapanış parçası bu dedirtecek bir parça karşımıza çıkıyor. Her zamanki gibi melodik alt yapısını korumuş ve insana huzur veren bir şarkı yapmışlar. Özellikle Johnny Gioeli’nin vokali insanı uzaklara götürüyor. Ses rengi ile olsun ,yeteneğiyle olsun gruba büyük katkısı olduğu tartışılamaz. Touching My Soul şarkısıyla karşılaştırmak isteriz,ama karşılaştırmak pek yakışır kalmaz. İkisi de albümün altın değerleri.
HAZIRLAYAN:Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>
Shades of Deep Purple, İngiliz Deep Purple grubunun 1968 yılında piyasaya sürdükleri hard rock / rock türünde birinci stüdyo albümleridir. Niye böyle şarkılar çıkmıyor diyoruz bazen,o dönemdeki ruh neydi,ya da insanlara bu kadar eğlenceli gelen şarkılar nasıl yapıyorlardı. Özellikle albümde yer alan Hush şarkısını bilmeyen yoktur,Hey Joe şarkısını sokakta dolaşırken bile duyabiliriz. Hush'ı abd'de hit haline getiren ve deep purple'ın adının ilk kez duyulmasını sağlayan albümdür. O zamanlar Hey Joe gibi şarkılarla zirveye oynuyordu. Kadroya baktık mı ne efsanelerin gelip geçtiğini görüyoruz. Blackmore gibi bir gitar ustası, Ian paice gibi davulla adeta oynuyor gibiydi,Jon Lord adeta hayranlarını sürüklüyordu. Jon Lord gruptan ayrıldığında hayranlarını büyük üzüntüye uğratmıştı. Mayıs 1968'de londra'da pye studiosunda kaydedilmiştir.
Prodüktor:Derek Lawrence
* Rod Evans - lead vocals
* Ritchie Blackmore - guitar
* Nick Simper - bass, backing vocals
* Jon Lord - organ, keyboards, backing vocals
* Ian Paice - drums
Hush, Ian paice’nin davula mükemmel vuruşlarıyla şarkıya giriliyor ve ardından naa n ana naa na naa kısmı resmen dinlerken kopukluk yaratıyor. Sonra Rod şarkıya giriyor o mükemmel sesiyle bizi etkiliyor. Deep purple üyelerinin görünmediği otobanda çekilen bir klipleri vardır. Ve mükemmeldir orda şarkının içeriğine dair bir şeyler çıkarabilirsiniz. Özellikle adamın gözlükleri bize eskileri hatırlatıyo. Bu şarkıyı tanıdık yerlerde görmemiz mümkündür,zaten türk sinema tarihinde önemli bir yere sahiptir. Hush eşliğinde hippi gençliği saçlarını sağa ve sola savurarak eğlenmiş kızların içkilerine ilaç atıp uyutmuşlardır. Bu yüzden bu şarkıyı dinlerken Nuri alço,tecavüzcü coşkun aklımıza gelebilir.
Hey Joe,Bu şarkı için ne diyebiliriz ki,Deep Purple’ın tarihine geçmiş şarkılarından biridir. Bazı insanlar bunu Jimi Hendrix’in Hey Joe şarkısıyla karıştırabilir. Çünkü Jimi Hendrix üstadın o şarkısı Vietnam savaşıyla ilgili yazılmıştır. O şarkıda enstürümantel aslında ama bunun içeriği daha farklıdır . İçeriği daha farklı olmasının nedeni ise bir sevgiliyi aldatan birini anlatmaktadır. İki konu arasında farklılıklar vardır. Özellikle şarkı başlarken polis seslerini duyar gibi oluyoruz, ve sonradan süper bir enstürümanla şarkıya giriş yapılıyor. Bu şarkı eskiden izlediğimiz bazı filmlerde görebiliriz,zaten görmüşüzdür. Çünkü karşımıza çıkmamış şarkı değildir. Nerde olursa olsun karşılaşmışızdır. Müzikal olarak büyük önem taşıyan bir şarkıdır. Enstürümanlardan sonra Rod’un Hey Joe diye girmesi üzerimiz süper bir coşku yaratıyor.
And The Address, jon lord ve ritchie blackmore'a ait, enstrümental şarkıdır. Diğer şarkılara göre belki de geri planda kaldığı söylenebilir. Grubun çok önemli şarkıları arasında yer almaz. Ritchie Blackmore’in usta yeteneklerini sergilediği parçada sayılabilir. Tabi burada arada da Ian paice’i unutmamalıyız.
One More Rainy Day, İnsanın yağmurlu havalarda aklına gelebilecek şarkılardan biridir. Özellikle başlardaki gökgürültü seslerinin bunda etkisi büyüktür. Yağmur,Bulut,Gökyüzü ve birçok şeyi içinde bulunduran bir şarkıdır. Bu kadar huzur veren şarkı hayatımda görmedim. Çünkü bir şarkı bu kadar mı huzur verir. Klibinde ise bir adam ile bir kadın şemsiyenin altına girmiş yağmurdan korunmaya çalıştırıyor,bu da şarkıyı daha da anlamlaştırıyor.
Prelude Happiness I'm So Glad, Nasıl tarif etsem ki bu şarkıyı. Mutluluk veren bir şarkı olarak değerlendirsek aslında süper olur. Ama içerik olarak farklı konuları anlatan bir şarkı. Özellikle şu satırlar neler olduğuna dair bilgiler verebilir. Tired of groaning for you şu sözlere bakar mısın ne kadar açık değil mi. Özellikle Rod’un şarkıdaki önemini ne kadar anlatsak az söylemiş oluruz. Ritchie blackmore ise sololarıyla adeta bizi çılgına çeviriyor.
mandrake root , Şarkı başlamadan önce sesler geliyor aynı sinek fısıltısına benzetebiliriz,çünkü bir yere sinek konmuş gibi fıss sesi geliyor. Sözler ise duygusal olarak parçalayıcı ve kafa kopartıcıdır. Sözler bir aşk iksirini müzikse iksirden sonra olanları anlatmaktadır. Şarkının ortalarına doğru müthiş klavye seslerini duyar gibi oluyoruz tabi onunla birlikte davul seslerini de . Resmen Eşssiz bir enstürüman şov var.
Help,Klasikleşmiş eski The Beatles şarkılarından biridir. şarkı john lennon ve paul mccartney imzası taşımaktadır.. Lennon bu şarkıyı çaldığında keşke yavaş çalsaydık demiştir. Deep purple ve the beatles’i karşılaştırdığımızda aradaki farkı gayet rahat anlayabiliyoruz. Çünkü Beatles daha hızlı yorumlamıştır ,Deep purple ise daha çok gitar ritimlerini şarkıya uyarlayarak daha duygusal bir şarkı oluşturmuştur. Hangisini tercih edersiniz sorusu sorulsaydı bana Ben Deep Purple’ın yorumladığı Help şarkısını tercih ederdim. Çünkü daha yavaş ve daha ritmik. Beatles’ınki daha hızlı ve süratli ama bir o kadar eğlencelidir.
Love Help Me, Başlarda bir ses geliyor sanki arkadan bir gitar sesi gibi,ondan sonra şarkı sessizliğini bozuyor davul sesleri geliyor. Tabi bu davul sesleri gitarla birleşip aniden vokal şarkıya giriyor. Şarkı yine içerik olarak Aşk veya sevgi üzerine kurulmuştur. Bunu Love Help me sözlerinden anlıyoruz. Adeta Ritchie Blackmore gitar dersi veriyor.
1.Hush
2. Hey Joe
3. And the Add ress
4.One More Rainy Day
5. Prelude Happiness I'm So Glad.
6. Mandrake Root
7. Help
8. Love Help me
HAZIRLAYAN:Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>
Heavy metal Kraliçesi olarak bildiğimiz Doro’nun 1990 yılının mayıs ayında yayımlanan albümüdür. Çoğumuz Doro Pesch’i Judas Priest’in breaking the law cover’ından tanırız. Doro bu albümde sesinin bütün yeteneklerini kullanıp ne kadar iyi bir solist olduğunu ortaya koymaktadır. Hem de Kadınlar yapamaz diyenlere tokat niteliğinde cevabını veriyor. Albüm genel olarak Rock’n Roll ,aşk ve sevgi üzerine kuruludur. Albümün yapım aşamasında Doro tek bir grupla çalışmaktansa bir çok ünlü grubun elemanları ile çalışmayı tercih eder. Ayrıca 2004’te Iron Maiden’le fear of the dark’ı seslendirmiştir.
Müzisyenler:
Doro Pesch - Vocals
Joe Taylor - Guitar
Oliver Palotai - Guitar, Keyboards
Nick Douglas - Bass
Johnny Dee – Drums
Prodüktör: gene simmons
diğer prodüktörler: tommy thayer & pat regan
fortress records, hollywood, california
greg galbi tarafından mixlendi
yapım koordinatörü: stephanie tudor
Unholy Love,Kısa bir sessizlikle şarkıya giriliyor bi ara gitar seslerini duyar gibi oluyoruz sonra klavye ortaya çıkıyor ve o arada kısa tonlarda davul sesleri ortaya çıkıyor. Doro sahneye çıkıyor . Konserlerde çaldığı şarkılarından biridir. Sevgi ve aşk üzerine kurulu bir şarkıdır,sahip çıkmak,ait olmak gibi sözlere değinmiştir. Bayan vokal olmaz diyenlere bu şarkı bir cevaptır çünkü Doro Pesch bunun gereklerini yerine getiriyor. Sahnedeki duruşuyla ,derileriyle adeta onu görünce gözlerimiz kamışıyor.
I Had Too Much To Dream, Şarkıyı ilk başlarda hızlı gireceğini düşünüyoruz,ama doro bizi şaşırtıyor. Sonra aniden ilerleyen kısımlarda şarkı hızlanınca bizde harekete geçiyoruz. Her I Had Too Much To Dream diyişinde kendimizden geçiyoruz. Bu nakaratlarını söylediğinde bir ara gitar giriyor araya ama yeniden Doro mükemmel sesiyle şarkıyı anlamlaştırıyor.
Rock on, Heavy metalde önemli yere sahip olduğunu düşündüğümüz Doro Pesch’den mükemmel şarkı. Rock’n roll’un yine Doro için ne kadar önemli olduğunu anlatan bir şarkı. Her All I need to save my soul, Is a dose of rock 'n' roll diyişinde ne kadar önemli satırlar olduğunu anlıyoruz. Heyy rock on dediğinde ise yerimizde duramıyoruz.
Only You, Bu şarkıya ne diyelim artık mükemmel gitar ritimleriyle ve sonra doro’nun sesiyle şarkı açılıyor. Doro only you derken arkadan gelen davul tonlarını hissediyoruz ve sonra mükemmel solo geliyor arkadan,kendimizi soloya kaybediyoruz. Şarkı aşk ve sevgi üzerine kuruludur. Yine doro’nun klasik balladlarından biridir. Özellikle ‘’ Only you.. can deliver me’’kısmına katılmamak elde mi süper bir ses. Böyle sesler kolay kolay gelmiyor.
I'll Be Holding On, Yine klasik bir ballad yine duygu yüklü bir şarkı . Davul ritimleriyle başlıyor. Davul’un kayboluşundan sonra gitar ortaya çıkıp Doro’nun sesiyle sonsuzluğa ulaşacağız. Şarkının anlamına bakmadan önce neyi anlattığını müzikal olarak anlayabilirsiniz. Beklemek gibi şeyler çağrıştırıyor kulağımıza ama neyi bekliyoruz kimi,yine aşk’ı beklediğini gösteriyor bu şarkı.
Something Wicked This Way Comes, ‘’dı dı dı dı’’ diye başlıyor ve sonra davul tonlarını duyuyoruz. Yine mükemmel sesiyle açılışı yapıyor Doro,yüreklerimize su serpiyor. Albümün tamamının yakını aşk üzerine olduğunu tahmin ediyoruz,bu şarkınında onlar kadar aşkı anlattığını anlayabiliriz. Çünkü bir o kadar duygusal bir o kadar sakin bir şarkı. Kumsal kenarlarında,ya da bir seyahata çıktığında dinlenilmesi için ideal bir şarkı.
Rare Diamond, yine klasik gitar tonları,yine duygusal bir şarkı ama diğer şarkılara göre daha duygusal hem müzikal olsun hem de liriksel olarak. Çünkü doro’nun sesi diğer şarkılara göre daha yavaşça gelmektedir. Şarkının anlamı nadir elmas anlamına gelmektedir. Burda acaba nadir diye bahsettiği kendisi midir diye düşünmek gerek. Ya da kadınları genel almış olabilir,kadınların nadir insanlar olduklarından söz etmiş olabilir.
Broken, Aslında şarkının içeriğine ‘’ Heart full of sorrow’’ bu nakaratları yazsak iyi olcak çünkü bir nevi bu sözler şarkının içeriğini anlatıyor. Şarkının üzerinde klavye’nin etkisini görmek oldukça yüksek ve sonra da araya davul tonları giriyor. Diyoruz ki bu kadın sevgi için mi yaratılmış ,çünkü genellikle sözlerinde üzüntü,mutluluk,aşk,sevgi gibi konuları işliyor.
Alive, parçaya klavye sesiyle giriliyor. . Aniden hemen Doro’nun o yumuşak sesi karşımıza çıkıyor. Yine aşk yine sevgi ve akşamları anlatan bir şarkı. Bir gün canımız sıkıldığında canımızın sıkıntısını giderecek kadar mükemmel bir ballad. Yanlızlığı ve geceleri anlatan bir şarkı desek yanılmayız herhalde.
Mirage, Parçaya aynen böyle giriliyor,nasıl mı giriliyor ‘’ Ohohohohoh
Ohohohohoh’’ seslerinin yükselmesiyle parçaya giriliyor. Bir heyecan ,bir hissetmenin nasıl olduğunu şarkıda lirikleriyle bize ifade ediyor. Parçanın en eğlenceli kısmı ise ‘’ ’ Ohohohohoh
Ohohohohoh’’ kısmıdır.
Parça listesi
1.Unholy Love 4:42
2.I Had Too Much To Dream 4:04 (Mantz, Tucker)
3.Rock On 3:18 (Thayer, St. James, Simmons)
4.Only You 4:21 (Simmons)
5.I'll Be Holding On 5:22 (Jennings, Zimmer)
6.Something Wicked This Way Comes 5:15 (Simmons)
7.Rare Diamond 3:35 (Pesch, Lepore)
8.Broken 4:46 (Karen Childs, Doro Pesch)
9.Alive 4:14 (Karen Childs, Doro Pesch)
10.Mirage 4:01 (Simmons)
HAZIRLAYAN:Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>
Judas Priest -Sad Wings Of Destiny (1976) (0)
09:13 by Cem kurtuluş , under Yabancı Albüm Analizleri

Sad Wings of Destiny
Heavy metal grubu Judas Priest’in 1976 yılında yayımlanan albümüdür. İçinde büyük klasikler barındıran,Tim Owens The ripper şarkısından etkilenerek lakabını Ripper koymuştur.(Duyduğum bilgilere göre). Albümün gull records etiketiyle çıkması ve gerekli tanıtımın yapılamaması sebebiyle rock müzik piyasasında hak ettiği ilgiyi görememiş bir albümdür. Judas priest, bu albüm sonrası cbs records ile anlaşmış ve dünya çapında popülerlik kazanmıştır. Fakat ne yazık ki, geniş kitleler dreamer deceiver gibi bir şaheserden mahrum kalmıştır. Albüm kapağında ise gizemli olaylar yatar. Melek masum masum bakar.
Albüm Rock piyasasında hak ettiği ilgiyi görmemiştir. Albüm Rocka Rolla albümünden sonra çıkmış Judas Priest’in ikinci albümdür. Judas Priest’in en çok coverlanan parça sıralamasında ripper, victim of changes gibi şarkılar yerini alır. 1976’da çıkmış ve yıl 2008 hala albüm konuşulmaktadır. Çünkü Efsane albümler sıralamasında yerini almıştır. Rob adeta o çığlıkları mükemmel performansıyla bizlere gösteriyor. Albümde müthiş riff çılgınlığı vardır. Rob Halford bu sesleri nasıl çıkarıyor,bir ses bu kadar mı bizi etkiler diyebiliyoruz. Ayrıca Pavoratti Dünyanın en güçlü sesinin Rob Halford olduğunu söylemiştir. Ayrıca Gull Records’la sorunlar hala sürmektedir. Bu yüzden Judas Priest albümlerini gruptan izin almadan hala basıyorlar bunun sonucunda sorunlarda devam ediyor. O senelerde Efsanevi grup Lep zeppelin ‘in ön grubu oldular. Hem İçerik olarak Hem de müzikal olarak Judas Priest’in kendisini kanıtladığı albümdür. Lep Zeppelin gibi bir grubun önünde çalmak o kadarda kolay değil,Demek ki Led zeppelin elemanları Judas Priest’te ışık görmüşler ve Led zeppelin’in Judas Priest’in bugünlere gelmesinde katkısı vardır.
Kadro:
Rob Halford: vocals
K.K. Downing: guitar
Glenn Tipton: guitar, piano
Ian Hill: bass guitar
Alan Moore - drums
Victim of Changes, Artık yaşlanan bir kadının erkeklere güzel gözükmemesi üzerine yazılmıştır. Bu albümdeki özellikle bu şarkıdaki çığlıkları bir insan duyamıyorsa o insanın kulağından şüphe etmemiz gerekir. Başlarken arkadan gitar sesi yükselmekte ve sonradan araya kısa davul tonları girmektedir. Davulla birlikte birbirini takip eden gitar soloları yer almaktadır ve aniden Rob Halford’un mükemmel sesi ortaya çıkıyor. Bu şarkıyı ilk dinlediğimde biri bana sormuştu kedi mi miyavlıyor demişti,hayır o bir vokalin sesi demiştim. İşte Rob Halford böyle vokaldi işte. Özellikle yolda bir gezi sırasında veya tek başına yürüdüğünüzde bu şarkıyı dinliyorsanız büyük bir heyecana kapılacaksınız. Hatta şarkının sesi açıksa yoldan geçen biri bu da nedir insan sesi mi tepki verenlerle bile karşılaşabilirsiniz. Özellikle sonlardaki ‘’No’’ sesleri bu bir insandan mı çıkıyor mu dedirtiyor.
The Ripper, İced Earth grubundan Tim Owens ‘in seslendirdiği Judas şarkısıdır. Tim Owens’ın lakabıdır. Başlardaki rifflerin bana biri gitardan çıkmadığını söylesin,çünkü bu kadar müthiş notalar bir gitardan çıkamaz. Ama hepsi aynı gitardan çıkıyor,ve bunlar gerçek. Gitardan sonra Rob’un çığlıklarını söylemek bile istemiyorum. Çünkü hepsi açık ve net biçimde ifade ediliyor. Özellikle ‘’Ripper’’diyişiyle nasıl bir vokal olduğunu gösteriyor. Bu şarkı özellikle King Diamond’dan da dinlenmelidir. Albüm kapağının bu şarkıyla bir bağlantısı var ya da bu şarkıda bir gizemlik var.
Dream Deceiver, Nasıl bir giriştir bu evet duygusal şarkı gibi görünüyor ama duygusal olarak farklı görünen şeyleri anlatır gibi gözüküyor. Bu ne mi olabilir Aşk,sevgi,mutluluk gibi şeyler olabilir. Ama Judas Priest gizemli sırlarıyla ortaya çıkıyor. Bu ne mi Evren’in gizli sırları ve Gerçeğe yolculuk. Evrende bizleri neler bekliyor,bizim yapmamız gereken nelerdir,Gerçeklerle ne zaman yüzleşeceği gibi soruların tek cevabı Evren’de bizi bekleyen sırlardadır. Bu şarkı bir o kadar gizemli ve anlaşılması zor olan şarkıdır. Judas Priest’de bu şarkıyı gizli sırlarıyla gayet belli ediyor. Rob Halford’un ve Judas’ın bana göre Angel’dan sonra mükemmel balladlarından biridir,ama içerik olarak farklıdır. İkisinde karşılanması gereken ayrıntılar biri Meleği ve sevgiyi biri Evreni ve dünyayı anlatır. Ve şarkının bitmesine 2 dakika kala Rob Halford mükemmel çığlıklarıyla adeta bizleri mest ediyor.
Deceiver, Nasıl bir giriştir bu,nasıl gitar tonlarıdır başlardaki girişleri ne kadar dinlediğimi unuttum. Yine Evrendeki gerçekler,Yine Gerçeklere yolculuk yine Judas Priest. Judas Priest bu yüzden anlaşılması zor bir gruptur. Çünkü şarkı sözlerini bile çevirirken farklı bir anlamla karşılaşabiliyorsunuz . Rob’un olağanüstü vokaline söz söylemek yakışır kalmaz. Gitar tonları,davul kadar beynimize işliyor ve o sırada Rob’un araya girmesi ortalığı karıştırıyor. Yine Evren neden diyoruz peki Çünkü Meteor’dan bahsediyor. Yıldızlardan,Gök cisimlerinden ve Evrende bulunan ama görünmeyen maddelerden ve birçoğundan bahsediyor. Sonlara doğru klasik gitar duyuyor gibi oluyoruz. O sesleri duymamızla şarkı bitiyor. Ele almak gerekirse mükemmel riff ve sololarla donatılmış bir şarkıdır.
Preluder, Albümün enstürümantel şarkılarından biridir. Ne olduğuna dair ufak bir fikrim bile yok. Ne üstünde araştırma yapılacak bir parça,ne de anlaşılması gereken bir parça. Bunları neden mi söylüyorum,çünkü şarkıda gizem olduğuna inanıyorum. Benzetme olarak ‘’dang’’sesini eski Türk filmlerinde dövüştürülmesi için çalınan sese benzettim. Çünkü çok benziyor. Ruhunuzun derinlerine kadar inebilecek bir parça. Ama bu parçada bir gizem var,ama hala çözemedim. Bazı gruplar vardır söz yazmaz enstürümantel olarak albüme koyar,ama sonradan sözlerinin olduğu belli olur. Belki de Judas Priest böyle bir gruptur.
Tyrant, Parçanın başlarında mükemmel gitar seslerini duyuyoruz ve davul tonları şarkıya eşlik ediyor ve aniden Rob ortaya çıkıyor. Bu şarkıda vokal oyunu var desek yanılmayız herhalde. Judas Priest’in bu şarkısını overkill müthiş bir yorumla coverlamıştır. Ayrıca Grave Digger’in heavy metal breakdown albümünden mükemmel parçalarından biridir. Adeta gitarlarla oynuyorlar. Ve sonlara doğru gelen çığlık bizi çıldırtıyor. Bu şarkıda sanki 2 vokal var gibi gözüküyor,çünkü iki yandan ses çıkıyor. Ama bir gerçek var ki bu ses Rob Halford’dan çıkıyor. Bu da Rob’un ne kadar yetenekli olduğunu gösteriyor. Arka taraftan diyoruz ki kesin Back vokal şarkının içinde ama bu şarkının tamamını Rob’tan çıktığını duyunca adeta şaşkına dönüyoruz.
Genocide, Şarkının içinde Sin After sin diye sözler geçmektedir. İnsan düşünüyor acaba Sin after sin albümüne gönderme mi var diye . Rob’un performansından bahsetmek gerekirse o nasıl çığlıklardır,o nasıl sestir öyle,insanı hayretler içinde bırakan bir ses demekten başka bir şey diyemiyoruz. Ama bu ses’in Rob Halford’dan nasıl çıktığını anlayamadım. Pavarotti zamanında boşyere övmemiştir Rob Halford’u. Ama tabi insanlara göre Dünyanın en iyisi göreceli ve değişken bir kavramdır.
Şarkının ana konusu toplu soykırım üzerine kuruludur. Şarkıda siyasi göndermeler var. Özellikle Kapitalizm ile ilgili görüşlere daha çok yer veriyorlar. Bunu şuna benzetebiliriz. Bir ülkeyle savaşırken başka ülkeden bedelle asker almaya benzetebiliriz. Para ve Kapitalizm bu cümleler size bir şey anımsatmıyor mu yoksa.
Epitaph, Adeta Rob Halford şovu,o sesleri nasıl çıkarıyor,sesini bir anda nasıl değiştiriyor şaşılmıcak gibi değil. Rob Halford öyle parçalar yorumluyor ki sadece Heavy metal vokali olmadığını gösteriyor. Karşıdan bakınca bu adam Blues’ıda seslendirebilir dedirtiyor. Ama Blues müziğini seslendirmek o kadarda kolay değildir. The ripper’daki parçayla bu parça bunun en büyük göstergesidir. Epitaph’ın kelime karşılığı mezar kitabesi olarak karşımıza çıkıyor. Sözlerin ise karşımıza karanlık biçimde çıkacağını tahmin edebiliriz. Mezar sözcüğünden neyi anlattığına dair mantık kurup,fikir üretebiliriz. Judas Priest’in Biraz geride kalmış şarkılarından sadece bir tanesidir. Ayrıca 1969’da King crimson tarafından da Epitaph adında şarkı yazılmıştır.
İsland Of Domination, Parça davul tonlarıyla başlıyor ve Rob’un mükemmel sesi araya giriyor. Rob Şovunun büyük bir kısmı bu şarkıda geçiyor. O çığlıklarla adeta bizi kendimizden geçiriyor. Sesini farklı şekilde kullanabiliyor ve bu şarkıda da bize bunu gösteriyor. Şarkıda en mükemmel olarak gördüğüm kısım ise son ‘’15’’saniye kala Rob’un o muhteşem çığlıklarıdır. Şarkıya içerik olarak bakarsak Bir Ada’dan söz ediliyor,ama nasıl bir ada veya o adanın içinde geçen bir hikaye mi bilmiyorum. Hikayede olabilir ,çünkü bu albüm hikayelerle dolu bir albüm.
Parça Listesi
1. "Victim of Changes" (Atkins, Halford, Downing, Tipton) – 7:47
2. "The Ripper" (Tipton) – 2:50
3. "Dreamer Deceiver" (Atkins, Halford, Downing, Tipton) – 5:51
4. "Deceiver" (Halford, Downing, Tipton) – 2:40
5. "Prelude" (Tipton) – 2:02
6. "Tyrant" (Halford, Tipton) – 4:28
7. "Genocide" (Halford, Downing, Tipton) – 5:51
8. "Epitaph" (Tipton) – 3:08
9. "Island of Domination" (Halford, Downing, Tipton) – 4:32
HAZIRLAYAN: Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>
1990 Çıkışlı Pantera albümüdür . 1980’lerin sonlarında çıkan 4 glam albümünden sonra Pantera’nın gerçek kimliğini bulduğu albümdür. Diğer albümlerinden daha sert daha agresif,daha sert ve daha asi bir etki görüyoruz. Vokallerde ise Rob Halford stili dikkat çekiyordu. Fanları Cowboys From hell albümünü ilk resmi albümü olarak görüyorlardı,zaten grubun kendisi de ilk resmi olarak görüyordu. Albüm yeryüzüne gelmiş en büyük metal albümlerinden biriydi. 1990’larda ilk Akla gelen grup Panteraydı. Cowboys From Hell şarkısı ise bir metal marşı olarak her yerde çalınıyordu,Özellikle Rusyadaki perfonmansları inanılmazdır. Ac/Dc’nin alt grubu olarak Metallica ile birlikte milyonlara konser verdiler. Phil anselmo paşamız konserde milyonlara sesleniyordu,seyirciler ise çıldırmıştı ,Cowboys From hell çaldığında yerinde duramıyorlardı. Albüm Metal alemine bomba gibi düştü. İşte Cehenemin kovboyları geliyor dediler.
Parça Listesi
1) Cowboys From Hell
2) Primal Concrete Sledge
3) Psycho Holiday
4) Heresy
5) Cemetery Gates
6) Domination
7) Shattered
8) Clash With Reality
9) Medicine Man
10) Message In Blood
11) The Sleep
12) The Art Of Shredding
Cowboys From Hell, Oooo C'mon şarkıya giriş vardır ve konserlerde de bu aklımızda kalmıştır. Ve Vinnie’nin başlarda gösterdiği performans inanılmazdır.
1990’lar gelindiğinde bu şarkı dünyada çalınmaya başlamıştı. Hatta bir metal marşı olarak anılıyordu. Her yerde sokakta,okulda veya başka yerlerde istediğiniz her yerde karşılaşabildiğiniz bir şarkı. Özellikle Rusya’da perfonmansı tartışılmazdır. Phil paşamız söylerken seyirciler adeta çıldırıyordu,seyirciler Dimebag’in soloların arasından kayboluyor Vinnie Paul’un mükemmel davul ataklarıyla kafalarını sallıyorlardı. Ve artık son gelmişti Cehenemin kovboyları gelmişti. Dünyaya hükmetmek için hazırdıydılar. Yıllar geçse de bu şarkı eskimemiş bir şarkı gibi yerini koruyor ve hala korumaktadır. Çünkü albümde şarkı gibi unutulmamıştır. Hatta Pantera kimdir sorusuna ya bu şarkıyı cevap vereceklerdir ya da Walk şarkısını cevap vereceklerdir.
Primal Concrete Sledge, 1 küsür dakika Vinnie Paul dayının cift kroslarını trampetsiz olarak dinliyoruz,aniden balyoz gibi Phil paşa sahneye çıkmış yumruğunu indiriyor. Kendimizi bir savaşa gider gibi hissediyoruz ya da bir dövüşe hazırlık yapıyoruz gibi hissediyoruz. Özellikle Phil paşamızın haykırdığı ‘’ Come and be with me’’sözleri kavgaya katıl zaman kaybetme çağrışını akıllarımızı getiriyor. Pantera adeta bize bu şarkılarda ders veriyor. Hayatımızda her zaman çifte standartlar olacağından bahsediyor. Bu hayatta yaşıyorsak her zaman ayrımcılık olacaktır,çünkü güçlü güçsüzü her zaman ezmiştir. Bu da çifte standart olduğunu göstermiştir. Güçlüler,güçsüze acımaz çünkü ezeceğini bilir. Bu gibi şeylere karşı yaşıyorsak bir şeylere isyan vermeliyiz. Şarkı da bunu çok iyi yansıtıyor. Aklımıza hemen şu sözcükler geliyor,en azından benim bu sözcükler geliyor.Boyun eğme,karşı gel,isyan et. Özellikle Dimebag’in Vinnie’nin perfonmansından sonra arada soloya girmesi diğer etkileyici bir kısmıdır.
Psycho holiday, Makineli tüfeklerle kuşatılmışınız gibi bir intro ile başlıyor. Tam bir konser şarkısı olma özelliğini kazanmıştır bu şarkı. Monsters of Rock festivalindeki insanlar bu şarkılarla coşmuş,Phil’in mükemmel çığlıklarıyla kendinden geçmiştir. Pisikopatlığını anlatan bir şeydir. Pisikopat tatilde ne kadar çılgın bir şarkı olduğunu tahmin edebiliyorum. Özellikle ‘’ It's time to set your demons free’’şurdaki çığlıkları insan ses çıkaramıyor. Bu çığlık bu deli pisikopat adamdan mı geliyor diyoruz.
Heresy, Albüme slow bir giriş var sonradan karşımıza inanılmaz riffler ve Vinnie’den mükemmel ataklar geliyor. Phil ‘’ Here we are’’diyerek şarkıya müthiş giriş yapıyor.Heresy din karşıtı sözleri anlatan bir şarkıdır. Herkesin kaçırdığı bir nokta var,bazı insanlar albüme önyargılı yaklaşmıştır. Cowboys from hell güzel diğerleri değil gibi yaklaşımlarda bulunuyorlar ,eminim bu şarkıyı dinleseler bu önyargılarından vazgeceklerdir. Kabul edilmiş dini reddeden,küfür niteliğinde bir parçadır. Bu da bu sözü yazan elemanların herhalde Din hakkında görüşlerini açıklıyor. Aralarda Dimebag’in mükemmel riffleri ile o dünyaya giriyoruz,Vinnie’nın mükemmel davul çalmasıyla Headbang yapıp kendimizi kaybediyoruz.
Cemetery Gates, Pantera’nın en slow diyeceğiz şarkılarından biridir. Pantera’nın şarkılarında genellikle girişler mükemmel davul atakları ile başlar ama bu şarkıda Klasik gitarın eşlik ettiğini görmekteyiz. Phil’ide slow şarkı seslendirdiğini görüyoruz. Bu şarkı Ölüm karşısında her türlü duyguyu hissettiren bir şarkıdır. Ve şarkının ortalarında doğru Phil’in asileştiğini vokalinde sertleştiğini görüyoruz. Aklımıza belki de şu gelebilir,Phil slow şarkı mı söyler bence klasik gitarla uyumu gayetde süper olmuş. Eminim ki bu şarkı üzerinde çok düşünülmüştür. Kolay solo yazılabilen bir şarkı değildir.
Domination, Fart Stinks Like A Motherfucker diyerek şarkıya giriliyor. Yine Pantera’dan gaz ,sert ve saldırgan bir parça . Bu şarkının içinde her şey olabilir. Hakimiyet,egemenlik konusunu alan bir parça için her şey gösterilebilir.Eğer bu şarkıyı dinleyeceksiniz Pantera’nın efsane olduğu Rusya konserini izleyin. Herkes orda Headbang yapmaktadır. Ve 1.30 dakika kala Dimebag’in soloları bizi uçuruyor. Vinnie’nin davul tonlarıyla seyircilerin elleri havada ‘’Hey Hey’’diye bağırmaktadırlar. Sonra ise tekrardan Dimebag sololarıyla tekrar karşımıza çıkıyor. Ayrıca Domination şarkısındaki diğer bir ayrıntı ise Metalcore grubu Bullet For My Valentine, Domination şarkısını cover yapıp Tears Don't Fall single albümlerine koymuşlardır. Kapakta da elinde sandviçle Vinnie Paul bulunuyordu.
Shattered, Şarkıya mükemmel davul tonlarıyla giriliyor sonra Dimebag’in mükemmel soloları araya giriyor. Açıkçası bu şarkının başlarındaki vokali Judas Priest’ten Rob Halford’a benzettim,çünkü bu kadar mı benzerlik olur dedim. Benzemesine doğal karşılıyorum,sonuçta Rob Halford’da Phil paşamızın örnek aldığı isimlerdendir. Rob Halford’un Pantera’ya yağdırdığı övgüleri unutmayalım. Parça asi,sert ve Phil paşamızın agresif vokalleriyle bizi harekete geçiriyor ve yerimizde duramıyoruz. Şarkının anlamı mahvetmek,paramparça etmek olduğu kadar şarkıdaki his bunu bizlere veriyor. İçimizde başka şeyleri parçalama ve mahvetme gibi duygular oluşturuyor.
Clash With Reality,Pantera’nın mükemmel rifflerden kurulu bir parçasıdır. Nasıl bir anlatım tarzıdır bu,nasıl bir kafiye düzenidir. Vinnie’nin balyoz gibi duyulan vuruşlarıyla açılıyor parçamız,aniden Phil’in öfkeli ve agresif vokal performansı ortaya çıkıyor. Asi,sert,agresif ne ararsanız var,benim anladığım adamın bi yere hapsedildiğini büyük bir öfkeyle anlatıyor. Ve gerçeklerle çarpışan,zorluklara karşı mücadeleden eden biri ama çıkmazı olmayan bir adam. Bu adam kim ama en büyük sorunda burada,Kim olabilirki yaşamı sokaklarda geçen ,Huzurlu bir aile ortamı olmadığı için Küçük yaşta evden ayrılan Phil Anselmo,bu yaşantısını Pantera’nın liriklerine yansıttı.
Medicine Man,Yine Pantera’dan bir klasik daha ,tabi klasik olmasının altında yatan neden ise Dimebag Darrel’in şarkıda mükemmel riffleri bulundurmasıdır. Yine asi sözler yine Pantera Cennet,Melek,Karanlık,sarhoşluk ne ararsanız var. What heaven's like? Bu aklınızda soru işareti bırakmıyor mu ,neye benziyor neye benzediğine dair fikriniz var mı orda bizi neler beklediğini biliyor muyuz ki. Görmeden bilemeyiz bunları. Sololarda ise harmonik oynamalar yapılmış. Bir Pantera klasiği,Phil paşamızın Önce Vokalde clean olarak başlayıp sonra scream’e yönelmesi bize parçayı daha çok sevdiriyor. Phil paşamızın çığlıklarıyla bütünleşiyoruz.
Message in blood,Sokak hayatında cebelleşen,bir çok pis işe girmiş ,Anselmo’nun karanlık dünyasını anlatıyor desek yanılmayız herhalde . Tam bir yıkım,karanlık sözler sokak yaşantısının verdiği gerçekleri sözlerini yansıtmıştır Anselmo. It's a message in blood ! burada mesajı veriyor,ve duyuyor gibiyiz. Şarkının girişlerinde yavaş bir hava görülsede sonradan Phil paşamızın çığlıklarını duyuyoruz,sessiz aralıklarda Vinnie’nin balyoz gibi vuruşları kendimize gelmemizi sağlıyor. Şarkıyı dinlerken it’s a message in blood diye çığlık atmak istiyoruz,en azından ben istiyorum. Çığlıklardan sonra Dimebag’in keskinleşen mükemmel soloları bize eşlik ediyor ve kendimizi bi ara Phil’in dünyasına girmiş gibi hissediyoruz.
The Sleep,Akustik sesleri duyunca Cemetary Gates gibi bir şey beklerken şarkı bizi yanıltıyor. Mükemmel davul vuruşları ve Phil’in yankılı sesiyle başlıyor . Yine Phil’in dünyasından bahsedilenler . Pantera’da eğer Phil varsa orda leşlik karanlık pis işler vardır. Yine bir bela ve orda yine Anselmo,karanlığın ,leşin,asiliğin olduğu yerde Phil paşamız bulunuyor. Diğer şarkılara göre sakin söyleniyor,agresiflik hadsafhada değil ve aralarda gelen Dimebag’in soloları ruhumuzu okşuyor. Cemetary Gates kadar duygu barındıran bir parça olmasa da duygusu yüklü parçalar arasında yerini almıştır. Duygu yüklü soloları vardır,adamı adeta yerde süründürür neye uğradığınızı şaşırırsınız.
The Art Of Shredding,Şarkıya girilirken Rex abimiz ortama hakimiyetini koymuş ,Sonra Dimebag destur diyor giriyor ortama sonra da Phil paşamızın wohhh diye çığlıkları geliyor.Böyle gaz bir albüme ancak böyle bir kapanış şarkısı yakışırdı. Adeta Vinnie coşmuş ve arkasından bizi yerlerde sürüklüyor. Son şarkı Pantera’nın ilerde ne byük işler yapacağının ve bir sonraki albümünün habercisidir. Parça bütünüyle gazdır. Sözler,baslar,ritimler ,sololarla isminin hakkını veren bir şarkıdır.
Kadro:
* Phil Anselmo (Philip Hansen Anselmo) – Vokal
* Dimebag Darrell (Darrell Lance Abbott) – Gitar ve Geri Vokal
* Vinnie Paul (Vincent Paul Abbott) – Davul
* Rex Brown (Rex Robert Brown) – Bass Gitar
www.pantera.com
HAZIRLAYAN: Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>
Paranoid albümü Black Sabbath fanları tarafından her zaman sevilen bir albümdür. Bu albüm her türlü içeriğe sahiptir. Gerek toplumsal sorunlar gerek ise Albümün ise Paranoid olmasıyla her türlü içeriğe sahipti. Black Sabbath Sound olarak ise aynıydı. Ama Paronid’den farklı sezgiler alıyorduk. Paranoyaklaşmış bir adamı anlatan Ozzy Osbourne bize bu duyguları yaşatmaktaydı. Bu albümü önemli Kılan tek şey ise Tony Iommi’nin eşiz gitar tonlarıydı. Albümde anlatılan konular ise Metal müziğin bu olması gerektiğini savunuyordu. Vietnam savaşına albümde göndermeler olmuştur. Çünkü bu savaş 1965’ten başlayarak 1973’e kadar sürmüştür. Bunun sonucunda bir sürü felaketi ve zararı beraberinde getirmiştir.
Tony Iommi ise Black Sabbath’da ise çok farklı konumdaydı. Onun Eşsiz gitar tonları,Ozzy’nin acılı haykırışları birleşince önümüze mükemmel bir portre çıkıyordu. Filmlerde Soundtrack olarak çalınan Iron Man’de bu albümde yer almaktaydı. Ama şarkıların sound’ları eskilere benziyordu. Black Sabbath yine Doom metali şarkı sözlerinde yansıtıyordu. Doom Metal dedik mi ,Black sabbath doom metal’in öncülerinden idi. Burada Doom metal dedik mi piyasada siyaha bürünmüş tipte gruplar aklınıza gelmesin.
Eski Usul Doom Metal yapan gruplar gelebilir. En basit örneği ise Candlemass’ı gösterebiliriz. Eğer ki Candlemass ile karşılaştırırsak arada farklar olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Özellikle Tony Iommi’nın Gitar tonlarıyla karşılaştırırsak Candlemass’ı bunu anlayabiliriz. Çünkü Candlemass ‘da daha çok klavye ön planda olduğunu görebiliyoruz. Sözlerinde de Depresif,Melankolik bir hava sezmiştik. Bunu da Black Sabbath’ın ilk albümlerinde görmekteydik. Candlemass ile Black Sabbath’ın ortak özelliği vardı. İkisi de Solitude denen bir şarkı yapmışlardı. Hatta Candlemass’ın Solitude şarkısında konserlerde hayranları ölmek bile istiyordu. Black Sabbath’a dönecek olursak Bu albüm Black Sabbath’ın ve Metal dünyasının en önemli albümlerinden biridir.
Parça Listesi
1. Luke's Wall/War Pigs (7:55) *
2. Paranoid (2:47)
3. Planet Caravan (4:24)
4. Iron Man (5:53)
5. Electric Funeral (4:47)
6. Hand of Doom (7:07)
7. Rat Salad (2:29)
8. Fairies Wear Boots/Jack the Stripper (6:13) #
Paranoid, Black Sabbath'ın ikinci albümüdür. En çok bilinen ve en büyük yükselişi yaptıkları albümlerden biridir. Black Sabbath ismi ile özdeşleşmiş, "Iron Man" (Demir adam) ve "War Pigs" (Savaşan Domuzlar) bu albümdedir.
1970 yılının Eylül ayında İngiltere'de piyasaya çıkan albüm, listelerler ilk sıralara kısa süre içinde tırmandı. Yapımcılar "Paranoid" şarkısını albümün lokomotifi olarak değerlendirdiler, ve hem Vietnam Savaşı'nı eleştiren, hem görece yavaş bir şarkı olan War Pigs'in albüm ismi olmasına karşı çıktılar. Fakat albüm kapağı ise değişmedi; kasklı, elinde kılıçlı koşan adam resmi olan kapak, Paranoid'in kapağı olarak kaldı.
Paranoid şarkısı, tekrar birleşen orjinal kadronun, son dönemlerindeki konserlerinde çalıdığı son şarkıdır.
Albümde Electric Funeral, War Pigs gibi sosyal içerikli şarkıların yanında sözsüz, Rat Salad ve melodi yoğunluğu bulunan Planet Caravan ve zengin ve çok ritimli Hand of Doom, Fairies Wear Boots gibi şarkılar bulunur.
Kuzey Amerika Billboard listelerinde 12. sıraya, İngiltere listelerinde ise 1. sıraya kadar çıktı. Pop 45likler, listesinde ise, Iron Man ve Paranoid sırayla 52. ve 63. sıraya kadar çıktı. Paranoid ise tek başına 45lik olarak İngiltere'de 4. sıraya çıktı. 2003 yılında Rolling Stone dergisi, albümü en iyi albümler listesine 500 albüm arasında 130. sıraya koydu. Iron Man şarkısı, VH1 televizyon kanalı tarafından en iyi 40 metal şarkısı klasmanında birinci gösterildi. 2006 yılında Guitar World dergisi, en iyi 100 gitar albümü sıralamasında 6. sırada buldu.
Megadeth, Nativity in Black- Black Sabbath'a saygı- albümünde Paranoid şarkısını tekrar yorumladı. Ayrıca grup performanslarına bu şarkıyı dahil etmektedir.
Planet Caravan", Pantera tarafından 1994 yılında Far Beyond Driven albümüne dahil edildi.
Faith No More, "War Pigs"'i 1989 yılında The Real Thing adlı albüme dahil etti.
Iron Man" The Cardigans taradından ilk albümleri First Band on the Moon'da tekrar yorumlandı.
NOFX'in de "Iron Man" yorumu bulunmaktadır.
Önceki albünle karşılaştırıldığında şarkılar daha güçlü ve direktti ama doğaçlamaya imkan vermiyordu. Sözler yine karanlıktı ama. Yine savaştan, akıl hastalıklarından, uyuşturucu, bilim kurgu ve korkudan bahsediliyordu. Albüm bir nevi toplumsal bir yorumdu. Spin dergisi "Heavy Metal'i korkuları ve düşüşteki dünyayı anlatırken görüyorsunuz..
War Pigs: Bu şarkı Vietnam savaşına ithafen yazılmıştır. Albümün adı İlk önce ‘’War Pigs ‘’olarak düşünülmüş, Fakat kaydı yapan şirket tarafından Vietnam Savaşı hassasiyeti sebebiyle adı değiştirilerek "Paranoid" de karar kılınmıştır. Heavy metal tarihinin savaş karşıtı olan en önemli parçalarından biridir.Bildiğiniz üzere War Pigs’in diğer bir anlamı Savaş Domuzlarıdır.
Savaşan domuzlar diye iması olan kelimeler Patronlar tarafından zorla eziyet gören gençlerdi. Yukardan emir verilir ve bu emiri uygulamak zorundasındır. Kendileri zevk ve eğlence içinde yaşarlar ama fakir insanları açlığa ,sefalete bırakırlar. Beyinlere yıkanmış insanlar,başkaları tarafından yönetilmek zorunda olanlar,Yanlışlar karşısında sesini çıkaramayanlar hepsi bu şarkıda anlatılmıştı. Bu yüzden bu şarkı Heavy metal tarihinin en önemli parçalarından biri olmuştur .
Patronlar tarafından yönetilen insanlar her zaman ezilmeye mahkum olacaklar,çünkü Patronların kullanamayacağı başka maşa yoktur. Onları savaş’a hazırlarlar ,ama kendileri savaşmaz. Yemi önüne atarlar kendileri ise eğlenceli hayatlarına bakarlar. Bu yüzden savaşan insanları Domuz olarak belirtmiştir. Çünkü Patronların gözünde onlar maşadan veya köleden başka bir şey değildi. Vietnam savaşı sırasında İngiltere’ye gelen Amerikan askerleri savaş sonrasında ülkelerine dönerken beraberinde getirdikleri bir çok blues ve rock’n roll albümlerini İngiltere’de bırakmıştı. İngiltere’de bu albümleri dinleyen bir kuşak büyüyordu.
Vietnam savaşıyla her şey açığa kavuşmuştu .Vietnam savaşı Hem ABD Hem de Avrupa’daki İlişkileri gerginleştirmişti. Hem de Sovyetlerin güçlenmesine neden olmuştu. Vietnam savaşı,ABD’da gençliğin bir bölümünün komünler halinde uyuşturucuyla iç içe yaşamasına neden oldu. Hippilik bir yaşam felsefesi haline gelmişti. Sloganları ise Savaşma Seviş idi. Bu felsefenin getirdiği savaş karşıtı düşünce 1969′da Woodstock festivalinin yapılmasını sağladı.
Buradaki Milyonların amacı Savaş’a karşı seslerini duyurabilmekti. Oradaki tüm insanlar Barış için toplanmıştı. Barışın tek çıkar yol olduğunu düşünüyorlardı,Amaçları ise bunu bütün dünyaya yaymaktı. Bu bir Hippi hareketiydi. Amerikan Hükümetini reddetmiş,Anarşizm’i istememiş ,Zorunlu askerliğe hayır demişlerdi. Festivalin amacındaki gerçekler bu idi,Ordaki bütün insanlar barış,sevgi,savaşların bitmesi için orada toplanmıştı.
Bu şarkıda Rock müziğin geniş yelpazesi olarak anlatılmıştı,Çünkü olaya sadece Vietnam savaşı olarak bakarsak yanılmış oluruz. Bazı gerçekleri gözardı edemeyiz. Burada Rock müziği gerçekler önüne seriliyor. 1960’lı yıllara kadar Rock müzik savaşlara sanıldığı kadar protest bir tavır sergilememiştir. Aksine devlet politikaları bazı müzisyenler tarafından destek bile görmüştür. Hatta Kral diye tabir ettiğimiz Elvis Presley bile Askerlik görevine çağrıldığında bunu memnuniyetle kabul etmiştir. Ama Elvis Presley’e Rock müzisyenlerinden tepki çoğalmıştı. Hatta The Beatles grubundan John Lennon ‘’Elvis askere gittiği gün ölmüştü’’diyerek öfkesini dile getirmişti.
Paranoid: Albüme ismini veren şarkıdır. Ozzy Osbourne bence inanılmaz perfonmans sergilemiştir. Paranoid Black Sabbath tarihindeki en değerli şarkılardan olarak bilinir. Her Konserde çalınan şarkılardan biridir. Eğer Ozzy bu şarkıyı seslendirmeseydi bu şarkının bu güzel olduğunu düşünmemiştim. Çünkü Ozzy acılı haykırışları acıya dayanan sözleri daha iyi seslendirebilme yeteneğine sahiptir. Şarkıya gelicek olursak Paranoyaklaşmış bir kişinin yaptığı deliliklerden bahsedilmektedir. Kadınından ayrılmış birinin deliliğe başvurarak akıl dışı kaldığını anlatmaktadır.
Hayatımızda Paranoyaklaştımığımız dönemler her zaman olmuştur. Deliliğin sınırlarını zorlayarak aklımızı kaybetmeye gelmiştir bu dönem,bunlardan kurtulabilmek ve bu dönemleri atlayabilmek çok zordur. Bu dönemlerde Paranoyaklaşmamız bizim Mutsuzluğumuza neden olmuştur. Kimi zamanlar vardır Her zaman Mutlu oluruz kimi zamanlar vardır kendimizi bir odaya mahkum edip aklımızdaki sorunlarla ilgileniriz. Ayrıca Paranoya’nın diğer anlamı Yunanca’da düpedüz delilik anlamına gelir.
Planet Caravan: Pantera’nın coverladığı Black sabbath şarkısıdır. Bazıları Pantera’nın Black Sabbath’tan daha iyi seslendirdiğini söylerler. Parça zihin açan ve düşündürücü bir parçadır. Şarkı bizi özellikle Metal’in dışına iter 60’lardaki Rock’a yönlendirir ,buna Blues dersek yanılmayız. Şarkı insana boşluktaymış gibi bir his veriyor aynı Black Sabbath’ın solitude şarkısındaki gibi insan kendini boşlukta hissediyor. Black Sabbath bu gibi şarkılarda Melankolik havayı bize anlatıyor.
Şarkı evreni anlatan bir konuyu ele alır. Evren,Mars,Galaksi gezegenler,Yıldızlar ve gökyüzünden de bahsedilir. Oralara ulaşamayan bir insanı anlatır. Bu şarkı bazı insanlarda Ruhsal bozukluklara neden olabilir. Ruhsal bozukluklara neden olmakla birlikte düşündürerek akıl hastası olmanıza neden olabilir. Ozzy’nin sesi ise şarkıyı seslendirdiği de benim kulağıma garip gelmektedir. Şarkıda asıl anlatılmak istenen verilmesi gereken mesaj ise Bu koca evrende bu yaşadığımız gezegende sonu bilinmeyen bir yolculuk içindeyiz diye hissi vermektedir. Çünkü yaşadığımız evren bir sonsuz yaşadığımız hayat ise bir yolculuktur.
Iron Man: Iron Man Black Sabbath’ın Paranoid albümünden bir şarkıdır. Özellikle Şarkı Filmlerde ve televizyonlarda seslendirilmiştir. Hatta bu şarkının ilginç bir hikayesi vardır. Hikaye’de böyle başlar. Adamın biri zamanda yolculuk yaparak geleceğe gider ve kıyamet gününü görür.
Geri döner ve insanları uyarmaya çalışır. ama zaman yolculuğu sırasında manyetik bir fırtınaya yakalanır ve döndüğünde demire dönüşür. insanları uyarmaya çalışır ama demir olduğundan konuşamamaktadır, söylediklerini anlayanlarda onunla dalga geçer. adamda dellenir ve kendisini dinlemeyen insanları yok etmeye başlar. en sonunda annar ki o gördüğü kıyametı, insanları yok ede ede kendisi yaratır
böyle hafif Paradoks bir konu üzerine kuruludur. Hatta Konu’nun üzerine film bile yapılmıştır. Ayrıca şarkının sözlerine bakarakda hareket edebiliriz. Çünkü şarkının sözleride Film’e uyarlanmıştır .
Mültimilyader ve genç sanayiici tony stark, vietnam'a yaptığı bir iş gezisi sırasında profesör yinsen ile tanışır. Aynı zamanda bir kazadan dolayı tony stark'ın kalbine çok yakın bir yerde bir şarapnel parçası olup bu durum sağlığını ciddi şekilde tehdit etmektedir. profesör yinsen'in kendine yaptığı bir zırh sayesinde bu durumu bir parça bertaraf edebilmiştir. yinsen'in ölümünden sonra tony stark zırhı modifiye ederek bu buluş ile haksızlıklara karşı savaşmaya karar verir.
Bu yaşadığı ikili hayat zaman zaman tony stark'ın hayatını alt üst etmektedir, çünkü kendisi aynı zamanda bir sanayiicidir ve fabrikalarını ve yatırımlarınıda idare etmesi gerekmektedir. Film’in konusuda bu şekildedir. Ayrıca Film’in başlarınca Ac/Dc sonlarına doğru Black Sabbath çalmaktadır.
Electric Funeral: Black Sabbath’ın paranoid albümü şarkılarından biridir. Şarkı Nükleer savaşla ilgili ayrıca temaları War Pigs şarkısıyla aynı içeriği taşımaktadır. Şarkıdaki gitarları insanların gülmelerine benzettim,sonradan Ozzy’nin garip sesi ortaya çıkmaktadır. Şarkı, Pantera tarafından Nativity in Black tribute albümünde coverlandı. İced Earth tarafından da coveri yapılmıştır. Ayrıca şu sözler parçanın içeriğini açıklamaktadır. ‘’ Radyasyon dünyayı bitiriyor,insanlık kurbanları öfkeleniyor’’. Burada radyasyon’un dünyaya verdiği zararlardan , elektromanyetik kirliliğe yol açtığından bahsedilmektedir.
Radyasyonun zararları genellikle zamanla ortaya çıkan bir etki olup, ani etki ancak atom bombalarının yol açtığı ölümler ve yüksek radyasyondaki yanmalar şeklinde kendini göstermektedir. Bunun sonucu olarak Amerika’nın zamanında Hiroşima’ya yolladığı Atom Bombası bir çok kişinin sakat kalmasına ölmesine çeşitli hastalıklarla boğuşmasına neden olmuştur. Bu savaş,onbinlerce insanın radyasyondan ağır bir şekilde etkilenmesine neden oldu. Bu yüzden şarkı Dünya’ya bir sesleniş olarak adlandırabilir.
Hand Of doom: Bu parça Black Sabbath ın neden ilk Doom Metal grubu olarak kabul edildiğinin kanıtı olabilecek bir parçadır. Ayrıca Heavy metal’in karanlık yapısı olarakda incelenebilir. Aklınıza My Dying Bride,Anethama gibi gruplar gelmesin. Çünkü Black Sabbath’ın İlk albümleri bir o kadar melankolik ,depresif,hüzün verici duygularla işlenmiştir.
Bu şarkı Heavy metal dünyasından büyük bir yere sahiptir nedeni ise Heavy metal’e göre karanlık yapıda incelenmesidir. Doom metal’den gördüğümüz sözler şimdi ki doom metal gruplarını görünce karşılaşmayacağımızı anlıyoruz. Çünkü onların işlediği konular gerçek yaşamdan hissettirerek söylenen sözlerdi,Eski usul olarak yapılmıştı,o dönemlerdeki olaylara göre yapılmıştı. Belki de hissettiklerini ya da duygularını notaya dökmek istemişlerdi.
Rat salad: Rat Salad parçası ise enstrumantal bir parçadır. Ayrıca Bill’ ward ın davulculuk dersi verdigi black sabbath sarkısıdır.Özellikle davul daha çok ön plandadır. Bill Ward kendinden geçmiştir adeta meydan okumuştur.
Fairies Wear Boots: Yine korku yine Black sabbath,hep korkutucu havayla hep karanlık sözlerle karşımıza çıktı. Başlarda Iommi’nin akıcı gitarı bizi parçalıyor,sonra Bill Ward’ın sessiz davul tonları geliyor,sessiz ama bir o kadar anlamlı. Konserlerde bu şarkı çalındığında seyirciler yerinde duramıyor. Şarkı aynı masallardaki gibi ,hikayelerdeki gibi bir sessizliğin habercisi gibi geliyor. Anormallik,Dengesizlik,umursamazlık,kayıtsızlık ,delilik aradığınız her şeyi bu şarkıda bulabilirsiniz.
Kadro:
# Tony Iommi - Lead Guitar & Keyboards
# Geezer Butler - Bass
# Ozzy Osbourne - Vocals
# Bill Ward - Drums
Diğer emeği geçenler
# Roger Bain - Producer (for Tony Hall Enterprises)
# Tony Allom & Brian Humphries - Engineers
# Recorded at Regent Sound & Island Studios
Web Site: http://www.black-sabbath.com/
HAZIRLAYAN:Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>
Ozzy Osbourne’un gruptan ayrılışından sonra Ronny James ile çıkarılan ilk albümdür. Dio bu katılımıyla şarkıların yazılmasında ve vokaliyle gruba ayrı bir ses katmıştır. Albüm yapımcısı Martin Birch'in de katılmasıyla grup kendi rengini ağır bir rock müzikten hızlı, kaygan ve daha melodik bir şekle sokmuştur. Dio albümdeki tek yenilik değildir. Geoff Nicholls da , Geezer Butler belirsizliği yüzünden, albüm çalışmalarına katılmıştır. Başlarda Nichols ile çalışan grup, daha sonra Geezer'ı aralarına almıştır. Nichols'da önceki albümlerdeki gibi, klavyede kalmıştır. Geezer'ın eklenmesiyle bitmemiş tek şarkı "Neon Knights’da Geezer ile hazırlanmıştır. Eski Rainbow ve Elf basçısı Craig Gruber de çalışmalara katılmıştır. Bazı söylentilere göre albümde çalan da Gruber'dir -Iommi bu iddiaları yalanlamıştır.
Bill Ward ise o dönemli alkol problemlerini "o albümün nasıl yapıldığını hatırlamıyorum." diyerek anlatmaktadır. Bunun yanında kişisel sorunları turlarda grubun dışında kalmasına neden olmuştur.
Albüme ismini veren şarkı, ikilemler ve ikiyüzlülük ile ilgilidir. İyi ile kötü arasındaki gidiş gelişi resmeder. Dio VH1'ın Heavy adlı belgeeselinde, şarkının hikayesinin kendi kişiliğinden geldiğini söyler; iyiyi mi seçmek, yoksa kötüyü mü? Diye bahseder.
Dio albüme ayrı bir hava katmıştır nedenini soracak olursak Ozzy’nin acı dolu haykırışlarından sonra Dio’lu dönem bambaşka olmuştur. Bu albümde bunun başlangıcı olmuştur. Eski döneme göre daha hızlı ve şarkılarındaki hızlılıkla dikkat çeken Black sabbath grubu vardı,Şüphesiz Ronny James Dio’nu buna katkısı tartışılmazdı. Ozzy gruptan ayrıldıktan sonra ‘’Ozzy’siz Black Sabbath’mı olur diyenlere bir tokat niteliğindedir bu albüm. Albüm Amerika’da milyonlar satmıştı,Neon Knights gibi hit şarkılar listelerde yerini korumuştu. Albüm bildiğiniz üzere Cennet cehenem,Kötülük iyilik,Dünyadaki adaletsizliğe kadar önemli konular değinmiştir.
1. Neon Knights
2. Children Of The Sea
3. Lady Evil
4.Heaven And Hell
5.Wishing Well
6.Die Young
7.Walk Away
8. Lonely Is The Word
Neon Knights, Mükemmel davul ataklarıyla şarkıya giriş yapılıyor ve aniden Dio’nun mükemmel sesi ortaya çıkıyor,ne yalan söyliyim Ozzy’i aramıyorsunuz,Çünkü Dio bambaşka enerji bambaşka ruh veriyor şarkıya. Bu Ozzy Osbourne’ın ruhsuz olduğu anlamına gelmez. Dio hareketli şarkıları daha iyi söylerdi,Ozzy ise melonkolik şarkıları daha iyi söylerdi. Dediğim gibi Adalet gibi konulardan bahsedilirdi,burada adaleti sağlayan kişilerden sözediliyor. Biz şu an neden rahatız ve bu kimin sayesinde böyle diye düşünmek gerekir. Hatta şarkının sonlarına doğru ‘’Neon Knights’’diye haykırıyor.
Children Of sea, Başlarda çok tatlı gitar tonları ruhumuzu okşuyor ve Dio’nun incelmiş sesini duyuyoruz. Şarkıyı tam başlarken Bu kesinlikle İntro diyoruz,çünkü intro gibi girişi var. Black sabbath kendi genel tarihçesini şarkıda ortaya atıyor. O dönemlere hızlı bir giriş yapmışlardı,4 gençtiler bu yola büyük bir hızla girdiler. Karanlık yapısı,Olgunlaşan sözleriyle insanlarda korku saldılar. Özellikle ritimler birbirini takip ediyor,Dio mırıldanarak şarkıya mükemmel bir etki sağlıyor .
Lady Evil, Şarkı mükemmel bas riffi ile başlıyor ,tabi davuldaki katkıyı unutmamak gerekir. Şarkının ana teması Cadı’yı Kötü kadın’a benzetmesidir. Hüzün,Çığlık,Karanlık,kötülük ne ararsanız bu şarkıda,arayıpda bulabilceklerinizin hepsi bu şarkıda Özellikle Dio’nun ‘’Lady evil diyişi’’insanı farklı yapıyor ve sonra ardından araya mükemmel sololar giriyor. Her kadının içinde şeytanlık vardır diye boşuna söylenmemiştir,çünkü kadınlar her zaman cilve yaparak herhangi bir insanı tuzağa düşürürler. Bu da şarkımızın ikinci yüzünü yansıtmaktadır. En etkileyici kısım ise ‘’ She's the queen of sin’’burasıdır.
Heaven And Hell,Bu şarkı bir hikaye niteliğindedir. Albüme ismini veren şarkı olmasınında etkiside vardır. Sözler olsun ,Dio’nun şarkıyı seslendirişi olsun,Enstürümanlar olsun şarkı mükemmel seslendirilmiştir. Ya Cennet ya cehenem,hayatımızda bize verilen şanslar vardır ve bu şansları kullanmak bireyin kendi iradesinin elindedir. İyiyi de kötüyü de en iyi birey bilir. Çünkü kararları alan kişilerin kendisidir. Bir insan bilerek kötülük yapmaz,,düşünerek hareket ederek onu uygular. Son 1 dakika kala klasik gitar tonlarını sanki duyar gibiyiz. Bu şarkı bir hikayedir,Cennet ve cehenem belli olmuyor mu sizce ?
Wishing Well,Albümün geri planda kalmış şarkılarından biridir. Yine Mükemmel davul giriyişiyle şarkıya giriliyor.Şarkıya ‘’ Throw me a penny and I'll make you a dream’’diyerek hızlı bir biçimde giriliyor.Mükemmel sololarla donatılmış bir albümdür. Hayatta kimseye karşılıksız iyilik yapılamayacağını söylemektedir. Hayat sürprizlerle dolu,iyilik yapacağımız kişileri seçmeliyiz. Çünkü hayat göründüğü gibi değildir,bazen sürprizler karşımıza çıkmaktadır. Sonuçta hiçbir insan birbirine karşılıksız iyilik yapmaz,iyiye iyi,kötüye kötüdür her zaman. Çünkü ne ekersen onu biçersin. Hayatımızda ne alacağımızı hiçbir zaman bilemeyiz,çünkü düşündüklerimizin tersinin gerçekleştirme ihtimali vardır.
Die young,Klavye introsuyla başlayan yine harika soloya sahip olan Bir Black sabbath klasiği daha . Çünkü sessiz birşarkı beklerken,Dio’nun şarkıya mükemmel girişi yüreklerimize su serpiyor. Şarkının ana teması hayattayken sadece yaşamak ve geriye bakmadan sadece yaşamak. Çünkü bugün yaptıklarımız bir diğer gün gelmeyecek.
Burda aklıma Dimebag Darrel olsun,Chuck Schuldiner olsun,Clif burton ,bon scott olsun genç yaşta değerli müzisyenlerimiz geldi. Dio resmen bize hayat dersi vermektedir,hayat kısa da olsa yaşamalısın,çünkü bu hayat senin ve birdaha gelmeyecek. Bugün yapamadım dersen pişman olursun,aklına eski zamanlar gelir,bu şuna benzemektedir.
Gençken hiçbir etkinlikte bulunmamışındır,yaşlanırken keşke genç kalsam diye feryatta bulunursun ama zaman geri dönmez. Eskiye baktığında sadece yapacağın tek şey pişmanlık duymaktır. Çünkü bugünü yaşamamışındır. Hayatımızda sorumluluklarımız vardır,ama hayatı ot gibi yaşayarak bir yere varamayız. Sorumluluğumuz olduğu kadar yaşamanın gereklerini yerine getirmeliyiz.
Walk Away, Parça’nın başlarını özellikle Ac/dc’ye benzettim,tabiki de tamamını benzetmedim. Şarkının başlayışındaki ilk 10 saniyelik periyod Ac/dc’e benzemektedir. Özellikle Dio’nun ‘’Walk Away’’diyişleri insanda etki bırakıyor. ‘’ She's looking to love you’’şu kısım şarkının neyi anlattığına dair sinyaller vermektedir. Ayrıca Dio’nun Walk Away diyişinde davulla birlikte arkadan gelen ‘’ooo’’sesi insanı neşelendiriyor.
Lonely Is the Word,Klasik Black Sabbath ritimlerinden yakından uzaktan ilgisi olmayan dedirtecek bir şarkıdır.Soloları kulaklarımızı tırmalıyor,Dio’nun seslendirişi ile harekete geçiyoruz. East Rider tipi yaşayan bir insanı anlatıyor. Yollarda geçen bir insan,her zaman geziyor ve bunun özgürlük olduğunu düşünmektedir. Hem düşünen hem gezen yalnız bir kişiyi konu almaktadır. Eğer East rider filmini izlemişseniz beni daha iyi anlayacaksınız. Çünkü Orda East rider gibi yaşayan iki kişiyi konu almaktadır.
* Ronnie James Dio – vocals
* Tony Iommi – guitar
* Geezer Butler – bass guitar
* Bill Ward – drums
* Geoff Nicholls – keyboards
HAZIRLAYAN:Cem Kurtuluş
Devamını okuyun...>>